Kökü traduction Français
528 traduction parallèle
Fazlası gerek. Yolsuzluğun kökü kazınmalı.
Il faudra aussi éradiquer la corruption.
- Onlara da lahana kökü. Ama konservesiz.
Des racines de choux, mais sans conserves.
"Kökü kokan şeye burnunu sokma."
"Si une chose sent mauvais, n'y mets pas ton nez."
Meyan kökü.
De la réglisse.
Bunların kökü kazınacak.
Cela doit cesser.
Burada kesilmiş bir kaç ağaç kökü var.
Il y a quelques souches.
Meyan kökü.
Du réglisse!
Toz kehribar, adamotu kökü ve ay toprağı!
Ambre en poudre, racine de mandragore et poussière de lune!
Kökü ve sonuçları. "
Origines et conséquences. "
"Orta yaşlı erkekte bastırılmış arzu. Kökü ve sonuçları."
"Le Démon de Midi chez l'homme d'âge moyen".
- Biz de sassafras kökü arıyorduk.
- Une racine de sassafras.
Zeki adamlar hava atmak için buna meyan kökü çubuğu derler.
Des petits malins appellent ça "un bâton de réglisse". Mais c'est pas ça.
Git, meyan kökü çubuğunu getir.
Va chercher ton bâton de réglisse!
Evet, çok kısa. Bir saat süren analizler, birkaç yıl boyunca... üç haftada bir yapılır ve fazla sürmeden kökü kazınır.
On guérit en 2 ans avec des analyses 3 fois par semaine...
Jöleli dulavrat otu kökü lütfen.
Un ragoût.
Bir arkadaşım Hint kökü yememi söylüyor.
Une amie m'a conseillé une racine indienne.
Vincenzo, sen iyi bilirsin. Hint kökü işe yarar mı?
Ça me ferait du bien?
Seni buradan ağaç kökü gibi çekip çıkaramayız.
C'est difficile... tu es plus lourd qu'une racine qu'on arrache.
Baldıran kökü, gece koparılmış gizli gizli.
Racine de ciguë arrachée dans la nuit.
Aldanmayın İhtilalimiz'in kökü nihayet kazınıp da size artık her şeyin daha iyi olduğunu söyledikleri zaman.
Ne soyez pas trompés lorsque notre révolution s'arrêtera enfin, et qu'ils vous diront que tout va mieux.
- Fren pedalında. "Osmunda"! Yani eğreltiotu kökü. Eğreltiotu kökü mü?
- De fougère, sur la pédale de frein.
- O "osmunda" dır. Eğreltiotu kökü.
- Des racines d'osmonde, une fougère.
Bizim alayın sağlıkçısı, bütün hastalıkların kökü midedir der.
L'aide-médecin de notre régiment disait : toutes les maladies viennent du ventre.
- Öksürükotu ve veba kökü.
Tussilage et pétasite.
Veba kökü yaralara iyi gelir.
La pétasite soigne les blessures.
Eğer yanılmıyorsam, uzun ömürlü de. Tahılın kökü trikaleye dayanıyor, soyu, 20. yüzyılda Kanada'ya kadar izlenebilir...
Une plante vivace, si je ne me trompe, dérivée du triticale, céréale hybride née au Canada au XXe siècle...
Ne kadar çabuk kökü kazınırsa o kadar iyi.
Plus vite il sera exterminé, mieux ça sera.
İçindeki yeşil tannis kökü. İyi şans getirir.
La racine de Tannis, à l'intérieur, porte bonheur.
İçinde serasında yetişen tannis kökü falan varmış.
C'est la racine de Tannis.
- Tannis kökü?
- De la racine de Tannis?
Bahse varım, vitamin haplarından önce kadınlar tannis kökü çiğniyorlardı.
Autrefois, les femmes enceintes devaient mâcher du tannis.
- Tannis kökü?
- Du tannis?
Bana içinde tannis kökü olan bir içecek veriyorlardı.
Ils me faisaient boire du Tannis.
Tannis kökü cadı malzemesi.
Un truc de sorcier.
Tannis kökü mü?
- Il y a du Tannis?
Sıçanların kökü kazınır, fareler cezalandırılır.
Rats étripés, souris corrigées.
Sanırım meyan kökü suyu alacağım.
J'aimerais un sassafras flip.
Viski, biraz biber, karanfil yağı, zencefil kökü...
Whisky, un peu de poivre, essence de girofle, racine de gingembre.
Pek çok kralın kökü ve babası ben olacağım.
C'est moi qui engendrerai une lignée de rois.
Zencefil suyu, zencefil kökü, zencefil birası, bira köpüğü köpüklü kola, çifte kola, çift köpüklü geğirtici kola bu karbonatlı şeyler burnunuzu gıdıklayabilir.
Non, au diabolo menthe, diabolo bulles, gazeuses... bulle-a-cola, rota-cola, double coca-rota-cola... et les boissons gazeuses qui vous piquent le nez.
Kadınlar mandioka kökü sökerek,... yoğun emeklerini, ekmeklerine dönüştürüyorlardı.
Les femmes déterrent la racine de mandioca, et avec beaucoup de travail, en font leur pain.
Azıcık nemli liflere sahip, katı odundan ibaret olan soğansı bir kökü topraktan çıkarıyor.
Il déterre un bulbe... un simple morceau de bois fibreux légèrement humide à l'intérieur.
Birkaç hafta önce, kökü eskiye dayanan ama inanın bana bilimsel gerçeklere tamamen uygun duyunca inanmakta zorlanacağınız bir çalışmaya başladım "Ölü dokuların yeniden canlandırılması."
Il y a quelques semaines, venant d'une culture, croyez-moi, aussi classique et fondée sur le fait scientifique que vous, j'ai commencé une expérience sur, aussi incroyable que cela paraisse, la réanimation des tissus morts.
Iste merhemle hardal kökü.
Dans ces cataplasmes, il y a de la mousse et des racines de moutarde.
"Yeterlilik Nedeni Prensibinin Dördüncü Dereceden Kökü"
"La quadruple racine de la raison suffisante".
Bu... lanet aptal formül- - iki, 231'in kare kökü- -
Cette formule idiote, 2 v 2 3 1...
Kökü tutmanı istiyor.
Tiens la racine.
Bir ağaç kökü var. Sokaney. Ateşi düşürebilir.
Il existe une plante qui fait tomber la fièvre.
77 kökü ve 77 dalı vardı.
Il avait 77 racines et 77 branches.
Oh, ona biraz pepsissiwa kökü ver ve...
Oh, donnez - lui quelques racines pepsissiwa et... Non!
- Mahko kökü.
- Une racine de mahko.
koku 39
kokusu 19
kokuyor 38
kokuyorsun 34
kokuşmuş 40
kokusunu alabiliyorum 34
kokuyu alıyor musun 18
kokusunu alıyorum 25
kokusu 19
kokuyor 38
kokuyorsun 34
kokuşmuş 40
kokusunu alabiliyorum 34
kokuyu alıyor musun 18
kokusunu alıyorum 25