Karısıyım traduction Français
1,356 traduction parallèle
Size söylediğim gibi karısıyım.
Je suis sa femme.
Ben karısıyım.
Je suis sa femme.
Ben oğlunun karısıyım.
Je suis sa belle-fille.
- Hala onun karısıyım! İstediğimi yaparım! - Çok sinirlenecek!
- Je suis encore sa femme, je fais ce que je veux.
Ben Massimo'nun karısıyım.
Je suis la femme de Massimo.
- Ben Victor'un karısıyım.
- Je suis sa femme.
Ben onun karısıyım, Sizin kardeşiniz değil.
Je suis sa femme. Pas votre soeur.
Artık sadece herifin birinin karısıyım.
Maintenant, je suis que la femme du quelqu'un.
- Ama ben onun karısıyım!
Mais je suis sa femme.
Evet, ben karısıyım.
Je suis sa femme.
Biliyorum, hastan o. Ben de hastanın karısıyım. Ama bununla yaşamayı dene, nasıl olduğunu gör.
C'est votre patient, je ne suis que sa femme... mais essayez de vivre comme ça 24 h sur 24, pour voir.
Karısıyım.
Je suis sa femme.
Onun karısıyım.
Je suis son épouse.
Ben Melanie, nişanlandığım halde Jake'nin boşanmadığı züppe Kuzeyli kaltak karısıyım.
Melanie, la femme de Jake, la salope et snob du Nord à qui il refuse le divorce alors que je suis fiancée.
Sen polissen ben de başbakanın karısıyım!
Tu es policier? Et moi, la première dame du pays!
Selam, ben Margaret, Bern'in karısıyım.
Bonjour, je suis Margaret. La femme de Bern.
Ben onun karısıyım.
Je suis sa femme.
- Ben onun karısıyım.
- Oui, mais je suis sa femme!
Çay demleyip yemek yapabilir misin? Bulaşık yıkar mısın?
Tu sais t'occuper du thé et de la bouffe?
- Efendim? Ayaklarımı yıkadıktan sonra saçlarımı da yıkar mısın? Bak, buldum.
Après m'avoir lavé les jambes, tu me laves les cheveux?
Üç beş yıl daha yatacakmışım ne çıkar.
Je peux y aller 5 ans de plus.
Babamın hastalığının verdiği sıkıntıdan ve o karıdan kurtulmalıyım. Buradan biraz uzaklaşmak istiyorum.
J'ai besoin de chasser l'angoisse de la maladie de mon père, oublier l'autre putain Je veux m'en aller loin d'ici.
Ginkgo karışımının bunu iyileştireceğini düşünüyorum.
Je pense juste qu'un smoothie avec un peu de ginkgo dedans... y remédiera.
Beni düzüp 100 yıl süre ile eziyet edecek bir adamın karısı yaparlar.
Ils m'entuberont. Ils me placeront en ménagère maltraitée par son mari et j'en aurai pour 100 ans.
Dün bunda gözümün önünde protein karışımı yaptı.
Elle s'y est fait un milk-shake aux protéines, juste devant moi.
Tuz karışımı için sadece 17 litre su alırlar.
Il y a seulement environ 10 litres d'eau au fond pour mélanger avec le sel
Doğru, ben başka bir Piper'la karıştırmış olmalıyım.
Oui, je t'ai sûrement confondue avec une autre Piper.
- Bu gece çıkarız demiştin. 12 Mayıs, birinci yılımız.
On doit sortir, ce soir, tu te rappelles? Le 12 Mai, notre 1er anniversaire.
En iyisi onu karışıklığa engel olmak için şuraya koyayım.
Je vais le garder, comme ça y aura pas de confusion.
Kayınvalidemde. Karım ve çocuklarımızla tekrar birlikte olmamız için çalışıyorlar da. Ayrıyız.
Chez mes beaux-parents, pour renouer avec ma femme et mes deux enfants, on est séparés.
Ve lütfen, lütfen çarşaflarını yıkar mısın?
Et change les draps, tu veux bien?
- Yo- hayır.Gerçek insanlar ve mankenler karışımı bir şey. Yapımcıyı tanıyorum da.
C'est un mélange de gens normaux et de mannequins.
Çünkü ben çok seksi bir karıyım... ... ve benimIe oIursa çok şansIıdır.
Je suis une nana d'enfer... et il a de la veine s'il me tombe.
İçinde "bir" kelimesi geçen müziklerden karışık bir şey yapacağım.
Dans mon pot-pourri de chansons, il y aura toujours le mot "celle".
Gümüş yıldızı Nellie'nin karısına vermek.
Je m'en branle des médailles.
Bu yüzden ona kar sı sabırlı olmalıyım.
Sois patient Avec un nouvel ami comme Stan
Lanet Karım ve astımı.
Là, on s'y connaît en business! Ma putain de femme et son asthme.
Karısı çok kötü durumda. Bu yüzden toplantıyı iptal ettiler ve ben de geri dönmek zorunda kaldım.
Ouai, je veux dire, sa femme.
yanlız hissettiğim zamanlarda Bushnell ve karısı Toby bana the American Institute of Filmes ( AFI ) hakkında ki şeyleri anlatırlardı...
Il y a longtemps, Bushnell et sa femme Tudy m'ont parlé de quelque chose de nouveau appelé : "The American Film Institute"
Plazma sızıntısı büyüdü ; bir patlama oldu. Mürettebatın yarısı anında öldü... karım da dahil olmak üzere.
La fuite de plasma a grandi, il y eut une explosion, après, l'équipage est mort instantanément, dont ma femme...
Sen hiç... müşterilerinin ayaklarını yıkar mısın?
J'ai toujours trouvé que ce nom...
Sen hiç... müşterilerinin ayaklarını yıkar mısın?
~ Il a résisté à l'autorité et lui a fait payer ~ ~ Pourquoi nous l'aimons, c'est l'évidence même ~
Bu iki ayrı şeydir. Bu İzin büfeler, seyyar satıcılar ve bunların karışımı olan seyyar büfeler içindir.
Il y a chariot, kiosque, et la préposition "à", qui sert de mot de liaison entre chariot et kiosque.
- Farklı kültürlerin karışımıyız.
- On est tous les deux café grande.
Ağzımı açmamalıyım yoksa idealleştirdiği ölü karısıyla arasına giren cadı gibi görünürüm.
Je ne veux rien dire, parce que je passerais pour la harpie qui s'interpose entre lui et sa femme morte et idéalisée.
İrlanda viskisini biraz az iç. Yoksa kafana bir tane sıkarım.
Vas-y mollo avec le Bailey's, ou je devrai te tabasser.
Daha fazla uğraşıyorum ama, karım, sorun orda.
Je veux plus, mais elle s'y oppose.
- Yani onu açacak mısın? - Eğer o virüs... havaya karışırsa başarısız oluruz.
Si le virus se propage, il y aura des morts.
John'un eski karısıyım.
- Dana.
Sana hatırlamama izin ver eğer bana bir şey olursa... genç Brad Follmer'ın iddianameyi yok etmek için nakit para aldığını gösteren bir video kaset Washington Post'a doğru yola çıkar.
Je te rappelle que s'il m'arrive une bricole, une vidéo atterrit au Washington Post. On t'y voit accepter de l'argent de ma main pour faire annuler une mise en accusation.
Ajan Scully... Dışarı çıkar mısınız lütfen? Kapıyı da kapatın lütfen.
Pourriez-vous sortir et fermer la porte?