Kızgınsın traduction Français
1,670 traduction parallèle
- Anlıyorum. Hâlâ kızgınsın.
- Je vois, tu es toujours fâchée.
- Kızgınsın biliyorum.
Tu es en colère, je sais.
- Niye ona kızgınsın?
Pourquoi tu lui en veux?
Kızgınsın.
Tu es en colère.
Ama annene de kızgınsın.
Mais vous en voulez à votre mère
Anladım, House'a kızgınsın.
Vous lui en voulez. Bon.
Niçin o kadar kızgınsın?
Pourquoi tu es aussi énervé?
Birisi kitabını aldı diye kızgınsın.
Tu es hors de toi parce que quelqu'un t'a pris ton livre.
Michael. Biliyorum Sara yüzünden bana kızgınsın ama...
Michael, je sais que tu m'en veux, pour Sara, mais...
Çok kızgınsın.
Tu es tout retourné.
Sanırım, kızgınsın.
D'accord, tu es en colère. Non.
Pekala, kızgınsın o yüzden bunun üzerinde durmayacağım ve sana bunu son kez söyleyeceğim.
- OK. Tu es en colère, alors je passe sur celle-ci, et je vais le dire pour la toute dernière fois.
- Kime kızgınsın?
- Contre qui, alors?
Ona kızgınsın, şefe.
Vous êtes fâchée contre lui. Le chef.
Ona kızgınsın.
Vous êtes fâchée contre lui.
Annene kızgınsın.
Fâchée contre votre mère.
Kendine kızgınsın.
Contre vous-même.
Biliyorum hepiniz Ryan'a çok kızgınsınız... çünkü yarın işe gelmemizin nedeni o.
Je sais que beaucoup d'entre vous sont en colère contre Ryan parce que c'est de sa faute si on doit revenir demain.
Sen temsil ettiğin adamın kötü biri olduğunu bulduğum için kızgınsın.
Tu es fâchée parce que tu défends le méchant.
Profesör, bu kara madde kıtlığına neden bu kadar kızgınsın?
Professeur, pourquoi êtes-vous si susceptible à ce sujet?
Sen kızgınsın.
Tu es en colère.
Sevgilim, gereksiz yere Bana kızgınsın
Chérie, tu es en colère inutilement contre moi!
Sevgilim, gereksiz yere Bana kızgınsın daha kibar
Chérie, tu es en colère inutilement contre moi. Un peu plus bas!
Sevgilim, gereksiz yere Bana kızgınsın senin yanına geliyordum yanıma gelmiyordun Harry!
Chérie, tu es en colère inutilement contre moi. Je viens avec toi. Tu ne me fais pas de faveur, Harry!
Video yüzünden kızgınsın.
- Tu es obsédé par la vidéo.
Sen kızgınsın çünkü "ölü kız" kalktı ve yan daireye taşındı.
T'es énervé parce que la fille morte a déménagé dans l'appartement vide.
Demek seninle paylaşmadığım tek şey için bana bu kadar kızgınsın.
C'est donc pour ça que tu es en colère, pour ce que je ne partage pas...
Neden bu kadar kızgınsın Alex?
A propos de quoi êtes-vous si énervée Alex?
Başka bir kadına dil attım diye kızgınsın biliyorum ama beni hapse mi düşürmek istiyorsun?
Je sais que tu m'en veux pour le broute-minou, mais tu veux me faire jeter en prison?
Yani ona hiçbir şeyden şüphelenmediği için kızgınsın?
Tu lui en veux de ne pas avoir compris?
- Gerçekte kime kızgınsın?
- Après qui es-tu en colère?
Biliyorum kızgınsın ve seni incittiğimi anlıyorum
Je sais que vous m'en voulez, et... je sais que je vous ai blessée.
Belki de biraz kendine kızgınsın, Alex.
Vous étiez en colère contre vous-même.
Raja, gerçekten Müslüman Mindy'e mi kızgınsın, yoksa daha anlaşılır olamadığın için kendine mi?
Alors, Raja, t'es vraiment en colère contre Mindy la Musulmane? Ou tu es en colère contre toi pour ne pas avoir été plus direct?
Neden bu kadar kızgınsın?
Pourquoi es-tu si énervée?
Gelecekte seni öldürdüğüm için bence hâlâ bana kızgınsın.
Tu m'en veux encore parce que le futur moi tue le futur toi.
Zaten kızgınsın.
T'es déjà énervée.
Bana hala kızgınsın, değil mi?
- Vous êtes en colère contre moi, non?
Neden Barney'e benden daha çok kızgınsın?
Pourquoi es-tu plus en colère contre lui que contre moi?
Kızgınsın.
Tu es folle.
Neden bu kadar kızgınsın?
Pourquoi tu t'énerves?
- Gördün mü, bilinç altında kızgınsın.
- Tu es fâchée à l'intérieur, tu vois?
Meraklılar soruyor. Çok kızgınsın.
Les esprits curieux veulent savoir.
Neden bu kadar kızgınsın?
Tu es tellement furieux.
Seni kazıkladım diye kızgınsın mı?
T'es fâché parce que je t'ai baisé?
Ayrıldığı için Saulemi kızgınsın, yoksa ayrılmadığın için kendine mi?
Tu en veux à Saul de démissionner ou à toi pour ne pas le faire? De quoi tu parles?
Kızgınsın çünkü mala vuramadın.
T'es en colère parce que t'as pas pu baiser.
Eğer kaçırılmadıysan, neden bu kadar kızgınsın?
Si tu n'as pas été enlevée, pourquoi es-tu si énervée?
Bana hala kızgınsın değil mi?
Je vois que tu m'en veux encore.
Kızgınsın.
- Tu es en colère.
Sanırım sen kızgınsın.
Oui, c'est rageant, je comprends.