Karın ağrısı traduction Français
504 traduction parallèle
Sağ üst karın ağrısı.
Douleurs abdominales en haut à droite.
Şimdi de ona üzüm yedirip, karın ağrısı çekmesine neden olacaksınız!
Il faut que vous le bourriez de raisin pour qu'il ait la colique!
Karın ağrısı yapıyor ve herkese, rahibin pazar günü dediği gibi unutulup bağışlanması en doğru olacak olan şeyleri hatırlatıyor.
Ça laisse un mauvais goût et ça remue des choses, comme le pasteur l'a dit, qu'il vaut mieux pardonner et oublier.
Tavuklu bamya, mısır ekmeği, kurabiye... karpuz turşusu ve karın ağrısı.
Okra de poulet, pain au maïs, pain gras, pastèque au vinaigre et une pompe à estomac.
Daniel. Bu küçük kasaba karın ağrısı gibi. Sürekli hazımsızlık çekiyor.
Daniel, une petite ville est comme un estomac, elle digère en permanence.
Hey, geçen karın ağrısıyla ağlayarak bana gelmiştin.
Que veux-tu, toi? Tu as encore mal au ventre?
Karın ağrısı olmaya başladın. Adam kimsenin yardımı olmadan 100 maç kaybetti.
Il a déjà perdu 100 matchs.
Hiçbir şey. Sadece bir karın ağrısı. Arada sırada oluyor.
Rien, juste l'estomac, parfois il me fait mal.
Karın ağrısında bana katılır mısınız?
Il a trop jardiné.
Ne çeşit bir karın ağrısı bu senin ki?
Tu plaisantes, j'espère.
Karın ağrısı dışında da bazı acılar çekmen tarihi bir olay.
Que tu sois sensible au-dessus du nombril, c'est passionnant!
Aslında benim karın ağrısından ölmem gerekiyordu.
Je suis censé me tordre de douleur, à cause de mon ventre.
Karın ağrısı, sabahki dondurmadan.
La glace de ce matin.
- Bir karın ağrısı vakası!
- Un cas de colique!
40 yıl mayasıl, soğuk ısırığı, karın ağrısı vs........ hastalıklarını iyi ettikten sonra bana bunu borçlular diye düşümdüm.
Après 40 ans passés à guérir leurs engelures et leurs maux de ventre, je crois qu'ils me doivent bien ça.
Bana karın ağrısı verirler ve şu anda karnım epey ağrımakta.
Ca me donne la nausée et j'en ai une belle en ce moment.
Para ve karın ağrısı.
Et récolter des embêtements!
- Karın ağrısı.
- Crampe d'estomac.
Ne karın ağrısı!
Quel mal de ventre!
Ne kötü bir karın ağrısı, Slocum.
Quel vilain mal de ventre, Slocum.
Çok geçmeden berbat bir karın ağrısı hissetmeye başladım.
Bientôt, j'eus de terribles crampes au ventre.
Dolayısıyla tam bir karın ağrısısın.
C'est pourquoi vous emmerdez le monde.
Tam bir karın ağrısı olmana rağmen,.. ... dün gece bir kadınla geçirdiğim en güzel geceydi.
En dépit du fait que tu es une terrible emmerdeuse, ce qui s'est passé hier soir était magique pour moi.
Şu uçan karın ağrısının adının Daily Planet'le anılmasını istiyorum ; etle tırnak, kurufasulyeyle pilav, siyasetle yozlaşma gibi.
Ce machin volant doit être associé au Daily Planet comme l' uf et le bacon, la politique et la corruption!
Bu arada İspanyol Milli Turizm Kurulu size şiddetli kolera salgınının hafif bir İspanyol karın ağrısı salgını olduğuna teminat verir. 1660'daki salgın gibi. Ondan lanet fareler bile ölüyor.
sur quoi l'Office du Tourisme jure que l'épidémie de kholéra n'est qu'une infime vaguelette de turista, pareil qu'en 1616 où même les rats ont krevés...
Bir taraftan da, tam bir karın ağrısısın.
D'un côté, vous êtes vraiment chiante.
Ve bu da baş dönmesine karın ağrısına, yüksek ateşe kusmaya deri tahrişine ve saç dökülmesine yol açabilir.
Et ça pourrait causer des vertiges... des gastro-entérites, de la fièvre, des vomissements, des érythèmes, la chute des cheveux.
Karın ağrısı?
Des douleurs d'estomacs?
Sen karın ağrısısın.
Tu es dégueulasse!
Evet, tam bir karın ağrısıydı.
Oui, il a voulu jouer les casse-cous.
Protée... sen bir karın ağrısısın.
Protée... tu me casses les pieds.
Büyük bir karın ağrısıydım.
J'étais trop chiant.
Ertesi sabah koca karın ağrısıyla uyanıp muayene olmaya gider ve cinayete kurban gittiğini öğrenir.
Le lendemain, il a mal à son petit ventre et découvre qu'il a été assassiné.
Demjena-Dimjolt, her ne karın ağrısıysa!
Demjena ou Dimjolt, qu'importe le nom.
McClane, bu işe karışma. Artık karın ağrısı...
McClane, ne vous en mêlez pas!
Tanrım, ne karın ağrısı?
Mon Dieu, quelle plaie!
Aslını sorarsan, karın ağrısıdır.
A vrai dire, elle est plutôt chiante.
Aşçı. Karın ağrısı bir aşçı.
Cuistot et casse-couilles.
Ya bu, Zwieback mı ne karın ağrısıysa, haklıysa ve SEAL ekibi gelmeden misilleri kaldırırlarsa?
Et si ce clampin, Z wyback ou je sais pas quoi, a raison... et qu'ils déchargent les missiles avant l'arrivée des SEAL?
Tam bir karın ağrısı!
Qu'elle est chiante!
Karın ağrısı mı?
Qu'est-ce qui se passe?
Annenizin bir karın ağrısı var ve biri ondan kurtulmasına yardım edene kadar iyi hissetmeyecek.
Votre mère a besoin de décharger son coeur.
Nasıl ben karımın sabah uyandığında... şiddetli bir baş ağrısının olmasına razıysam.
- Non... - S'il vous plaît! Ma femme aura un gros mal de tête.
Vince, sen eve geliyorsun. Terfi ettiğini müjdeleyeceksin... ama karın kanepeye uzanmış, başı ağrıyor.
Vince, tu rentres tout heureux d'annoncer ta promotion... mais ta femme est allongée.
Bilmiyorum, bir karın ağrısı. Şu sesi kesin!
Cessez ce vacarme!
Para ve karın ağrısı.
De l'argent et des embêtements!
Karımın ciddi bir siyatik ağrısı var.
Ma femme souffre d'une sciatique aiguë.
Karın ağrısı mı?
Vous êtes barbouillé?
Karısı ise, sürekli dırdır ederek, başını ağrıtıyordu.
Les lamentations de sa femme La migraine lui donnaient
O çocuk bir canavar. Karın da gerçek bir kıç ağrısıydı zaten.
Ce gosse est un monstre et ta femme est une chieuse.
Bu boya çıkarıcıyla uğraşıyorum ve bazen tozdan başım ağrıyor. - B kompleksi almalısın.
Je suis en pleins travaux de peinture et les odeurs me donnent mal à la tête.
karın 129
karin 119
karina 16
karınız 52
karın var mı 18
karın nerede 32
karınız mı 21
karıncalar 18
karın nasıl 41
karın mı 65
karin 119
karina 16
karınız 52
karın var mı 18
karın nerede 32
karınız mı 21
karıncalar 18
karın nasıl 41
karın mı 65