Kaçıyorlar traduction Français
896 traduction parallèle
Ancak bunlar sinsice sokularak adamı arkadan vurup kaçıyorlar.
Ceux-là tirent dans le dos et s'enfuient.
Ama kaçıyorlar.
Mais ils fuient!
Bana ya gülüyorlar ya da kaçıyorlar.
Ils se moquent tous ou me fuient.
- Baba, acemi köpekler kaçıyorlar!
Papa, le nouveau chien s'enfuit!
Kaçıyorlar! Silahlarını doldurmadan önce siper alın!
Ils s'enfuient, les lâches!
Bay Oxly, kaçıyorlar!
- M. Oxly, ils s'enfuient.
- Ne, kaçıyorlar mı?
Monsieur Alberto...
- Japonlardan kaçıyorlar.
- Ils fuient les Japonais.
Herhalde bir zepline binip Amerika'ya kaçıyorlar..... ve herkes çılgınca şarkı söylüyor.
J'imagine qu'ils se sauvent en Amérique sur un zeppelin et tout le monde chante à tue-tête.
Kaçıyorlar ve vebayı da beraberlerinde götürüyorlar.
Ils fuient et emportent la peste avec eux.
Kuşlar neden kaçıyorlar?
Et où est-ce que vont les oiseaux?
Sanki şeytan ve dalkavukları ben geldiğimde kaçıyorlar gibi.
C'est comme si le diable et les siens rentraient leur queue lorsque j'arrive.
Kaçıyorlar.
Ils s'échappent.
Şimdi kaçıyorlarsa, korktukları için kaçmıyorlar!
S'ils s'enfuient maintenant, ce n'est pas qu'ils ont peur!
- Doğru, kaçıyorlar.
- Regarde-les détaler.
Şimdi İsciçre'ye kaçıyorlar, ama eğer seçimleri kazanırlarsa, geri dönüp, intikam peşine düşeceklerdir.
À présent, ils s'enfuient mais s'ils gagnent les élections, ils reviendront et se vengeront!
Buna rağmen bu adamlar o topuzlarının yeniden çıkmasını beklemek için hastayız bahanesi uydurup görevlerinden kaçıyorlar.
Malgré cela, ils se disent souffrants et attendent que leurs cheveux repoussent.
Bu İtalyanlar çok tuhaf! Önce kovalıyorlar sonra kaçıyorlar.
Bizarre ces italiens : ils vous coursent, et puis plus personne!
Şimdi de İngiltere'ye kaçıyorlar. lrma ve Lort.
Irma et son lord veulent s'enfuir en Angleterre.
Geri çekiliyorlar. Kaçıyorlar.
Ils battent en retraite!
- Kaçıyorlar mı?
A cause de Caine?
Bu ödlekler mavi gömleklilerin adını duyar duymaz kaçıyorlar.
Ces trouillards détalent dès que les tuniques bleues approchent.
Bak, kaçıyorlar!
REGARDEZ-LES ILS FOUTENT LE CAMP, ILS NOUS LAISSENT TOMBER!
Çekiliyorlar! Kaçıyorlar!
Ils ont foutu le camp!
Hey, bunlar bizim işçiler. Gemiden kaçıyorlar!
Dites donc, c'est nos coolies!
Eyaletin birinden alamazlarsa sınırı geçip bir diğerinden alıyorlar. Bu herifler içki kaçırır gibi silah kaçırıyor.
S'ils ne les ont pas dans un état, ils les auront dans un autre.
Dışarıda olanları gözümüzden kaçırmamız için içeride karmaşa yaratıyorlar.
Faire diversion, qu'on ne voie pas ce qui se passe ailleurs.
Biliyorsun insanlar hakikatin acı yüzünü görmekten kaçınıyorlar.
Les gens refusent de voir la vérité.
Beni kaçırıyorlar, Bayan Elizabeth! Bize katılmaz mısınız, Bayan Elizabeth?
- On m'enlève.
Şey, onlar gözlerini kancalara dikiyorlar ya da gözlerini onlardan kaçırmaya çalışıyorlar.
Quand ils ne fixaient pas mes crochets des yeux, ils évitaient de les regarder.
Pierre, hazine. Hazineyi kaçırıyorlar.
Ils filent avec le trésor!
20'nci masadan bir kaç adam hala dava üstünde çalışıyorlar.
Des hommes de la 20e brigade sont sur l'affaire.
Kaçış arabasına biniyorlar ve uzaklaşıyorlar. - Hazır mısın, Ernie?
Ils montent et ils filent.
Beni kaçırtıyorlar. Şimdiye kadar hiç kimseden kaçmadım.
Moi qui n'ai jamais fui devant personne.
- Kadınları kaçırıyorlar.
Pour te surveiller.
Üç adam kimseye görünmeden 100.000 $ ile kaçıyor parayı harcamıyorlar, neye benzediklerini ya da nerede olduklarını bilmiyorsun ve benden onları bulmamı istiyorsun.
Trois hommes que personne n'a us. avec $ 100 000 qui ne circulent pas On ne sait ni quelle tête ils ont, ni où ils sont.
Vurup kaçıyorlar, sonra da biz suçlanıyoruz.
C'est nous qu'on accuse.
Oh, ne yazık yüzünde hüzün olan zavallı insanlar bizim elde ettiklerimizi kaçırıyorlar.
Plaignons ceux qui n'ont pas ce que nous avons.
Bizden kaçınıyorlar.
Ils nous évitent.
Hayır, bu İtalyanlar çabucak kaçıp, geride sadece boş şişe bırakıyorlar.
Non, les ltaliens courent vite mais ne laissent que des bouteilles vides
Adam kaçırıyorlar.
Kidnappeurs!
Almanlar kaçıyorlar.
Les Allemands sont déjà à Teracina.
Topla tüfekle bizim peşimize düşüyorlar ama böyle bir yeri gözden kaçırıyorlar.
On tire le canon sur nous dans le champ, et ailleurs, il reste encore un endroit pareil.
Kızılderililer bufaloları kaçırıyorlar.
Les bisons sont déchaînés.
- Yangından mal kaçırıyorlar sanırsın.
Ils ont tellement insisté! Je comprends...
- Kaçıyorlar!
- Ils fuient!
Sadece, şu cinayetler hakkında yazılanları okuyordum her şeyin tadını kaçırıyorlar.
J'ai lu des articles sur ces meurtres et j'ai du mal à me réjouir pour la soirée.
- Kızı kasabada kaçırıyorlar.
Ils le font au village.
Onu kaçırıyorlar!
Vous ne voyez pas qu'on l'enlève?
Kızları evlerinden kaçırıyorlar, elbiselerini parçalıyorlardı... dövüyorlar, tecavüz ediyorlardı.
Ils déshabillaient les filles dans la rue, les battaient, les violaient...
Sampson'un Clouds'daki tapınağını kullanıyorlar, ayrıca dün gece bir kısmı Bakersfield'a kaçırıldı.
Ils se servent du temple de Sampson et ont emmené des ouvriers à Bakersfield hier.