English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ K ] / Karenın

Karenın traduction Français

1,323 traduction parallèle
Karen'ın yedi yaşındaki hâlini hayal edebiliyor musun?
Imaginez-la à cet âge...
Ama içimde Karen'ın açık göğüsleriyle bir adam öldürdüğünü düşünüyorum.
Car Karen a tué un homme avec ses seins nus, je crois.
- Karen'ın annesi mi varmış?
Karen a une mère?
Karen, şu an çok üzülüyorum bir kameramızın olmamasına.
Karen, je suis désolé... de ne pas avoir d'appareil photo sur moi.
Karen, burası bir otel değil Kimse yatağını indirmekte olmayacak.
Karen, c'est pas un hôtel. Personne va venir faire ton lit.
Bu çılgınca. Karen'a bulamayacağız. O her yerde olabilir.
On peut pas retrouver Karen, elle peut être n'importe où.
Aklım almıyor Karen. Nasıl yaptın bunu?
C'est dément, Karen, comment t'as fait ça?
Onun için neyin en iyisi olduğunu mu biliyorsun? Gerçek bir insanla takılamadığın için Karen'la mı takılıyorsun? Pardon bayım, sorunuz mu vardı?
T'as pas trouvé de meilleures fréquentations que ça, pour traîner avec Karen?
Karen'ın mesajından sonra tek dinleyebildiğim Dan Fogelberg oldu.
Après ce fameux message, je ne pouvais écouter que la marche funèbre. Prêt?
Sanırım Karen daha gelmemiş. Ne demek istiyorsun?
Karen n'est pas encore arrivée.
Muhtemelen... ama Karen bunu asla bilmeyecek.
Sûrement... mais Karen n'en saura jamais rien.
Karen'ın sinirleri tepesinde.
Karen va faire une crise de nerf.
Paul ve Karen'ın birlikteliklerinin hikayesi... oldukça eski bir hikaye herkesçe bilinir... ama kardeşime belirtmek isterim ki... bundan sorumlu olan benim... bütün gelecekte yaşayacakları mutluluklardan.
L'histoire de la rencontre de Paul et Karen... n'a rien d'un secret... mais j'aimerais la raconter... pour pouvoir rappeler à mon frère que je suis à remercier... pour tout son bonheur à venir.
Daha o an Karen'ın özel biri olduğunu anlamıştım.
J'ai tout de suite su que Karen était exceptionnelle.
Değerli dostlar, bugün burada... Tanrının huzurunda bu bayanı, Karen... ve bu adamı, Paul... kutsal evlilik bağı ile birleştireceğiz.
Nous sommes réunis en ce jour... sous les yeux de Dieu afin de joindre cette femme, Karen... et cet homme, Paul... par les liens sacrés du mariage.
Sabırlı davrandığını biliyorum Karen.
- Tu as été patiente, Karen. - Arrête.
Peki, Kate Karen'in eski sevgilisi ve Karen'de Suzanne'ın, o zaman... Kate senin çok çok eski sevgilin olmalı.
Si elle est l'ex de Karen qui est l'ex de Suzanne, alors Kate est l'ex de ton ex ex.
Nerede? - Karen seni yarın arayıp teyit eder.
Je demanderai à Karen de t'appeler pour te le confirmer.
Dobra dobra konuşmamı bağışla... ama Karen'e ne yaptın, çok b.ktan gözüküyordu.
Excusez ma franchise, mais ce que vous avez fait à Karen était horrible.
Karen, bunu yapamazsın.
Karen, tu n'as pas le droit.
Karen, bu doğru değil.
Karen, ce n'est pas vrai.
Karen Stottlemeyer'ın filminde, ki bu arada... oldukça hoş bir filmdi.
Dans le film de Karen Stottlemeyer, qui- - qui m'a beaucoup plu, en fait.
En iyisidir. Carol'un boşanmasını sağladı. Kadın her şeyi aldı.
Il s'est occupé du divorce de Karen, elle a tout eu!
Yani, Karen ve oğlu hakkında ne düşünürsen düşün, sen ne bir koca ne de bir babasın.
Quoi que tu crois être pour Karen et son fils, tu n'es pas un mari, ou un père.
Arkadaşlar, bu Karen. Kendisi Lucas Scott'ın annesi.
Vous tous, voici Karen, la mère de Lucas Scott.
- Karen'ın Kafe'si.
- Karen's Café.
Karen Roe, Dan Scott'ın evinde hem de erkek arkadaşı Keith Scott'la.
Karen Roe! Invitée chez Dan Scott. Et main dans la main avec Keith!
Karen, işte buradasın.
Karen, vous êtes là.
Madem özür dileme modundasın Dan, neden Karen'dan başlamıyorsun? Ya da Lucas'tan, ya da Nathan'dan.
Si t'es d'humeur à présenter des excuses, tu devrais plutôt commencer par Karen ou Lucas, ou même Nathan.
Rehberde "Karen'ın Kafesi" yazıyor.
C'est le "Karen Café". Tiens!
Ama onun oynayışını görmelisin, Karen.
Mais tu aurais dû le voir jouer, Karen.
Deb, sırf benimle ödeşmek için Karen'ın kafesini devralmadığını biliyorum.
Deb, je sais que tu affirmes que tu ne t'occupes pas du café pour me le faire payer.
Biliyor musun, tam bu kasabada işler daha nasıl tuhaflaşır diye düşünüyordum ki annem Karen'ın Kafesini devraldı.
Tu sais, juste quand je pensais que les choses ne pouvaient pas empirer, maman prend en charge le café de Karen.
Karen ve kafesiyle meşgul olacağına benim gibi onun yanında bulunabilirdin.
Si tu n'avais pas été entrain d'aider ta petite amie Karen et son café, tu aurais peut-être pu être là pour lui comme je l'étais.
- Karen evli olup olmadığını sordu. Nerede yaşıyorsun?
Karen demande s'il est marié.
- Ne isterseniz, Bayan Karen.
N'importe quoi, Mme Karen.
Ve şimdi, Stan'in sevgi dolu ikinci karısını dinleyeceğiz. Karen Walker.
Maintenant, pour dire quelques mots, la seconde femme de Stan, Karen Walker.
"Sana yağlı boyadan resmini yaptığım Karen'ın resmini bırakıyorum böylece asla ondan ayrı kalmazsın."
"Je lègue le portrait grandeur nature de Karen pour que vous ne soyez jamais loin d'elle."
Ciddi ciddi Karen'ı kıskandığını düşünmeye başladım.
Je commence vraiment à croire que tu es jalouse de Karen.
- Karen Smith'in eşofmanına bakın.
- Matez les fringues de Karen Smith!
- Sen aptal değilsin, Karen.
- Tu n'es pas idiote, Karen. - Si.
Karen'ın bakmaya geldiği kadının oğlu.
C'est le fils de la femme que Karen venait voir.
Karen başkasının yerine çalıştı bugün.
Karen est la remplaçante.
Bir yarım Karen için endişeleniyor, ve % 40'ım komiser Stottlemeyer için endişeleniyor, ve yüzde beşim... rahatlamış durumda... sonunda birisinin benim yaşadıklarımı anladığını düşünüyorum.
La moitié de moi s'inquiète de Karen... quarante pour cent s'inquiètent du capitaine Stottlemeyer... et... cinq pour cent... sont soulagés... que quelqu'un comprenne enfin ce par quoi je passe.
Karen'da da bunlardan var. İçine gömülü bir alarm sistemiyle işliyor. İlaç zamanlarını hatırlamasını sağlıyor.
Karen en a un comme ça, y a une alarme intégrée qui vous rappelle quand il faut prendre vos médicaments
Dedem babamın ikinci bir versiyonudur. Neden Karen'ı ziyaret etsin ki?
Mon grand-père agit comme si mon père était un avènement, pourquoi rendrait-il visite à Karen?
Bugün Karen'ın kafesini ziyaret ettiğini biliyorum tamam mı?
Je sais que tu as rendu visite à Karen, okay?
Umarım bu söyleyeceklerimi yanlış anlamazsın ama Karen'ın dönüşü için çok heyecanlıyım.
J'espère que tu ne vas pas mal prendre ça, mais je suis vraiment excité que Karen rentre.
Karen'ın gelmesine 3 saat var.
A 3 heures de voir Karen.
Karen Roe en yakın danışmaya lütfen.
Karen Roe au téléphone blanc le plus proche.
Bu arada arkadaşın Karen'a oğlunun Aile Plânlama Kliniğinden çıktığını söyleyebilirsin.
Au fait, tu peux dire à ton amie Karen que son fils est sorti d'un planing familial.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]