Kabul etmeliyim ki traduction Français
356 traduction parallèle
Kabul etmeliyim ki, sevgisini başka şekilde almaktansa mektupla almayı tercih ederim.
Je préfère la recevoir par courrier que par tout autre moyen.
Kabul etmeliyim ki, parlasa bile Çok tatlı gözüküyor
Elle a trop bu, c'est vrai Mais elle a juste l'air gai
Kabul etmeliyim ki Piskopos'la görüşme amacım senin... yerinin değiştirilmesiydi.
Je dois vous avouer que je suis allé voir l'évêque... pour vous faire transférer.
Kabul etmeliyim ki kayboldum. Nerede olduğumuz konusunda en ufak bir fikrim yok.
Je me demande bien où nous sommes.
Kabul etmeliyim ki, direk yüzüne vurmak daha kolay.
J'admets que ce sera mieux pour ta figure.
Kabul etmeliyim ki, size çok kötü davranıyorum.
Je reconnais que mon marché est abominable.
Kabul etmeliyim ki,.. ... bana servis yapılmasına bayılıyorum!
Je dois avouer... que j'adore me faire servir!
Kabul etmeliyim ki bu ani Kopenhag yolculuğun beni rahatsız etti.
J'admets que ton départ soudain pour Copenhague m'irrite un peu.
Buna karşın baban mağrur ordu mensuplarıyla münakaşaya girdi. Kabul etmeliyim ki, çok cesur birisiymiş.
Or, votre Père peu enclin à céder devant un militaire s'est montré un homme fort courageux.
Ama kabul etmeliyim ki onun da bazı kötü tarafları var.
Je reconnais qu'il a ses défauts.
Utanarak ve üzülerek kabul etmeliyim ki bu, Japon ekibinden birinin başarısızlığıdır.
A ma grande honte et à mon grand regret... j'admets devant vous l'échec... d'un membre de l'armée japonaise.
Kabul etmeliyim ki, bu pek başıma gelmez.
J'avoue que ça n'arrive pas souvent.
Kabul etmeliyim ki dahice.
Ingénieux, je l'avoue.
Kabul etmeliyim ki, sabırlısın.
Tu as été patient envers moi.
Yine de kabul etmeliyim ki Yuki iyi bir adam.
Je dois admettre que Yukinojo est un bel homme.
Kabul etmeliyim ki, dördüncü boyutu çözmeyi her zaman aşırı zor bulmuşumdur.
Vous savez, je n'ai pas honte de l'admettre, j'ai toujours trouvé extrêmement difficile d'appréhender la quatrième dimension.
Kabul etmeliyim ki eskiler salonlara benden daha uygun giyinirlermiş.
- Je ne fais pas très marquise de Rambouillet.
Yalnız değildim, kabul etmeliyim ki.
Pas seul, j'avoue.
Kabul etmeliyim ki hepsi de çok uyumlu ve söz dinleyen kişiler, hatta çok sıcak ve tatlı olduklarını bile söyleyebilirim.
Je dois l'admettre, ils arrivent des gens d' tre agr ables, je dois m me dire, conviviaux
Kabul etmeliyim ki "uçanı" yakalamayı iyi biliyorsun.
Je dois dire que vous savez saisir les occasions au vol.
Sokakta bana çarpanları bile. Kabul etmeliyim ki ara sıra kızlar da beni fark ediyordu.
Et j'ai remarqué que certaines se retournaient.
Sally kendini sevdiren bir çocuk gibi. Ama kabul etmeliyim ki, uyuklarken çok huzurluydu.
Sally est une enfant adorable mais c'est reposant quand elle fait la sieste.
Ama kabul etmeliyim ki katolik tebasına, durumunu izah etmek korkunç zorlu ve rahatsızlık verici bir durum.
Mais je dois avouer que c'est un motif de ma confusion... et un profond désespoir que d'expliquer à ses sujets catholiques sa position.
Ama kabul etmeliyim ki, birçok defalar hayatımızı kurtardı.
Faut dire qu'il nous a sauvés la vie pas mal de fois.
Buradan çok kız geldi geçti. Üç yıldır, tuhaf olduğunu kabul etmeliyim ki kızların hiçbiriyle yakınlaşmaya çalışmadı.
On en voit beaucoup ici et en 3 ans... ce n'est pas tout à fait normal qu'aucune fille ne l'ait intéressé.
Kabul etmeliyim ki pek umrumda olmayan bir kuralları var... ama görünüşe göre altı aya kadar falan değiştirilecek.
Je dois dire qu'il y a une chose qui me déplaît, mais qui devrait changer d'ici six mois environ.
Kabul etmeliyim ki ne diyeceğimi bilemiyorum.
Je reconnais que je ne sais que dire.
Kabul etmeliyim ki seni yanlış yargılamışım.
Je dois avouer, je t'ai mal jugé.
Kabul etmeliyim ki en başta ikimizde bu evliliğe oldukça karşıydık.
Il faut bien avouer que nous aussi, au départ, nous étions un peu hostiles à ce mariage.
Tatlım, kabul etmeliyim ki seni bunlara inandırmaya çalışmalarına bakılırsa, başları çok büyük dertte olmalı.
Chérie, je dois admettre qu'ils y ont vraiment mis le paquet... pour essayer de te faire croire à toute cette histoire.
Kabul etmeliyim ki iyi atıştı.
C'était beau. Je dois l'avouer.
Kabul etmeliyim ki bu araba bir başka. Kitt? ...
Cette voiture, c'est vraiment quelque chose.
Kabul etmeliyim ki oldukça kibarsınız beyler.
Je dois vous avouer, vous êtes extrêmement polis.
Evet, kabul etmeliyim ki dört gözle bekliyorum.
Oui, je dois avouer que j'y pense.
Burnumu hep ait olmadığı yerlere sokarım ve kabul etmeliyim ki bu kargaşa biraz da benim suçum sayılır.
Je fourre toujours mon nez partout et, je l'avoue, tout ça est un peu de ma faute.
Kabul etmeliyim ki, müthiş olacağını biliyordum.
Bon Dieu, vous êtes génial!
Kabul etmeliyim ki, bu mikrop çok inatçı.
La bestiole m'a l'air tenace.
Ama kabul etmeliyim ki, duyguları hissederken, asla senin olduğun gibi... rahat değildim.
Mais pour te dire la vérité, je ne supporte pas aussi bien d'être submergé par toutes ces émotions que toi.
Evet, kabul etmeliyim ki, bu konuda biraz endişe duymaya başladım.
Je vous avouerai que cet aspect commence à m'inquiéter.
Annen beni asla affetmeyecek. Ama kabul etmeliyim ki ben... Ben bir nevi gurur duydum.
Ta mère m'en a voulu, mais je dois dire que j'étais fier de toi.
Kabul etmeliyim ki... Ferengiler hakkında bazı şüphelerim vardı.
Je dois quand même avouer que,..... j'étais inquiet de la présence des Ferengis.
Kabul etmeliyim ki, bana ilk yaklaştığında, ilgimi çekmiştin.
Je peux vous le dire maintenant, la première fois que vous m'avez abordée, j'ai été intriguée.
Kabul etmeliyim ki, biraz şaşırdım.
Je dois admettre que je suis un peu surpris.
Kabul etmeliyim ki çok iyi... biriyle konuşma zahmetine bile katlanmayan dört adam için çok iyi.
Ouais, je dois reconnaître, c'est pas mal pour quatre mecs qui ne s'adressaient pas la parole quand ils l'ont enregistré.
- Holling, kabul etmeliyim ki mutluluğunuz uzun süre az da olsa zoruma gitti.
Holling, je dois admettre... que pendant un long moment, j'ai... légèrement été contrarié par votre bonheur.
Kabul etmeliyim ki bir parça mahçup oldum.
Je suis un peu dépassé.
Tamam, kulağa hoş geliyor ama şu gerçeği kabul etmeliyim ki yardım etmekten bahsettiğim insanlardan pek de hoşlanmıyorum.
Ça à l'air bien, mais il faut reconnaître que j'aime pas du tout les gens que je devrais aider.
Program onu aşık olacağım şekilde tasarladı ama kabul etmeliyim ki ona her halükarda aşık olurdum.
Elle a été créée pour que je l'aime. Mais je l'aurais aimée de toute manière.
Ama kabul etmeliyim ki, maystro haklı.
Certes, Majesté!
İtiraf etmeliyim ki Hamilton... ben olsaydım muhtemelen biraz daha şüpheci yaklaşırdım... fakat bu kızgınlık bunun iyi bir haber olduğunu kabul etmemi engellemez.
Je dois vous avouer, Hamilton... que j'y aurais probablement mis un peu plus de scepticisme mais... le ressentiment ne m'empêche pas d'admettre que c'est un bon papier.
Yazarak yaşayabilirim. Kabul etmeliyim ki, öğretmekten hoşlanmadığım söylenemez. Atasözünde de söylendiği gibi,..
Ce métier de Sensei, en fait, ne me déplaît pas... mais il ne faut pas courir 2 lièvres à la fois.