Hiçbir şey yoktu traduction Français
907 traduction parallèle
Durup baktık ve hiçbir şey yoktu.
Nous nous arrêtons et nous regardons, et il n'y a rien.
Yanlış anladığınızı düşünmüyorum beyefendi.Bir fikir söyledim. Bunda kişisel hiçbir şey yoktu. Nasıl isterseniz öyle algılayın.
Ce n'est pas un malentendu, vous m'avez très bien compris.
Yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
Je pouvais rien y faire.
Onun için, beklemekten başka, yapılabilecek hiçbir şey yoktu.
Il ne restait qu'à attendre.
Onlar gelmeden burada hiçbir şey yoktu.
Il n'y avait rien ici avant qu'ils arrivent.
Hiçbir şey yoktu ama ilk güneş vardı.
Il n'y avait rien ici que du soleil
Hayatında sıkıcı hiçbir şey yoktu.
Il a eu une vie intéressante.
Ama burada onu korkutacak hiçbir şey yoktu.
Mais rien ne l'effrayait ici.
Bizi ele verecek hiçbir şey yoktu.
Rien ne pouvait nous trahir.
- Elinde hiçbir şey yoktu.
Tu avais les mains vides!
Evet. Üzerinden çıkanlar morgdaki masaya konulmuştu. Ama para adına hiçbir şey yoktu.
Oui, tout ce qui restait de lui était là sur la table de la morgue, mais il n'y avait aucun argent, rien.
Başladığımızda elimizde hiçbir şey yoktu.
Nous partons de rien.
Tüm dünyada endişelenecek hiçbir şey yoktu.
La goutte au nez, on suçait des bonbons. Aucun souci, on se la coulait douce.
Buraya en son geldiğimde hiçbir şey yoktu. Ne banka ne de tren yolu.
Avant, il n'y avait ni banque ni chemin de fer.
Elimden olan bir şey yoktu. Elimden gelen hiçbir şey yoktu. Baharın gelmesini her zamankinden daha fazla istiyordum.
Je ne le maîtrisais pas, je ne maîtrisais rien, tout comme je ne pouvais avancer l'arrivée du printemps ou empêcher l'hiver de s'accrocher à la terre de ses serres glaciales.
Sahilin ileri ucunda birkaç dökük kulübeden başka hiçbir şey yoktu.
Plus loin, au bout de la plage, il n'y avait rien... juste des cabanes en ruine.
Ama maden falan yoktu, hiçbir şey yoktu.
Mais il n'y avait pas de mine, il n'y avait rien.
Bilmediği hiçbir şey yoktu.
Il s'y connaissait en tout.
Aramızda hiçbir şey yoktu.
Il n'y avait rien entre nous.
Ama hiçbir şey öğrenemediler, çünkü bilinecek hiçbir şey yoktu.
Ils n'apprirent rien, car il n'y avait rien à savoir.
Yapılacak hiçbir şey yoktu.
Personne n'a rien pu faire. Même le docteur.
Kafamı indirip saldırmaktan başka yapacak hiçbir şey yoktu!
II ne me restait plus qu'à foncer tête baissée!
Çimler birden kesilmiş, değil bir çalı, hatta bir böcek, hiçbir şey yoktu.
Pas un brin d'herbe, pas du buisson ni même d'insecte,
Bir adam ata binebildiği sürece sizi durduracak hiçbir şey yoktu. Sürükleyecek hiçbir şey yok.
On pouvait galoper à son gré, rien ne vous arrêtait... aucun obstacle.
Dağlar ve bozkırlar dışında hiçbir şey yoktu.
Les montagnes, les steppes.
Yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
Je ne pouvais rien y faire.
Gerçekten farklı denilebilecek hiçbir şey yoktu.
On ne peut pas dire qu'elle était vraiment différente.
Onu kurtarmak için yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
Elle était perdue.
Diğer yemler hâlâ sudaydı ama yapılabilecek hiçbir şey yoktu.
Les autres appâts étaient dans l'eau, mais il n'y avait rien à faire.
İçinde hiçbir şey yoktu.
Il était vide.
Kanıtlayabileceğin hiçbir şey yoktu.
Tu ne pouvais rien prouver
Cüzdanımda otobüs bileti ve 15 $'dan başka hiçbir şey yoktu.
J'ai rien dans mon portefeuille à part un ticket de bus et 15 $.
- Hiçbir şey yoktu.
- Rien là-bas.
Orada hiçbir şey yoktu.
Je rai vu personne.
Grandpierre'nin ona baktığını hatırlıyorum ama içinde, polisin önemli olduğunu düşündüğü hiçbir şey yoktu.
Je me souviens que l'inspecteur l'a parcouru mais rien n'a semblé le frapper. Du moins rien que la police ait estimé important.
Ama içinde hiçbir şey yoktu.
Mais il était vide!
Yanlış hiçbir şey yoktu.
Et j'avais plein d'amis... et aucun problème.
Yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
Il n'y avait rien... que je puisse faire.
Hayır, yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
Non, il n'y avait rien que je puisse faire.
Yüzleşemeyeceği hiçbir şey yoktu.
Il n'y avait rien qu'il ne puisse affronter.
Hiçbir şey yoktu yanında.
Sans rien du tout.
Yemek bulmak için çevreyi tarayan Little Fellow, hiçbir şey bulamamıştı, tarla faresi dahi yoktu.
Après avoir exploré les alentours, le petit homme admit qu'il n'avait rien vu, pas même un mulot.
Bana birçok şey verdin. Ama bunların senin için hiçbir anlamı yoktu.
Tu me fais des cadeaux, mais qu'est-ce pour toi?
Şey, hiçbir planım yoktu galiba.
En fait, je n'avais pas de plan.
O zaman her şey yanlıştı. Hiçbir hayale yer yoktu.
A l'époque, tout était faux, aucune place pour l'imagination.
Hiçbir şey için paramız yoktu. O yüzden evden ayrıldım.
Nous étions toujours à court d'argent, alors j'ai quitté la maison.
Ama o hiçbir şey yapmadı. Nedeni yoktu.
Mais il est innocent!
Aslında seninle ilgili yasadışı hiçbir şey yoktu.
Vous ne faisiez rien d'illégal.
Hiçbir şeyim yoktu, hiçbir şey - sadece giyiyor olduğum takım... ve içinde 200,000 İsviçre Frangı olan cüzdanım.
Je n'avais rien sauf le vêtement que je portais et une serviette contenant 200 000 francs suisses.
Hiçbir şey ödemediler. Zaten finansal sıkıntı içindeydiler hazırda paraları yoktu, buradaki diğer herkes gibi.
Ils se trouvaient déjà en difficulté... sans argent comptant, comme tout le monde ici...
Yapabileceği hiçbir şey yoktu.
Je pensais bien être le seul à posséder ce jouet.
hiçbir şey 4260
hiçbir sey 26
hiçbir şey anlamadım 43
hiçbir şey anlamıyorum 56
hiçbir şey yok 457
hiçbir şeye dokunma 57
hiçbir şey istemiyorum 65
hiçbir şey olmuyor 60
hiçbir şeye ihtiyacım yok 25
hiçbir şey söyleme 96
hiçbir sey 26
hiçbir şey anlamadım 43
hiçbir şey anlamıyorum 56
hiçbir şey yok 457
hiçbir şeye dokunma 57
hiçbir şey istemiyorum 65
hiçbir şey olmuyor 60
hiçbir şeye ihtiyacım yok 25
hiçbir şey söyleme 96