English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ I ] / Ihanet

Ihanet traduction Français

7,917 traduction parallèle
Sayım binasındaki baskından benim sorumlu olduğumu, ona ihanet ettiğimi söyledi.
Il a dit que c'était ma faute le raid à la compta, que j'étais un traitre et un rat.
Amy sizin beğeninizi almak için her şeyi yapar. Son birkaç haftadır benim sevgilimmiş gibi davranıp şimdi ihanet etmek de dahil buna.
Amy ferait n'importe quoi pour vous satisfaire, y compris prétendre être amoureuse de moi depuis ces dernières semaines seulement pour me trahir aujourd'hui.
Sana asla ihanet etmem.
Je ne te trahirai jamais.
O bana asla ihanet etmez.
Elle ne m'aurait jamais trahi.
Onurdan ve tahta bağlılıktan bahsederken tek yaptığın bu komployu kuran ve babama ve uğruna savaştığı her şeye ihanet edenlerle işbirliği yapmak.
Vous parlez d'honneur et d'allégeance au trône, mais tout ce que vous êtes c'est un co-conspirateur, vous avez trahi mon père et tout ce qu'il a défendu.
Bize ihanet ederek kendini kirletmektense kolunu koparmayı yeğler.
Il préférait se couper le bras que se déshonorer en nous trahissant.
Zayday, bana ihanet etmeden önce..... kaçırılabileceğini düşünmeliydi.
Zayday aurait dû considérer le fait qu'elle allait se faire kidnapper avant de me trahir.
Bana ihanet ettin.
Vous m'avez trahi.
Çocuklarına ihanet etme.
- Ne trahis pas tes autres enfants.
Bu ihanet yüzünden mi bu hale geldin?
Ou cela faisait-il partie de la même la trahison, vous mangeant en haut de l'intérieur?
Sana yalan söyledim Mary, bu başlı başına ihanet zaten.
Je t'ai menti Marie, Et ça, c'est de la trahison en soi-même.
Ben asla arkadaşlarıma ihanet etmem.
Je ne trahirai jamais mes amis de la sorte.
Ama Ichabod bana da ihanet etti.
Mais Ichabod m'a aussi trahie.
Çünkü klasik Hitchcock tarzındaki gibi suç ortağı ona ihanet etti.
Parce que, selon le style classique d'Hitchcock, son co-conspirateur l'a trahi.
- İkinize de ihanet etmişti.
Il vous avait trahi tous les deux
Son 5 yıl boyunca her gün ele verdim, yalan söyledim, ağladım, süründüm, ihanet ettim!
Tous les jours, depuis cinq ans, je trompe, je mens, je pleurniche, je cire des pompes, je trahis.
Ama ayrıca bütün arkadaşlarına yalan söyleyip ihanet ettin.
Mais tu as aussi menti et trahi tous tes amis.
Bunu, Wallis'a verdim, o da buna ihanet etti.
- Je l'ai donné à Wallis, et il l'a trahis.
Sen ise, Wallis'a ihanet ettin.
C'est vous qui l'avez trahi.
Kurallara uymamak demek ihanet demektir.
Y désobéir, c'est de la trahison.
Bu adamdan uzak durun yoksa bu hareketinizi vatana ihanet girişimi olarak değerlendireceğim.
Éloignez-vous de cet homme ou je veillerai à ce que vous soyez jugé pour trahison.
Seni kaybetmek ve ihanet ettiğini düşünmek evli bir kadına çok acı verdi.
L'idée de vous perdre et votre trahison m'ont blessé plus qu'elles n'auraient dû blesser une femme mariée.
Bunlar geçmişimize ihanet, özgürlüğümüzün harcanması demek.
Cela veut dire la trahison de notre passé, la dilapidation de notre liberté.
Özel alanıma tecavüz, güvenime ihanet ettin.
Tu as envahi mon espace privé. Tu as trahi ma confiance.
Hissettiği son şey ise babasının ona ihanet ettiği oldu.
Et la dernière chose qu'elle a ressenti... C'était la trahison de son père.
Bu yaptığına emre itaatsizlik ve vatana ihanet derler.
Ce que vous avez fait est de l'insubordination, à la limite de la trahison.
Bak, barda birkaç kişiyi dövmüş olabilir, hepimizin yaptığı şey ama Nick'e hayatta ihanet etmez, eğer bunu kastediyorsan.
Elle a peut-être tabassé quelques personnes dans un bar... Dieu sait qu'on a tous déjà fait ça... Mais il n'y a aucune chance qu'elle trahisse Nick si c'est ce à quoi tu pensais.
Ona ihanet ettin!
Tu l'as trahie!
Yardım ettiğimi gördü ve bunu ihanet saydı.
Il a vu mon aide dans le sauvetage comme une trahison.
ve benim burda kalıp onlar için çalışmam. Bu ihanet olur, ben, ben üzgünüm.
Ce serait la trahir.
O otobüste bana seve seve ihanet edecek en az 20 kişi olmalı
Il y a bien 20 gars dans cette navette qui accepteraient 1 000 $ pour me nuire.
En iyi arkadaşına ihanet ettiler, ve Delia için hediye sepeti sipariş etmediysen... çünkü geziye gelmeyeceğini biliyordun.
Ils ont trahi votre meilleure amie. Vous n'aviez pas de cadeau pour Delia parce que vous saviez qu'elle ne viendrait pas.
hop hop. Müşterilerimin özel kişisel bilgilerini verecek olursam... güvenlerine ihanet etmiş olurum.
Autoriser un accès aux informations de mes clients serait trahir leur confiance.
Sonraki 20 yıl boyunca, Ra's Al Ghul tarafından suikastçı olarak yetiştirileceği yere. Geri dönüp kendisine ihanet edenleri yok etmeden önce. - Bizi.
L'enfant est envoyé au Bhouthan, où pendant 20 ans, elle est élevée et entrainée comme assassin par Ra's al Ghul avant de revenir détruire ceux qui l'ont trahie.
Bu bilginin, izinsiz kamuoyuna sunulması ya da sızdırılması vatana ihanet olarak görülecektir. Bu yüzden gizli bir askeri mahkemede yargılanırsınız ve cezanız hemen infaz edilir.
Toute publication ou partage de cette information sera considérée comme un acte de haute trahison pour lequel vous serez condamnés par un tribunal militaire secret à être sommairement exécutés.
Sana zarar verip, ihanet edenleri bağışla.
"Pardonne à ceux qui te trahiraient et te feraient du mal."
Arkadan bıçaklama, zina ve ihanet, işte bu yüzden politikadan nefret ediyorum.
coup de poignard dans le dos, adultère et trahison... c'est pour ça que je hais les politiques.
Sana anlatmadım çünkü aile işinden farklı olan her şeyi ihanet olarak görecektin.
Je ne t'ai rien dit car je savais que tu verrais toute autre option que poursuivre l'affaire familiale comme une trahison.
Geçmişte bize ihanet ettin.
Tu nous as déjà trahis dans le passé.
Tüm ülkene ihanet ettin.
Tu trahis ton peuple.
Ya limbik sisteminiz ve dorsolateral prefrontal kortexiniz, tam da karar anında, birbirlerine ihanet ederlerse?
Si votre système limbique et votre cortex préfrontal dorso-latéral se trahissent mutuellement au moment de vérité?
Eğer sana yerini söylersem, bir müşteriye ihanet etmiş olurum.
Si je te dis où il se trouve, je vais devoir trahir un client.
Bana ihanet ettin.
Tu m'as trahi.
Zip line benim en sevdiğim şey, fakat onu alırsam oturduğum katlanan sandalyeye ihanet etmiş olurum.
L'accro-branche c'est tout pour moi, mais si je le prend, je ne mérite pas la chaise sur laquelle je m'assoie.
Birileri bana ihanet etmiş olmalı.
Quelqu'un a dû me trahir.
İhanet edilemeyen bir adamdır.
Un homme qui ne peut pas être trahi.
Sana asla ihanet etmem.
- Je te suis reconnaissante. Je ne te trahirai jamais.
İhanet de mi?
Trahir?
İhanet eden biriyim.
Un paria.
Ella, Hindistan'a ihanet etti ama hedef o değil.
Ella a trahi l'Inde, mais elle n'est pas la cible.
Ona ihanet edeceksin.
Vous le trahiriez?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]