Iyi yaptın traduction Français
3,844 traduction parallèle
- Çok iyi yaptın.
Tant mieux pour toi.
Oradaydınız. Gerçekten iyi yaptınız.
Vous étiez là, c'était vraiment bien.
- Bunu bana getirmekle iyi yaptın.
Tu as bien fais de venir m'en parler.
Harika, yani diğer türlü yapacağından biraz daha iyi yaptın.
Bien, tu t'en es mieux sorti que ce tu aurais fait sans.
Fresh Side Market Cafe'de smoothie kasasının arkasında iyi bir ün yaptım, çünkü bütün smoothielere isim verdim.
Je me suis fait un nom pour moi-même derrière le comptoir de smoothie du côté frais du marché et café, surtout parce que j'ai appelé tous les smoothies par mon nom.
İyi yaptığın şey bu.
Tu es douée.
Her zaman nasıl yaptığını takdir etmedim, ama bilirsin yaptığın şeyler iyi şeylerdi.
Pas toujours la manière dont tu le fait, mais, tu sais... ce que tu fais c'est bien.
Sabahleyin şefle yaptığın şeyi niye yaptığını çok iyi biliyorum.
Je sais pourquoi tu as fait ça avec le chef ce matin.
Seni daha iyi hissettirecekse bence Bayan Buck hırsızlık geçmişiyle sonunda yaptıklarının cezasını hayatıyla ödedi.
Enfin, si ça peut te soulager, je crois que le passé de voleuse de Mme Buck est finalement revenu la mordre au cul.
Şahsen öğretmenlerin yaptıklarını iyi niyetli bulmuyorum.
J'ai très peu de compassion pour les enseignants.
Ama, Albay, bizim yaptığımızın öncesinden daha iyi.
Cela dit, colonel, nous avons connu pire.
Bu yaptığınız çok iyi bir şey. Hiçbir beyaz bana böyle bir şey yapmadı. Sokakta yürürken bir "merhaba" bile alamıyoruz çoğu zaman.
C'est sans doute la plus belle chose qu'un blanc... ait faite pour moi... parce que vous vous baladez en rue parfois, et vous prenez même pas la peine de dire bonjour.
Annemle evlenmek ile çok iyi bir şey yaptın.
C'était sympa de ta part de marier ma mère.
Güzel. bir şey yaptığınızı görmek iyi olacak.
Bien. Ce sera super de te voir fabriquer quelque chose.
ama işleri daha iyi yaptığını düşünüyorsun diye sistemle oynayıp duramazsın.
mais tu peux pas mettre le bordel dans le système juste parce que tu crois avoir un meilleur moyen de faire les choses.
İyi iş yaptın.
Bien joué.
Her zaman yaptığın çok iyi.
Celle que tu fais est si bonne -
Yaptığını ; hem de çok iyi yaptığını gördüğüm şeyi kimseye söylemeyeceğim.
Je ne dirais à personne ce que je vous ai vu faire et réussir.
Yaptığın işin, senin için iyi olmadığını kendin söyledin.
Vous avez dit vous-même que ce que vous faisiez était mauvais pour vous.
İyi yaptınız.
Vous vous en êtes bien sorti.
Yani otopsi iyi geçti ve katili yakaladınız. Çünkü her şeyi doğru yaptığımdan emin olmak istiyorum. Çünkü yanılıyorsam...
Parce que j'ai besoin de savoir que je n'ai rien loupé car si j'ai tort...
- Seni çok iyi tanıyan insanlarla biraz araştırma yaptım ve hepsi çok şey başardığını düşünüyor.
Prêt à écrire la dissert? Non. J'ai fait des recherches.
Sen öldürecek kadar iyi bir vokalsin, öyleyse arkadaşım, neden ben Mercedes Jones tarzı bir vokal yaptığını duymadım?
Tu as une voix qui tue, ma fille, alors pourquoi je ne t'ai jamais entendu faire une voix à la "Mercedes Jones"?
Beni daha iyi bir dansçı yaptın.
Tu as fait de moi une meilleure danseuse.
İyi yaptım, değil mi anne?
C'est bien, n'est-ce pas, mère?
İyi bir giriş yaptın Genç Kurtadam.
Belle entrée, le loup-garou.
Ama iyi ki yaptın.
Mais tu as bien fait.
Yaptığımız fedakarlıklarla en fena okullara yolladık, Şimdi gelmiş ondan hoşlandığını çükü onun iyi birisi olduğunu söylüyorsun. Oh, lütfen!
On se sacrifie pour t'envoyer dans les pires écoles et toi, tu aimes un type parce qu'il est gentil!
Bence onu hava atmak ve beni sevdiğini söylemek için yaptı. Çünkü onu söylemekte pek iyi değildi.
J'ai pensé qu'il faisait ça pour me prouver son amour, parce qu'il n'était pas très doué pour l'exprimer.
İyi bir şey yaptın, muhtemelen ona biraz umut verdin.
Vous avez bien fait. Vous lui avez sans doute donné de l'espoir.
İyi şanslar, Dorn, Ve teşekkürler yaptığın her şey için, bizim için...
Bonne chance, Dorn, et merci de vous charger de ça pour nous...
Tek yaptığınız, iyi bir adamın ölüm emrini imzalamaktı.
Tout ce que vous avez fait, c'est signer l'arrêt de mort d'un homme bien.
Ne yaptığını ve kiminle yaptığını çok iyi biliyorum.
Je sais ce que vous avez fait, et avec qui.
- Kimin yaptığını ispatlamak mümkün değil. - İşini iyi yapmış.
- mais aucun moyen de prouver qui l'a posté - oui elle a fait ca bien.
Ne yaptığını çok iyi biliyorum.
Je sais exactement ce que tu fais.
Aslında, ona sormaya cesaret eden tek kişi oydu. Diğerleri de sorsaydı, onlar içinde aynını yapardı. Madem bir tabela yaptın, eğer yolundan dönmek istersen, iyi bir bahanen olmalı.
c'était le seul qui avait osé demander. il aurait fait la même chose pour eux. tu devras avoir une bonne excuse.
Dünyaya mı? İyi fikir. Filmi yaptıktan sonra, size yeni bir daire satın alacağım.
Bonne idée. je vous achèterai une maison.
İyi de yaptığın iş bu değil mi senin?
Ce n'est pas ça que tu fais?
Ama iyi haber şu ki, sonunda çok istediğim Tommy John ameliyatını yaptırabildim.
Mais la bonne nouvelle, c'est que j'ai enfin réussi à avoir l'opération de type Tommy John donc... ( Du nom d'un joueur de baseball )
Olly, bu gece için plan yapmadın değil mi? - Yaptım, buluşmaya gidecektim... - İyi.
Cela prouve aussi qu'il a été drogué la nuit pendant laquelle Skylar Green a été tuée.
Görünüşe göre çok iyi bir doktor seni buldu ve bir çakıyla sana kazanın olduğu yerde torakostami yaptı
Et apparemment, un docteur bienveillant vous a trouvée, et vous a fait une thoracostomie avec un couteau de poche.
Hayatının en iyi seksini yaptın, bunu düşünmeye devam et hadi.
Pense au meilleur coup de ta vie. - Pas drôle.
- İyi yaptın.
- Et bien, super!
Annemin O'Brien'ın çok iyi saç yaptığını düşündüğünü biliyordum ama... Seyahate çıkmaktan da bahsetmişlerdi.
Je savais que maman trouvait qu'O'Brien coiffait très bien et qu'elles ont parlé de voyage...
Hayır ne yaptığını gayet iyi biliyor.
Oh non, elle sait exactement ce qu'elle fait.
Dave Eldridge iyi bir adamdı, onlara, yaptıklarını ödetmek istedi.
Dave Eldridge était un homme bien, il voulait leur faire payer.
Az önce iyi bir şey yaptın.
Tu viens de faire une bonne action là.
Ama iyi bir şey yaptın. Tavşanını ona verdin.
mais tu as bien agi tu lui as donné ton lapin
Nasıl iyi yaptığını.
Que tu t'en sors bien.
Yaptığın en iyi şeylerde ilk üçe girer.
C'est dans le top 3 des meilleures choses que tu n'aies jamais faites.
İlk olarak dün gece bir hayat kurtararak çok iyi iş yaptınız...
Premièrement, bravo pour avoir sauvée une vie hier soir, commençant par avec une réussie,
yaptın 100
yaptınız mı 19
yaptın mı 91
iyi yolculuklar 414
iyi ya 52
iyi yapmışsın 37
iyi ya da kötü 33
iyi yakaladın 17
yaptınız mı 19
yaptın mı 91
iyi yolculuklar 414
iyi ya 52
iyi yapmışsın 37
iyi ya da kötü 33
iyi yakaladın 17