Kırılabilir traduction Français
245 traduction parallèle
Altımızda kırılabilir.
Elle pourrait céder.
- Sandalye kırılabilir.
- La chaise risque de céder.
Kolayca kırılabilir. Şimdi, konuşmaya başla yoksa başın belaya girecek.
C'est fragile, une seringue.
Dikkatli ol, içindekiler kırılabilir.
Ne l'abîme pas. Posez-la doucement, c'est fragile.
- Kırılabilir donanımını güvene aldın mı?
- Pare pour l'atterrissage? - Oui, commandant.
- Haklısın, elin ayağın kırılabilir.
au secours... ah ah... Et puis non, tu pourrais peut-être t'amocher un bras ou une jambe!
Öğrendiği her şey kırılabilir.
- Mais tout ce qu'elle a appris l'est.
Yedi Yıldızlı bir kılıç böylesine kolay kırılabilir mi hiç? !
Un grand chariot, ça?
Yorkshire'da üretilip Orta Doğu'ya ihraç edilen, üzerinde "Dikkat, kırılabilir!" yazan işe yaramaz bir malsın sen.
Bon à rien d'anglais du Yorkshire, expédié au Moyen-Orient et estampillé "Fragile"!
- Burada kırılabilir.
- Voilà où ça pourrait rompre.
Ayak kemeri kırılabilir. - Ona bir çift ayakkabı bul.
- Dénichez-lui des chaussures.
Çünkü her şey kırılabilir.
Parce que les choses se cassent, non?
Kırılabilir.
Mademoiselle?
Zincirler kırılabilir.
On peut couper une chaîne.
Burası her an kırılabilir
Ce pays va s'écrouler d'un jour à l'autre.
Hayalet Kuşağı... uzayda meydana gelen bir nükleer patlamayla kırılabilir.
La Zone Fantôme pourrait... Pourrait être brisée par une explosion nucléaire.
- "Kırılabilir" kelimesini tanımaktan aciz. - Evet.
L'incapacité de lire le mot "fragile".
Yedi yaşındayken, belki kırılabilir diye... başka bir gözlük daha almıştım.
À 7 ans, je m'étais acheté une autre paire de lunettes au cas où ça m'arriverait.
Kenarındaki "Kırılabilir" yazısını görüyor musun?
Vous voyez "Fragile" sur le côté?
Porselen. Kırılabilir.
La porcelaine, ça peut se casser.
Bir araya destelenmiş de olsa üç ok kırılabilir.
Père, même liées, Ça se brise, trois flèches.
Şey, teorik olarak, Bacakları kırılabilir.
Tu as failli me tuer et tu appelles ça un accident?
Evet. Kırılabilir. Yanıma koltuğa alacağım.
Oui, c'est fragile, je vais le mettre sur le siège.
Ama tabaklar kırılabilir.
Les assiettes risqueraient de se briser.
Dikkat et baba, kırılabilir.
Fais gaffe, c'est vraiment branlant!
Senin yaşlarında boynun kırılabilir!
Tu risquais aussi bien de te briser le crâne!
Pencere kırılabilir.
Tu vas casser un hublot.
Kırılabilir, eski, tedbir için.
Elle doit être lustrée et assouplie.
Bir oesophagus kemiği, boyuna dokunulmadan nasıl kırılabilir ki?
Comment un oesophage peut-il être broyé sans toucher la nuque?
Kırılabilir çünkü, öyle ucuz bir şey.
C'est de la pacotille.
Çocuklar "Kırılabilir"
Il croit que "fragile"
Hassas bir kâlp kolay kırılabilir.
Un coeur fragile qui peut vite se briser...
En üst kısım, bedeni yerleştirmek için kaldırılabilir.
Oui, on l'ouvrira par le haut pour déposer le corps.
Belki çocuklarımız dünyayı daha yaşanılır kılabilir. İnsanların eşit yaratıldığı bir dünya. Her yerde özgürlük ve adaletin olduğu bir dünya.
Nos enfants feront de ce monde un endroit meilleur, peut-être, un monde où les hommes sont égaux... où il y a liberté et justice pour tous.
Kırılabilir bir şey değil.
- Ce n'est rien de fragile.
Yine de yıkamaya korkuyorum. Kafatasının kırıldığı yer açılabilir.
J'ai peur en les lavant de décoller sa tête au niveau de sa fracture compliquée du crâne.
Kolay kırılıp, yarılabilir.
Fragile, avec un bon clivage.
Tutarın bir kısmı nakit ödenip gerisi aylık ödemelere paylaştırılabilir.
Une partie pourrait être versée comptant, le reste mensuellement.
İzleyiciye kısa fakat açık bir görüş sağlayacak kadar yavaş çalıştırılabilir, fakat bakın.
On peut le passer au ralenti pour bien le montrer.
Şimdiye kadar dinlediğimiz hikâyeler baz alınarak değerlendirme yapılırsa, bir kızın sıklıkla... bir oğlana tercih edilebileceği sonucu çıkartılabilir.
Mais ŕ en juger par les récits entendus jusqu'ici, on peut conclure que, souvent, une fille est préférable ŕ un garçon.
Bu kurtarılabilir. Güzel temiz bir kırık.
On pourra la recoller, la cassure est nette.
Genel kanının aksine, Mileydim, hırsızların arasında çok az bağlılık vardır ve hatta uygun bir teşvikle bu bağlılık daha da zayıflatılabilir.
Et alors? Contrairement à la légende, madame, il y a très peu d'honneur entre voleurs. Et encore moins si on les encourage à se trahir.
Öteki noktalara gelince, orta yaşlı olması, kır saçlı olması, yakınlarda saçını kestirmiş olması, ve limon kremi ile saçını yağlaması, bütün bunların hepsi astarın en alt kısmı muayene edilerek anlaşılabilir, Watson.
Les autres points - qu'il soit d'un certain âge, les cheveux grisonnants récemment coupés, et qu'il se coiffe avec une crème - tout ça se voit dans la doublure.
Sınır her an yıkılabilir.
La Frontière peut s'effondrer à tout moment.
- Orta değerde sıkıştırılabilir doku.
- Un tissu modérément compressible.
Açık sandviçler yapılabilir, fırında patatesler, ve, cihazın pimi,
On peut faire des sandwiches ouverts, des pommes de terre au four, et, le clou de l'appareil,
Audrey, kırık bir kalp için pek çok şey yapılabilir, Ama hiçbiri ay ışığında alabalıkların sıçramasını izlemek gibi olamaz.
Il y a beaucoup de remèdes pour les cœurs brisés... mais il n'y a rien de tel qu'une truite au clair de lune.
Doktor Duncan, eğer fon bulmanıza yardımcı olursak..... ve araştırmacıları işbirliği yapmaları için biraraya getirirsek,..... sanırım kısa sürede çok büyük şeyler yapılabilir.
Dr Duncan, si je vous aide à réunir ces fonds... et si nous pouvons convaincre les chercheurs de collaborer... je pense que nous pouvons accomplir beaucoup de choses en très peu de temps.
Dikkat edin, tekerlek kırılabilir.
Attention!
İçine biraz da ninjalık karıştırılabilir.
Avec une petite dose de ninja.
Amerikan Anayasını örnek alırsak, masumiyeti kanıtlayabilecek her tanık çağırılabilir.
Mme le Juge, la Constitution des États-Unis passe en priorité ici et me permet d'appeler tout témoin pouvant démontrer son innocence.