Hediye traduction Français
12,239 traduction parallèle
Bana bir hediye vermek istemişti.
Elle voulait m'offrir un cadeau.
- Bir hediye, tamam mı?
- C'est un cadeau.
- Hediye olduğunu söylemiştin.
- Vous avez dit qu'il était un cadeau.
O halde hediye.
Un cadeau.
Bir elle çalıp, diğeriyle hediye mi ediyorsun?
Vol d'une main et donne de l'autre?
Hediye konusunu birlikte konuşacağımızı sanıyordum.
Je pensais qu'on devait parler ensemble d'un cadeau.
- Baron Rojas'tan bir hediye Barones. - Henüz barones değilim Mari.
Un cadeau du baron Rojas, baronne.
Hediye falan da yok tabii ki.
On n'a pas de liste de cadeaux ou quoi. Bien, ok.
Hediye getiriyor muyuz?
Est-ce qu'il y a un registre pour les cadeaux?
Hediye yok.
Pas de cadeaux.
Anlaşmayı hallettiğine göre bunu vernon'a hediye edecek kişi sen olmalısın.
T'as négocié l'offre, présente-la à Vern.
Davanıza yardım etmesi için, size bir hediye aldım.
Je... Je vous ai apporté un cadeau. Pour vous aider avec votre affaire.
Bir seanslık hediye kuponum var.
J'ai un bon cadeau pour une séance.
Hediye olarak kanepe istemiyorum, Maura.
Je ne veux pas d'un canapé comme cadeau.
Ben zorunluluktan hediye bir kanepe istemiyorum.
Je ne veux pas d'un canapé offert avec des obligations.
Maura zorunluluktan sana hediye vermiyor.
Maura ne va pas t'offrir un cadeau avec des obligations.
Bana hediye aldığın kanepeye... bir dilim pizza düşürseydim ne yapardın?
Qu'est-ce que tu ferais si je tombais un morceau de pizza sur ce canapé que tu allais m'offrir?
Hazır hediye paketinden bahsedilmişken...
En parlant de cadeau emballé...
Kimisi polisin açık artırmasından diğerleri hapsolmuş katillerden hediye olarak.
Une partie de ventes aux enchères de la police, d'autres de dons de tueurs incarcérés.
Sanırım bu, hayranın Will'den bir hediye.
Je suppose que c'est un cadeau de ton admirateur.
- Onur konuğu için hediye getirdin mi?
Tu as apporté le cadeau pour notre invité d'honneur?
Birkaç hediye vermek istiyorum, orijinal Raymond Holt çizimleri.
Un original Raymond Holts.
Hediye getirdin mi?
T'apporte des cadeaux?
Belli ki, arsız ve aşırı memnun edecek hediye göndermekte Hef'in üstüne yok.
Apparemment, Hef n'est pas au-dessus d'un cadeau effronté et très apprécié.
"Parti mi planlayayım yoksa ona hediye mi alayım?"
Dois organiser une fête, lui acheter un cadeau? "
Ayrıca fark ettim ki şu hediye, kürk yani seni şaşırtan hani benim için tuhaf bir jest.
Aussi, j'ai... j'ai réalisé que... ce cadeau.. le manteau, je veux dire... était surprenant pour toi... et un geste étrange.. pour moi, de toute façon...
Sonra gizlice doktoruma gidip Bill'in arta kalan spermlerini kendime enjekte ettirdim. Adeta cennetten gelen bir hediye gibiydi, işe yaradı.
J'ai convaincu mon docteur de m'inséminer en secret avec le sperme de Bill et... tel un miracle, ça a marché.
Anlaşılan bu materyal senin için bir hediye olmuş.
Tu as l'air de t'y connaître sur ce sujet.
Bu bir hediye mi?
C'est un cadeau?
Kaptan Irving'den bir hediye.
Un présent du Capitaine Irving.
Kırılan kalbim için alınan bu hediye yüzük sayesinde şimdi mutlu oldum.
" Et bien que mon cœur soit détruit, voici un anneau qui est le signe que je suis heureux maintenant.
Alison'a hediye almak için Alison'ın parasını mı kullanıyor? Süpermiş.
Alors il utilise l'argent d'Alison pour acheter des cadeaux à Alison?
Bu hediye sanaydı.
Ce cadeaux était pour toi.
Yeni dostlarımıza hediye olsun.
Cadeau de bienvenue!
Uzun zaman önce bir çingeneden hediye kabul etmemeyi öğrendim.
Je n'accepte jamais de cadeau de la part d'un Gitan.
-... ona hediye ettiğim saat.
- Le cadeau d'Andreas.
Bir sene önce hediye edilen ıvır zıvırdan birkaç tane yenilebilir lolipop olacaktı.
Je veux dire, je pense que j'ai une paire de sucettes mangeables d'un cadeau de l'éléphant blanc il y a environ 1an.
- İkimizden bir hediye olur.
Ça viendrait de nous deux.
Bir arkadaştan diğerine bir hediye.
C'est un cadeau d'un ami à un autre.
Hediyeler karşı mısın? Bu bir hediye değil.
Vous êtes contre les cadeaux?
Hediye.
C'est un présent.
Size bir hediye getirdik.
Nous t'avons amené un cadeau.
Doğum günlerinde o bize hediye verirdi.
Il voulait donner des cadeaux à son anniversaire.
Hediye kartlarıyla nakit parayı değiştirip doğu kıyısına gönderen adamlarımız var.
Nous avons toute cette main d'oeuvre brassant de l'argent pour les cartes-cadeaux, l'argent arrivant de tout le littoral est.
Babamın bana verdiği tek hediye şüpheli bir kromozom.
Tout ce que mon père m'a donné, c'est ce chromosome douteux. Et voilà.
Sana bir çocuk mu hediye ettiler?
On t'a acheté un garçon?
Sana bir hediye vermeye geldim. Belki de karsiliginda ihtiyacim olan küçük sohbetlerimizden birini yapariz. Zira agabeyim telefonlarimi açma zahmetinde bulunmuyor ve simdi de eski dostum Lucien felaket tellali gibi sehre geldi.
Je suis venu te faire un cadeau, en échange d'une de nos petites conversations dont j'ai particulièrement besoin, étant donné que mon frère ne répond pas à mes appels, et que mon camarade Lucien est en ville
Hediye sende kalsin.
Garde le cadeau.
Karipulakena atalarımızın tanrılardan aldıkları bir hediye.
Un cadeau offert par les dieux à nos ancêtres karipulakenas.
Roman hediye olarak göndermişti onları.
- C'est Roman qui les a fait venir.
Başkandan bir hediye.
Un cadeau du président.