Kızgın mı traduction Français
5,046 traduction parallèle
Kızgın mı?
Préoccupé?
Kızgın mı?
Enervé?
Tıpkı kızgın mı kızgın bir erkek gibi.
Comme, un homme en colère.
Bana hala kızgın mısın?
Es-tu encore fâchée contre moi?
Bana değil, ama evet. Kızgın mısın?
Pas à moi personnellement, mais oui.
Gracie nasıl? Hala kızgın mı?
Gracie m'en veut toujours?
Kızgın mısın?
Tu boudes?
O da 22 yaşında ve erkeksi olduğunu söylemişti. Ben de ona kızgınım.
Il disait avoir 22 ans et viril, alors je suis en colère aussi.
Cesur değilim. Kızgınım sadece.
Je ne me bats pas, je suis juste en colère.
Sonra,... doktorun ofisinde ona dikiş atılırken çok kızgın olacağımı sanmıştım.
Plus tard, alors qu'elle se faisait recoudre dans le cabinet du médecin, je pensais que je devrais être en colère.
Seni bulmam uzun sürdü diye mi kızgınsın?
T'es énervé parce que ça m'a pris du temps de te trouver?
Bize ihanet ettiği için ona kızgın olduğunu biliyorum ama ödeşmek için doğru zaman mı gerçekten?
Je sais que ça t'énerve qu'il nous ait trahis, mais est-ce vraiment le moment de régler tes comptes?
Belli ki kızgınsın ve kendine göre nedenlerin var ama bunu konuşabiliriz, bir çıkar yol bulacağımıza eminim.
Tu es bouleversé. On peut en parler. - On peut trouver une solution.
Sayenizde kızgın bir adamım Bay Bundsch.
Je suis en colère, M. Bundsch, par votre faute.
- Evet, kollarım. Gülümseme. Sana hala kızgınım.
Souris pas, je t'en veux encore.
Şu anda babama o kadar kızgınım ki hiçbir şeyin işe yarayacağını zannetmiyorum.
Je suis tellement en colère contre mon père, je ne suis pas sûre que ça fonctionnera.
Bak, ciddiyim ben... Niçin benimle buluşmak istediğini söylemedi ve sesi çok kızgın geliyordu.
Écoute, je suis sérieux... il ne m'a pas dit pourquoi il voulait me voir.
Neden kızgın olayım ki sana?
Fâché... contre toi? ( Rires ) Pourquoi je serai fâchée contre toi?
Adamla doğru düzgün seks bile yapmadık. Kızgındım, düşünemedim bile.
On n'a même pas vraiment baisé.
Elbette kızgınım.
Oh, bien sûr, je suis en colère.
- Ben de çok kızgınım.
Okay, je suis aussi en colère.
Umarım bana kızgın değilsindir.
J'espère que tu n'es pas en colère contre moi.
Gerçekten kızgın biri olsam kafan aşağı çarpacak şekilde balkondan atardım seni.
Si j'étais vraiment en colère, je t'aurais balancé tête la première du balcon.
Sana acayip kızgınım Kingsley!
Je suis vraiment furieuse contre toi, Kingsley!
Asıl ben sana kızgın olmalıyım!
Je devrais t'en vouloir!
- Hâlâ da kızgınım.
- Je suis encore furax.
Şeytanmışım gibi davranma bana. Onu çağırdılar diye kızgınsın sen. Buraya ilk biz gelmiştik ama onlar onu çağırdılar.
T'es furieux parce qu'ils l'ont fait venir... alors qu'on était là avant.
"Geldiğine sevindim." tek diyeceğin bu mu? Bundan dolayı mı bana kızgınsın?
C'est à cause de Juilliard que tu me fais la gueule?
Aslında adam onu yaktığım için kızgın olmasaydı daha kolay olurdu.
Ça irait mieux s'il n'était pas encore fâché que je l'aie brûlé.
Ama nedendir bilinmez sana kızgınım.
Mais je suis énervée contre toi, pour d'obscures raisons.
Çok kızgınım lan.
Je suis putain de furieux.
Kızgınken gitmek istemiyorum. ama kızgınım.
Je veux pas partir en colère, mais je le suis.
Tanrı'ya kızgınım.
C'est à Dieu.
Annie, az kalsın bir köpek tarafından parçalanıyordum, hayatımı zor kurtardım. Ben bunları yaşarken sen içeride patronunla kafaları çekiyordun. Bu kadar şeye rağmen, bir de sen mi bana kızgın oluyorsun?
Je me fais mettre en pièces par un molosse, je frôle la mort, toi tu te poudres le pif avec ton boss et tu t'en prends à moi?
Kızgın olmamalıydım.
Ma colère était inutile.
Rus askerleri beni, Chechnya'daki yerel bir hapishaneye götürüp elimi kızgın yağda yaktılar.
Un groupe de soldat russe m'a traîné dans une boutique locale en Tchétchénie et ils m'ont frit ma main.
Bana hala kızgın değilsin değil mi?
Tu m'en veux vraiment?
Kızgın mısın?
Pourquoi?
Onunla konuşmak istediğimi de söyle! Ona çok kızgınım zaten.
Je suis contrariée.
O süvarilerden herhangi biri peşinden otoparka girerse bizzat, oğlunun götüne kızgın şiş sokar dişlerini mısır gibi patlatırım.
Pigé? Mais si la cavalerie vous suit dans le parking, j'empalerai moi-même votre fils au fer rouge jusqu'à lui faire sauter les dents façon pop-corn.
Seni korumadığım için kızgın olmalısın.
Tu as dû m'en vouloir de ne pas t'avoir protégée.
Sana kızgın değilim tamam mı?
Je t'en veux pas du tout, OK?
- Kızgın olduğunu biliyorum.
- Écoute, je sais que tu m'en veux.
Bu konuda hala sana biraz kızgınım.
Ça m'a brisé le c ur.
Bağırıyorum! Kızgınım!
Crie... fâché.
Onu neredeyse kendim öldüreceğim için kızgınım.
Je m'en veux parce que c'est moi qui ai failli le tuer.
Senin yaşındayken Katie çok kızgındım ve yaramaz adamın tekiydim.
Quand j'avais ton âge, Katie, j'étais très en colère, un sale type.
Kızgınım.
De la colère.
Kızgınım.
En colère.
Şu anda çok kızgın ve seninle konuşmadan önce sakinleşmek istedi. Hatırladığım en yoğun gecelerden birindeyiz ve sen burada benimle kalacaksın.
Elle est très fâchée contre toi, et elle a besoin de se calmer avant de venir te parler, donc tu vas rester ici avec moi pendant la nuit la plus occupée qui soit.
Bak, biliyorum şu anda bana, süper über galaktik bir şekilde kızgınsın, ama gerçekten özür dilerim. Ve bunun olmasına nasıl izin verdim bilmiyorum.
Écoute, je suis sûr que tu dois être super énervée et que tu dois m'en vouloir à mort, mais... mais sache que je suis désolé et que je sais même pas comment ça a pu arriver.