Içerde traduction Français
2,973 traduction parallèle
Ben içerde çalışıyordum, farkına varmadım.
Je travaillais, je ne m'en suis pas rendu compte.
Bence müzik terapisi hastalar dinlemek için içerde olurlarsa daha etkili olacaktır.
La musicothérapie est plus efficace quand les patients sont là.
Sesi içerde.
Sa voix est dedans. Sa voix est là-dedans.
Aslında erteleyebiliriz ama bu Jennifer'ı bir ay daha içerde tutar. Endişelenme.
On pourrait la retarder, mais Jennifer resterait incarcérée encore un mois.
Ve, hepimiz içerde kapatıldık,
On était enfermé.
O yüzden buraya otur ve Burada dışarda olduğun ve içerde olmadığın için ne kadar şanslı olduğunu düşün.
Assieds-toi, et songe à la chance que tu as d'être ici et pas à sa place.
En iyi ihtimalle kızı ve oğlu hala içerde.
J'imagine que le fils et la fille sont là.
N'aber? Hala içerde birileri var mı?
- Encore des gens à l'intérieur?
- Ryan, içerde tutuşan sendin.
- Ryan, t'as été chaud sur ce coup.
Sence David'le içerde ne konuşuyorlar?
De quoi tu crois qu'il parle avec David?
İki yatak odalı hem içerde hem dışarıda salonu olan ev.
La villa de 2 chambres avec un salon ouvert sur l'extérieur.
- Luke içerde misin?
- Luke, tu es là?
Sen onu dışarda mı yakaladın içerde mi?
Cela s'est-il passé à l'extérieur?
Konu açılmışken, içerde harikaydın.
Si tu veux savoir? T'as assuré là dedans.
Cruz Soto uzun süredir içerde.
Cruz Soto est en prison depuis longtemps.
Gelinliğimi giymişim. Yüzden fazla konuk içerde benim yürüyüşümü bekliyor. Ve Charlie henüz ortalarda yok.
Je porte une robe sur mesure, une centaine d'invités attendent ma grande entrée et Charlie est introuvable.
Affedersiniz. Sanırım oğlum içerde.
Excusez-moi, mon fils doit être là.
Belki içerde yapabilirler.
- C'est un ouragan.
Açık saçık bir açık büfe var içerde.
Il y a des tas de trucs cochons.
Sadece onu içerde tut, baba. Sonra dizginle ve işini yapmasına izin ver.
Reste bien à l'intérieur, papa, ensuite lâche la bride et laisse-le courir.
Ama aynı zamanda içerde buna ihtiyacı olan bir adam var.
Mais un homme l'attend.
Buckley kazanırsa Jessup, 2 yıl daha içerde yatmakla karşı karşıya.
Jessup risquait de passer deux ans de plus en prison.
Buckley'nin seni yeniden dava edişi ve cezanın son iki yılını da içerde geçirmen için uğraşması sana ne hissettirdi?
Qu'avez-vous ressenti quand il a voulu un autre procès pour que vous purgiez deux ans de plus?
Brick içerde ne yapıyor merak ediyorum.
Je me demande comment Brick s'en sort.
Az önce içerde kustun mu yoksa?
Tu as vomi?
Isıyı içerde tutar.
Ils gardent la chaleur.
Hapse gidiyorum. İçerde adamları var.
Je vais aller en prison.
İçerde misin?
Tu es entré?
İçerde.
Il est entré.
Karısı içerde mi? Oh, evet.
— Sa femme est là?
İçerde kimse var mı?
Y a quelqu'un?
İçerde istediğin kadar tatlı var.
Prenez autant de dessert que vous voulez.
İçerde.
Personne ne le pouvait. Elle est là-dedans.
Sesi içerde.
Elle est là-dedans!
- Evet, içerde.
Bonne chance pour la semaine prochaine.
İçerde misin hadi yürü.
T'es là?
İçerde oyun oynuyor.
Il joue.
Bir dakika, adamımız, Bobby'nin adam kaçırmadan içerde olduğunu söylemedi mi?
Agression, agression, vol mineur.
İçerde görüşürüz.
Je te rejoins.
1. kaleye ulaşıyor! İçerde.
Il a réussi de justesse à parvenir jusqu'à la première base!
İçerde ufaklığı koltuğundan çıkarmaya çalışırken araç "rafting" yapmaya kalktı.
- Vraiment? - J'essaie de dégager Junior du siège et le van décide d'aller faire du rafting.
İçerde olacağım.
Je serai là.
İçerde söylediklerimde ciddiydim, tamam mı?
Je pensais ce que je disais là-bas, d'accord?
- İçerde değil
- Ni à l'intérieur.
İçerde olmaktan daha iyidir.
C'est mieux que d'être là-bas.
İçerde tansiyon biraz yüksek gibi. Mm.
Ça avait l'air un peu tendu.
Sadece kötü şeylerin unutulmasını sağlayacağız Becky gibi... İçerde adam var.
On s'occupe d'effacer le mauvais, comme Becky...
- İçerde güvendesin.
- Tu es à l'intérieur, tout va bien.
İnsanlardan sakınmak için duvarlar örmekle oldukça meşgulsün. İçerde kapana kısılanın kendin olduğunun farkında bile değilsin.
Vous vous blindez pour que rien ne vous atteigne, ne réalisant pas que vous êtes piégée.
İçerde yaşayamam, Eddy.
J'irai pas en prison, Eddy. Je tiendrai pas.
İçerde!
Elle est dedans.