English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ I ] / Insanoğlu

Insanoğlu traduction Français

1,012 traduction parallèle
Bu aciz bedenin sorumlusu insanoğlu.
Ce corps sans défense est la responsabilité de l'homme.
Fizik öğretmenimiz Bay McLaglen'in dediğine göre, öyle bir noktaya geldik ki insanoğlu ya bir arada yaşamanın bir yolunu bulacak, ya da başka...
D'après mon professeur de sciences physiques, les humains vont devoir trouver un moyen de cohabiter. Autrement...
Asırlar boyunca insanoğlu onu yarından saklayan peçenin ardına bakmak istemiştir ve asırlar boyunca belirli kişiler cilalı kristali incelemiş ve görmüştür.
L'homme, de tout temps, a voulu lever le voile qui le séparait du futur. Et de tout temps, des hommes ont lu dans la surface polie du cristal.
Tarihin başlangıcından beri insanoğlu onu yarından saklayan peçenin ardına bakmak istemiştir.
Depuis la nuit des temps, l'homme a voulu lever le voile qui le séparait du futur.
En başından beri insanoğlu sonsuzluğun kudretine bakarak hep aynı soruları sormuştur.
Depuis le commencement, l'homme a sondé les incroyables profondeurs de l'infini et a posé les éternelles questions :
Yıkım geçtiğinde canlı kalan her insanoğlu gemiye binmek için her şeyi yapacaktır.
Dès l'annonce du cyclone, tous voudront embarquer dans la fusée.
Şu koca dünyada tıpatıp eşiniz olacak başka bir insanoğlu yok.
Personne au monde ne vous est strictement identique.
Çünkü insanoğlu zayıftır.
Car les hommes sont faibles.
Eğer insanoğlu ve milletler, bahsettiğim bu iyiliğe sahip olsalardı kayıtlarımı, her şeyimi, seve seve paylaşıyor olurdum.
Si les hommes et les nations avaient cette bonté dont je parle, je serais disposé à partager tout ceci, mes archives, tout.
Bu gezegenlerde insanoğlu nasıl hayatta kalacak?
Comment les hommes survivront-ils?
Bu bilgilerin ışığında belki de insanoğlu kendini ortama adapte etmeyi öğrenecek, bu gelecekte yeni dünyalarda olacak.
Ainsi, l'homme apprendra peut-être à s'adapter à de nouveaux univers.
Ne ters gitti? Dünya tarihinde ilk defa, insanoğlu uzayın 1500 mil derinliğine roket gönderiyor.
Pour la première fois de son histoire l'homme a envoyé une fusée dans l'espace.
Sanırım insanoğlu ayağa kalktığından beri ilk defa Verne uzay ve hızla ilgileniyordu.
Depuis que l'homme est bipède, il est fasciné par l'espace et la vitesse,
Milattan beri insanoğlu gökyüzünde garip cisimler görmüş ve başka dünyadan ziyaretçiler ihtimali üstünde tahminler yapmıştır.
Depuis toujours, l'homme s'est attendu... à voir apparaître des visiteurs d'un autre monde.
Dolayısıyla insanoğlu sonunda derin uzayı fethe ve sömürgeleştirmeye başladı.
L'humanite put enfin entreprendre la conquete de l'Univers... et la colonisation de ses espaces.
Tanrı'dan ona doğru rehberlik etmesini isteyin... ve birbirinize karşı iyilik ve sevgi, ve tüm insanoğlu için.
Nous T'implorons de nous guider vers la bonté... la bienveillance et l'amour, envers nos camarades et notre prochain.
Neden insanoğlu... bugünden geleceğe yol almak için böyle büyük bir bedel öder daima?
Pourquoi est-ce toujours Si coûteux pour l'homme de se déplacer du présent vers l'avenir?
Nasıl ki insanoğlu dünyaya hükmediyor ben de kendi dünyama hükmedebilirim, diye kendimi inandırdım.
Mais j'ai pensé que l'Homme avait dominé le monde du soleil alors je dominerais mon monde.
Evet, insanoğlu düşünceyle güç yaratabilir.
L'homme pourrait alors créer de l'énergie par la pensée.
O uçan göçebeler senin benim gibi görünüyorlar ama onlar insanoğlu değil. İnsanoğlu kanı taşısalar o pilonları öyle dönüp durmazlardı.
Si ces "manouches" étaient des êtres humains, ils ne feraient pas ces voltiges.
Ve insanoğlu beyinleri olsa bunu yapmaya cesaret etmezlerdi!
Ils n'oseraient jamais!
Son pilonu dönerken bir daha asla olmayacağını sandığı şey olmuştu ; bir insanoğlu.
Au dernier pylône, il était ce qu'il croyait ne jamais redevenir, un être humain.
5 bin yıldan sonra insanoğlu, Kayıp Atlantis'e adım atıyor.
5 000 ans plus tard, voici une partie de l'Atlantide.
Acaba insanoğlu doğayı ve kendini kontrol etmesini öğrenmiş miydi?
L'homme avait-il appris à se maîtriser?
Charles Darwin'den önce insanoğlu kendisinin hayvanlar aleminden farklı ve ayrı bir tür olduğuna inanırdı.
Avant Darwin, l'homme se prenait pour une espèce à part, différente du monde animal.
Sigmund Freud'dan önce, insanoğlu söylediklerinin ve yaptıklarının sadece bilincinin ürünü olduğuna inanırdı.
Avant Freud, l'homme croyait que ce qu'il disait et faisait était le produit de sa conscience seule.
Her... Her insanoğlu, içindeki bu karmaşanın üstesinden gelme görevi ile karşılaşır.
Chaque être humain doit dominer le complexe qui est en lui.
insanoğlu kurtulmuş olduğundan,.. ... kendi geçmişini inkar, kendi kurtuluşunu reddetmek demektir.
puisque l'humanité avait survécu, elle ne pouvait pas refuser à son propre passé les moyens de sa survie.
Maalesef, insanoğlu mükemmel birer makine değil. Bu yüzden geriye inanmaktan başka bir şey kalmıyor.
Heureusement, l'homme n'est pas aussi perfectionné que la machine, mais il a pour lui l'espérance et la foi.
İşte, insanoğlu böyledir!
Tu es un être humain.
Yunan trajedyası olumsuzdur. Burada ; kendisini umutsuz bir yazgıya mahkum ederek Tanrılar tarafından vücuda getirilmiş olan insanoğlu kaderin kurbanı olarak betimlenir. "
La tragédie classique était négative, en cela qu'elle faisait de l'homme la victime de la fatalité personnifiée par les dieux et qu'elle le livrait sans espoir à son destin.
Ve ayrıca insanoğlu dünyanın tüm evrende sadece küçücük bir nokta olduğunu keşfedecek.
Il va découvrir aussi que le monde est simplement un tout petit grain de poussière dans l'univers.
İşte burada. Yani insanoğlu bir gün bunlarla uçacak mı?
- L'homme va voler avec ça?
Sorun şu ki, makineler çok hızlı... çok karmaşıklar... hataları çok güç algılanıyor... ve bu sıklıkta, hiçbir insanoğlu... bir makinenin doğruyu mu yanlışı mı söylediğini bilemez.
Mais les machines vont si vite... elles sont si complexes... leurs erreurs si subtiles... que très souvent, l'homme ne sait pas... si la machine ment ou pas.
İnsanoğlu hemcinslerine karşı sorumludur.
La responsabilité de l'homme est envers les autres hommes.
İnsanoğlu kendini kurtardığında... bütün dünya kurtulacaktır.
Ce qui importe, c'est que les hommes se sauvent, et que le monde entier se sauve.
İnsanoğlu böyle mucizeler hayal ederdi.
Les hommes rêvent de tels miracles.
İnsanoğlu hala, adil olmayan kanunları uyguluyor.
Les hommes exercent des lois injustes.
İnsanoğlu atom çağına girdiğinde, yeni bir dünyaya kapı açmış oldu.
Avec l'ère atomique, nous entrons dans un monde inconnu.
İnsanoğlu henüz böyle bir bilgiyi neredeyse sinirsiz böyle bir gücü almaya uygun değil.
L'homme est encore indigne d'une telle connaissance... d'un pouvoir aussi absolu!
Insanoglu tarafindan yenilgi, tanrilar tarafindan terk edilmislik.
Notre puissante armée a perdu la guerre. Où veux-tu en venir?
İnsanoğlu her gününü kendi vücudunu yakmak için çabalıyor.
Pauvres humains... dont le destin... est d'être consumé... par les cinq passions.
İnsanoğlu çok garip.
Les êtres humains sont vraiment étranges.
Böylece radyasyonun bize geçme oranında gözle görülür bir azalma olabilir. İnsanoğlu burada yaşamaya devam edebilir. Ya da en azından Antarktika'da.
Mais le transfert de la radioactivité jusqu'à nous... ne peut manquer d'aller décroissant, et la vie peut continuer ici, en tout cas, dans l'Antarctique.
İnsanoğlu Empire State binasını inşa edecek kadar aklı olan tek hayvandır ve ondan atlayacak kadar da aptaldır.
L'homme est le seul animal assez futé pour construire l'Empire State et assez stupide pour se jeter d'en-haut.
İnsanoğlu bir hiç değil.
L'humanité n'est pas rien.
İNSANOĞLU DÜNYAYÖRÜNGESİNDE
"Premier vol dans l'espace"
İnsanoğlu hayatta. Ve bir kez daha şükretmek için bir sebebi oldu.
L'humanité a survécu, et a à nouveau une raison de dire merci.
" Ancak İnsanoğlu, zorunlu olduğunda, Tanrının karşısında korkusuz ve tek başına ayakta kalabilir
- Mais l'homme, quand il le faut, peut demeurer sans peur, seul devant Dieu.
İnsanoğlu her zaman geçmişinden öğrenmiştir.
L'homme ne tire de leçons que du passé.
İnsanoğlu bir gün uçacak, sana söylüyorum.
Moi, je vous dis que l'homme finira par voler.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]