Kaçmıs traduction Français
3,707 traduction parallèle
Dördünü haklamış, diğerleri de kaçmış.
Il en a sorti quatre d'entre eux avant que le reste ne parte en courant.
Bir Terör Kuşunun kaçmış olması gibi.
Comme quand un oiseau terrifiant est perdu.
- Yöneticiniz akıl hastanesinden kaçmış gibi görünüyor. - Baba, sorun değil.
- ton manager à l'air de s'être échappé de l'asile - papa juste.... c'est bon, c'est bon
Gizlice kaçmış.
Il s'est faufilé furtivement.
O kızıl sürtüğün kıçını alt etmiş, kafesten kaçmış ve yol üzerindeki yurtların hepsinde
Elle a botté le cul de cette pétasse rousse, S'est échappée de la grotte, et a succubé toute une fraternité sur le chemin du retour juste parce que.
Kaçmış.
Il est parti.
- Ya evden kaçmış, ya kaçırılmış.
- Fugue possible, probablement un enlèvement.
Görevli iki memuru da öldürüp bir arabayla kaçmış.
Il a tué deux hommes en service, a fui en voiture.
Birileri zile basıp kaçmış galiba.
Quelqu'un a fait sonner ma cloche et s'est enfui.
Henry, Moors'a kaçmış, kellesine de ödül konmuş sanki bir asiymiş gibi.
Henri a fuit en Maure il est recherché comme un bohémien.
Bizden korktukları için kaçmış olabilirler mi?
Peut-être qu'ils sont en train de nous fuir!
Kimliği arayayım derken aslında kaçmış oluyorsun, değil mi?
Tu es à la recherche de ton identité, pas vrai?
17 yaşındayken evden kaçmıştı.
Elle s'est enfuie quand elle avait 17 ans.
Ayrıca o da gen taşıyıcı.Ve de Paul Villiers ile kaçmış.
Elle a le gène aussi. Elle a fui avec Paul de Villiers.
Hayır. Birkaç el ateş sesi duymuş ama pencereye vardığında vuran kişi kaçmış.
Elle a entendu quelques coups de feu, mais le temps qu'elle vienne à la fenêtre, le tireur avait disparu.
Üzgünüm. Dikkatimden kaçmış.
Désolé, ça m'est sorti de la tête.
- Biri çarpıp kaçmış.
- Il a été renversé.
Gizlice kaçmış. Park uyuşturucu alanı.
Le parc est une zone de drogue.
Manzaraya bakılırsa çarpmış ve kaçmış.
On dirait qu'elle est entrée en collision et s'est enfuie.
Alice ile Carl evlenmeden kaçmıştı, Paris'te yaşıyor.
Elle s'est enfuie avant le mariage d'Alice et de Carl. Elle vit à Paris.
Queen Mary'deki sis düdüğünün içine eşek kaçmış gibi.
Comme si le Queen Mary avait un âne coincé dans sa sirène de brume.
Hollandalılar bu adama sanki sirkten kaçmış biri gibi bakıyorlarmış.
Les Hollandais le regardaient comme s'il s'était échappé du cirque.
Sturm'dan hemen sonra o da Almanya'dan kaçmış.
Elle a fui l'Allemagne juste après Sturm.
Ya hasta ya da içine şeytan kaçmış.
Elle est soit malade soit possédée.
Öz karısının cinayetinde olay yerinden kaçmış ihbar etmek için ortaya çıkmadı.
Il a quitté la scène du meurtre de sa femme et n'a pas fait de rapport.
Polis olduğunu söylediğinde adam kaçmış.
Je vous mets en lien.
Bana en son böyle seslenen kişinin boğazına bijon anahtarı kaçmıştı.
Oh, la dernière personne qui m'a appelé comme ça est quelque part en train de s'étouffer avec un démonte pneu.
Onu depoda tutarken kendisi kaçmış.
Il s'est échappé avant qu'il ne puisse l'attrapé dans le réservoir d'eaux usées.
Shelby yere düşünce bütün basamaklara kan bulaştırmış. Deliklere kaçmış.
Quand Shelby est tombé, il s'est vidé de son sang sur les marches.
Bu bileşimden kaçarsan, korumadan da kaçmış olursun,
Tu fuis cette endroit, et tu fuis ta protection.
Onu kafesten kaçmış bir aslan gibi hayal edin.
Imaginez qu'elle est un lion en fuite.
Bir kere cinayet işleyip kaçmıştı tekrar yapabileceğini düşündü.
Il s'en est tiré, une fois, il a probablement pensé qu'il pourrait le refaire.
Kaçmış olabilirler.
Elles ont peut-être fugué.
Bunu bilemeyiz. Başka bir sebeple de kaçmış olabilir.
Elle a très bien pu fuir pour d'autres raisons.
Biri, yüz kişilik bir birlikle beraber küçük bir grup isyancıya saldırıp kılıcını elinden düşürmüş ve kaçmışken, diğeri silahı bile olmadan canavarın ağzının etrafında dolandı ve koca bir şehri sadece kurnazca sözleriyle dize getirdi.
L'un a attaqué une poignée de rebelles avec le soutien d'une centurie, a perdu son épée, a tourné les talons et a fui. Tandis que l'autre s'est jeté dans la gueule du loup, sans armes, et a fait chuter une ville entière grâce à son intelligence et à ses paroles d'or.
O kaçmış, avukat kovalamış, arabasına binmeye çalışırken de sözle taciz etmiş. Pekâlâ, pekâlâ.
Elle a suivi et agressé verbalement la victime à sa voiture.
Yaklaşık iki hafta boyunca gözüne bir şey kaçmış gibi hissedeceksin.
Vous sentirez quelque chose pendant deux semaines.
Yarım milyonun üzerinde ederi olan malla kaçmış.
Il est parti avec plus d'un demi-million de marchandises.
Bu şeyler harika ve görünüşe göre aniden kaçmışlar ama bizim bilmediğimiz büyük sırlar sakladıklarını düşünmüyorum.
Tout ça, c'est super. Leur groupe était excellent, mais je dis juste que... Ne crois pas qu'ils connaissaient des secrets qu'on ne connaît pas.
O zaman neden kaçmış?
Pourquoi a-t-il fui?
Bir kuyumcuyu soyup 500.000 dolar değerinde malla kaçmıştı.
Il a braqué une bijouterie et s'est enfui avec, genre, un demi million de dollars de marchandise.
Bir sebepten tutuklanmıştı da, sonra bir şekilde kaçmıştı.
a été arrêté il y a peu pour quelque chose, ensuite s'est enfuie?
Keys'e kaçmış.
Il a fui vers les Keys.
- Kırmızı şarap fazla kaçmış.
Il y a trop de vin rouge.
Biraz aşırıya kaçmış olabilirim ama bir şey anlatmaya çalışıyordum.
C'était sans doute exagéré mais j'essayais seulement de te montrer quelque chose.
Kaçmış olabilir.
Ça s'est peut-être échappé.
FBI'ın sıkı gözetiminden kaçmış.
Elle s'est esquivée
Arkaya kaçmış.
Elle s'est sauvée.
Kaçmış!
Il s'est enfui.
Yangın merdiveninden kaçmış olabilir mi? O iri bir adam.
Il aurait pu passer par une sortie de secours?
Yürüyerek kaçmış.
Elle est partie à pieds.