Iyi ya da kötü traduction Français
450 traduction parallèle
Başkaları için her zaman iyi ya da kötü olsun, kanunu uygulamak istemişimdir...
Ce que je demandais toujours pour d'autres - la loi, bonne ou mauvaise, mais la loi à la lettre -
Sabah olmadan önce iyi ya da kötü, nihai değişikliği bekliyorum.
J'attends un changement avant la nuit, pour le meilleur ou le pire.
Her resim, iyi ya da kötü bir aşk macerasıdır.
Chaque bonne peinture est une histoire d'amour.
Tüm resimler, iyi ya da kötü bir aşk macerasıdır.
Chaque peinture, si elle est bonne, est une histoire d'amour.
Ama bir kart yere düştüğünde iyi ya da kötü ne olacaksa çabuk olur.
Oui, mais si une carte tombe, ce qu'elle indique arrive vite.
Benim mesleğimde, iyi ya da kötü yoktur.
Dans mon métier, il n'y a ni bien, ni mal.
Çünkü iyi ya da kötü seninle evlendim.
Je t'ai épousé pour le meilleur... et pour le pire.
İşlerin iyi ya da kötü gittiğini görmek hoşuma gitmiyor.
- Eh bien... Je n'aime pas voir les choses aller bien ou mal.
Kanun kanundur, iyi ya da kötü!
Bonne ou mauvaise, la loi est la loi!
Ama kendimi capcanlı ve güç dolu hissetmiştim... ve bunun iyi ya da kötü bir şey olup olmadığını hiç umursamamıştım.
Mais je me sentais capable de grandes choses. Peu importait qu'il fut bon ou mauvais.
Boşverin, iyi ya da kötü farketmez, gidebileceğimiz tek yer burası!
Peu importe qu'il soit bon ou mauvais, il n'y a nulle part ailleurs où aller!
Başıma ne gelirse gelsin, iyi ya da kötü... doğruca şampuan şişesine uzanırım.
Quand il m'arrive quelque chose, bon ou mauvais, je prends mon flacon de shampooing.
İnanların iyi ya da kötü olması önemli değildir.
Qu'ils soient bons ou mauvais.
İnsanlar, özellikle de çocuklar zekalarıyla değerlendirilmezler. Önemli olan, iyi ya da kötü olup olmadıklarıdır.
L'intelligence d'un enfant a moins d'importance que le fait qu'il soit bon ou mauvais.
Peki iyi ya da kötü. Ben sordum sen söyledin.
Bien ou pas, j'ai demandé, tu as répondu.
Bu demokratik sistemin iyi ya da kötü bir yanı.
Ça peut être un avantage comme un inconvénient.
İnsan aklının, iyi ya da kötü anlamda, yapabileceklerinin hiçbir sınırı yok.
Nous avions raison. L'esprit humain est sans limite, en bien ou en mal.
Ama benim durumumda, iyi ya da kötü ne düşünürsem ve hissedersem, anında gerçeğe dönüşüyor.
Mais mes pensées et émotions, positives ou négatives, se traduisent par des actes réels.
Bir kere kararını verdin sen iyi ya da kötü zengin ya da fakir.
Une fois que votre choix est fait, c'est décidé, pour le meilleur ou pour le pire... Chut. ... richesse ou pauvreté.
-.. iyi ya da kötü.
- quels qu'ils soient.
"İşinde iyi olmalısın, iyi ya da kötü, hatta hatırlanacak kadar bile kötü olabilirsin."
Vous devez être bon, bon ou mauvais, mauvais pour être rappelé. "
Arkadan kaçabilir, ya da kazan dairesine saklanabilirdim. Ama artık kaderimin Kit'le olduğunu hissettim, iyi ya da kötü.
J'aurais pu m'éclipser par une autre porte... mais je me sentais liée à Kit.
Sadece onu kullanım amacımız iyi ya da kötü olabilir.
Seul l'usage qu'on en fait peut être mauvais.
Daha iyi ya da kötü, burada sadece bir lider olabilir.
Il ne peut y avoir qu'un seul leader. Et vous avez le mauvais.
Yaşam ya da ölüm iyi ya da kötü, doğru ya da yanlış.
Pas le moindre sens de la vie et de la mort, du bien et du mal...
Hiç kimse iyi ya da kötü değildir.
Personne n'est bon ou mauvais.
Bu günlerde, neyi iyi ya da kötü olduğunu kim söyleyebilir?
De nos jours, qui peut dire ce qui est bon ou mauvais?
Deborah Julie Thompson'u bugünden itibaren birlikte olarak iyi ya da kötü günde, zenginlikte ve fakirlikte sağlıkta ve hastalıkta, ölüm sizi ayırıncaya kadar karın olarak kabul ediyor musun?
Deborah Julie Thompson ici présente, pour le meilleur et pour le pire, dans la richesse et la pauvreté, jusqu'à ce que la mort vous sépare?
İyi ya da kötü karşına çıkacak her şeyin tadını çıkartmaya bak.
Tu ferais mieux d'apprécier ce que tu vis pendant que tu le peux encore.
Ben görevdeyken, kanunlar, iyi, kötü ya da önemsiz bile olsa usulüne uygun şekilde uygulanacaktır!
Tandis que je suis responsable ici, c'est le règlement bon, ou mauvais... qui doit être appliqué à la lettre!
Ben yasaları uygularım, iyi kötü, ya da önemsiz olması, benim için farketmez.
J'administre la loi. Bonne ou mauvaise, ce ne sont pas mes affaires.
Kötü ya da iyi, bu adamların kasabamıza gelip bizden birini doğramaya hakkı var mı?
Je vous dis qu'il faut les lyncher! On est assez nombreux.
İyi, ya da kötü.
Pour le meilleur et pour le pire.
Tüm insanların ya iyi ya da kötü olduğunu düşünüyorsunuz.
Vous croyez que les gens sont tout bons ou tout mauvais?
İyi ya da kötü onu seviyorum.
- Bien ou mal, je l'aime. - Je sais.
Gülümse, Curtin, dostum, doğanın ya da kaderin efendisi, hangisini dersen de, bize kötü bir şaka yaptı her kim ya da her ne oynadıysa, iyi bir espri anlayışı varmış.
Rigole, mon vieux, on s'est bien fait avoir par le dieu du destin ou de la nature, comme tu veux, mais qui que ce soit, il a vraiment un bon sens de l'humour!
Ama, bir de polis kuvvetimiz olmadığını düşünün. İyi ya da kötü. Farz edin ki...
Supposez qu'il n'y ait pas de police, qu'il n'y ait rien... juste le silence.
ya da üç akbaba kötü şans demekken, iki tanesi iyi şans anlamına gelir?
Pourquoi 3 buses portent bonheur et 2 portent malheur?
Ama bir avukat olarak, insanların tamamen iyi ya da tamamen kötü olmadığını öğrendim.
Mais en tant qu'avocat, j'ai remarqué qu'on ne peut pas être tout bon ou tout mauvais.
İyi ya da kötü biri olmamı umursamıyorsun bile.
Tu te fiches de savoir si je suis bon ou mauvais.
İşin sırrı iyi davranmakta veya kötü davranmakta... ya da öyle veya böyle davranmakta değil... bütün insanlara aynı şekilde davranmakta.
Croyez-moi, ce ne sont pas... les manières qui comptent, mais de traiter pareillement tous les humains.
İyi ya da kötü, beni buraya kadar getirdi. Sana hediyem olsun.
Pour le meilleur ou pour le pire, c'est ce qui m'a amené ici, je vous le rends.
Kötü ya da iyi bir dünya yok.
Il n'y a pas un monde sale et un monde propre.
Cuma ve cumartesi işten kaytarıp iskambil ya da poker oynamak yerine ki çok mühim şeyler olduğunu düşünüyorum bence mıntıkada dolaşmaya çıkan birileri gidip kilise iyi bir muhitte mi yoksa kötü bir muhitte mi bakmalı rahiple görüşmeli.
Le vendredi et le samedi, au lieu de glander ou jouer au poker, - activités importantes - vous feriez mieux d'aller voir si telle église est dans un bon quartier ou un quartier mal famé.
İyi ya da kötü diye bir şey yok.
Il n'y a ni bien ni mal.
O resimler baya iyi olmalı... Ya da bu işle uğraşanlar... baya kötü.
Ou les toiles étaient parfaites, ou les marchands étaient mauvais!
Kafana şunu iyice sok, Claudius. İyi ya da kötü, seni İmparator yaptılar.
Tu dois admettre cette idée, ils t'ont fait empereur pour le meilleur et pour le pire.
İyi ya da kötü olanları değil. Zavallı olanları.
Des gens ni vilains ni gentils, simplement malheureux.
O halde bu gün her şeyiyle test edileceğini söyleyebilirim. İyi ya da kötü.
A la fin de la journée, ce sera chose faite.
İyi ya da kötü, bir anlaşmamız vardı.
Nous avions un accord.
Daha iyi, ya da kötü olsun, eve gidiyorum. Evet.
Pour le meilleur ou le pire, je rentre.