Iğrençti traduction Français
520 traduction parallèle
- Davranışın çok iğrençti. - Davranış mı?
- J'ai trouvé votre conduite dégoûtante.
Davranışın çok iğrençti.
Conduite dégoûtante.
- Çok iğrençti, çekiciliğini yitirmiştin.
Tu étais si répugnant!
Kaba ve iğrençti.
C'était impoli et méprisant.
O kadar iğrençti ki!
C'était horrible.
"... çok iğrençti. " " Ne kötülük yapmıştım da böyle bir davranışı hak etmiştim? "
Qu'avais-je donc osé écrire pour mériter pareil traitement?
Ah, ne kadar da iğrençti!
Mais il avait bu.
O aşırı tatlılığıyla falan Nicholas çok iğrençti.
Ce Nicholas était écœurant de sucrerie.
- Kokmuyordu. Kokuyordu, iğrençti, ondan tiksiniyorum! Tiksiniyorum.
Elle puait et elle était immonde et je déteste ça!
- Birşey değil. - Sen gelmeden önce burası iğrençti, ama sessizdi.
C'était tranquille, avant que t'arrive..
Hangi bacak hangi bacağın eşi, hangi kol hangi kolun, bilinmiyordu gerçekten çok iğrençti.
Impossible de dire à qui étaient les bras et les jambes. Méchant bordel!
Dini filmleri seviyorum. Biraz iğrençti, fakat hoşlandım.
j'aime religieusement ses films c'était une petite grosse, mais je l'aimais.
Çok iğrençti.
Le spectacle m'a écœuré.
- Tadı iğrençti.
- Quel goût!
Bence iğrençti ama yine de komikti.
Elle était sacrément virulente, mais très drôle.
Senden önceki çok normaldi, iğrençti.
Le dernier était normal, s'en était dégueulasse.
Böcek zehiriyle ve her şeyiyle oldukça iğrençti.
C'était raide, avec la mort aux rats et tout.
Karşımdaki manzara iğrençti.
C'était si écœurant.
Senin için gerçek hislerin çok hantal ve iğrençti.
Tu ne voulais pas admettre la laideur de tes intentions.
Evet, o biraz iğrençti. On bin Watusi savaşçısı, tepeden tırnağa, kivi ve guava meyveleriyle silahlı.
Oui, là ça a été terrible... 10 000 guerriers Watusi armés jusqu'aux dents de kiwis et de demi-goyaves...
Public Domain de iğrençti!
Et "Public Domain", c'était á chier!
O gerçekten iğrençti, çirkin bir vücudu vardı.
Elle était... vraiment dégoûtante. Vraiment répugnante.
Çok iğrençti.
- C'est vraiment dégoûtant.
Beşinci sınıfı bu şekilde bitirmek iğrençti, Çünkü tatilden önce arkadaş edinemem için çok az zamanım vardı.
C'était dur de finir l'année ainsi... parce que je n'avais pas pu me faire d'amis avant l'été.
- Çok iğrençti.
- C'était plutôt dégoûtant.
Keith Rocha, göreve başladığı ilk andan itibaren iğrençti.
Keith Rocha s'est montré odieux dès son arrivée.
Oldukça iğrençti.
C'était assez dégoûtant.
Bu çok iğrençti.
C'est... très grossier, Ortiz!
Sigara yüzünden değildi, iğrençti ama yapmamam gereken bir şeydi. O yüzden heyecanlıydım.
Non pas le fait de fumer - c'était dégueulasse - mais parce que je n'avais pas le droit.
Madrid iğrençti.
Nul.
Hiç bir zaman filmden çıkıp gitmem, ama iğrençti.
J'ai une idée, M. Simpson.
Sesin iğrençti, kolay tanıdım.
Ta voix est horrible, je la reconnais facilement.
Müzisyenler de iğrençti Marie.
Le groupe était nul, Marie.
- Yiyecekler iğrençti.
- Tes gaufres étaient dégueulasses.
- O gözlemeler iğrençti.
- Tes crêpes étaient dégueu.
- İğrençti.
C'est dégoûtant.
Aksine kişiliğinin bazı yönleri iğrençti. Almıyor mu?
Ah bon?
İğrençti.
Comprends-moi.
Tavırları iğrençti.
Vraiment.
Ağzımı büyük, korkunç, kıllı eliyle kapadı. İğrençti.
Il me tenait la bouche fermée avec une grande main terrible, poilue.
Çünkü seni son gördüğümde hareketlerin o kadar iğrençti ki, anladın mı?
La dernière fois, votre conduite était dégoûtante...
İğrençti!
Je n'ai éprouvé que du dégoût.
- İğrençti.
- Dégueu!
Biliyorum gerçekten korkunçtu. İğrençti, ama bu bir kazaydı.
Je sais que c'est affreux, mais c'était un accident.
İğrençti.
Dégoûtant.
- Aman Tanrım. - İğrençti.
C'était dégoûtant.
İğrençti.
Samuel Johnson. "
Al, çok iğrençti, çok korkunçtu.
C'était terrible!
Defoldu gitti, Baldrick. İğrençti.
A l'égout Baldrick, il a tourné.
Kan kusuyordum. İğrençti.
Je soufflais des bulles de sang.
İğrençti!
Ecœurant!