English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ M ] / Mon

Mon traduction Français

700,184 traduction parallèle
Tamam, ayağımı halata dolayıp biraz geriye yatağım.
Je vais enrouler le câble autour de mon pied et me pencher un peu.
Sen de ayağıma basıp geriye yatacaksın.
Tu vas marcher sur mon pied et te pencher aussi.
Ve artık sana yardım teklifi yapmayacağım.
Je ne proposerai plus mon aide.
Pekâlâ, pekâlâ bu kadar yeter, bu çılgınlığı sona erdirmemin tek yolu mutlu günümde yanımda duracak birini seçmemse bunu yapacağım.
Très bien, très bien. Si le seul moyen de mettre fin à cette folie est de choisir quelqu'un pour se tenir à mes cotés pour mon grand jour, Je le ferai.
İşgalcilerden bahsetmişken, Raj'ın eski odama taşınacağını duydum.
En parlant de locataires, j'ai cru comprendre que Raj allait occuper mon ancienne chambre.
Arkadaşımız Raj'ın, eski odama taşınması içimde bir takım olumsuz hisler uyandırdı.
Notre ami Raj s'est installé dans mon ancienne chambre, ça a soulevé des sentiments négatifs.
Herkes öyle düşünüyor canım.
C'est le bruit qui court, mon cœur.
Kalbim falan durursa, bırakın öleyim.
Si mon cœur s'arrête, laissez-moi partir.
Sonra rekorumu kırıp kırmadığıma bakmak için tansiyonumu ölçeriz.
Puis on verra si je peux battre mon record de pression artérielle.
Beverly, bilinçaltımda eski odamı kaçış noktası olarak gördüğüme inanıyor.
Beverly pense qu'inconsciemment, je considère mon ancienne chambre comme une échappatoire.
Beynim ve ben çok iyi arkadaşız.
Mon cerveau et moi sommes meilleurs amis.
Kalbimin atışını görebilirsin.
Tu pourrais voir mon cœur battre.
Ve basit hilelerle fazladan zaman bile ayırabilirim. Maksadımı açıklamak için az miktarda sözcük kullanmak gibi şeyler.
Et je peux aussi libérer quelques heures avec des astuces simples, comme utiliser un minimum de mots pour dire mon avis.
- Geri dönmeden önce ofisten gelen e-postaları okuyorum.
Je rattrape les e-mails du bureau avant mon retour.
İş yerinde bir kaza geçirdim. Kaydım ve çorba çuvalımın üzerine düştüm.
J'ai eu un accident au travail, j'ai glissé et je suis tombé sur mon sac de soupe.
Pantolonumdaki mercimek kalıntıları temizlenirken güdüm sistemimiz için bir çözüm buldum.
J'ai trouvé une solution pour le système de navigation pendant que j'enlevais des lentilles pré-trempées de mon pantalon.
Belki biraz kötü hissediyorum.
Bon, peut-être que je ne suis pas tout à fait dans mon assiette.
Amy göğsüme Vicks sürüyordu.
Amy a étalé du Vicks sur mon torse.
Pantolonum kayıp, hiçbir şey hatırlamıyorum.
Mon pantalon a disparu, je ne me souviens de rien.
Çantam nerede?
Ou est mon sac?
Telefonum ve cüzdanım çantadaydı.
Mon téléphone et mon porte monnaie
Not defterim nerede? Not defterim kayıp. Olamaz.
Où est mon journal?
Hayır ama terapistime bahsettim.
Non, mais je l'ai dit à mon thérapeute.
Gizlilik anlaşmasını ihlal ettim.
J'ai compromis mon habilitation de sécurité.
Howie telefona baktığım sürece yemeğe ihtiyacım yok.
"Je n'ai pas besoin de nourriture " tant que je peux regarder mon téléphone. "
Stuart taklidimi görmek ister misin?
Tu veux voir mon Stuart?
Ofisime iki dakikalık uzaklıkta.
Mon bureau est à deux minutes.
Evet. Bayrak programımda nobranca ilan etti.
Oui, il l'a grossièrement annoncé dans mon émission de drapeaux.
Çocuğum yerine kariyerimi seçiyorum.
Je préfère ma carrière à mon enfant!
Daha önceki düşüncesiz sözlerim için sizden özür dilerim.
J'aimerais m'excuser pour mon commentaire indélicat.
Benim de öyleydi ta ki profilimi revize edene kadar.
Moi non plus, jusqu'à ce que je réorganise mon profil.
Sonra yakın zamanda aldığım 625000 dolarlık MacArthur bağışını ekledim. Beş dakika sonra ruh ikizimle tanıştım.
"Récent gagnant d'une subvention MacArthur de 625 000 $", et cinq minutes plus tard, je rencontrais mon âme sœur.
Peki tatlım.
Ok, mon ange,
Güle güle tatlişko.
Au revoir, mon bout de chou.
Aslında beni düşünmeye sevk etti. Sevgili bulmak için paramla caka satmamalıyım.
En fait, ça m'a fait réfléchir que je ne devrais pas étaler mon argent pour trouver l'amour.
Bak tatliş. İlişkiler parayla alakalı değildir, anladın mı?
Ecoute, mon chou, les relations n'ont rien à voir avec l'argent, ok?
Benim Amy'i tavlamak için zekamı kullanmamdan farklı mı?
Ce n'est pas si différent de moi qui utilise mon intelligence pour attirer Amy?
Telefonuma yeni OS güncellemesini indirdim ve herkese yanlışlıkla öpücük suratı atmayı bırakmam bir haftamı aldı.
J'ai téléchargé le nouvel O.S. sur mon portable, il m'a fallu une semaine pour arrêter d'envoyer accidentellement des smileys bisous à tout le monde.
Arka bahçeme suni çim koydum, nişanlandım. ... korkunç bir ben lekesi vardı ki, kalem izi olduğu ortaya çıktı.
J'ai mis de la pelouse artificielle dans mon jardin, je suis fiancé, j'avais un grain de beauté bizarre, mais en fait c'était du stylo.
- Dermatologum da böyle dedi.
C'est ce que mon dermato a dit.
Sara, takvimimi aç.
Sara, affiche mon planning.
Her gün seni işe götürdüğüme göre beynim Hulk'a benziyor olmalı.
Je t'emmène tous les jours au travail, mon cerveau doit ressembler à Hulk.
Aman Tanrım.
Oh, mon Dieu.
Evet, şu anda sana olan aşkım ile senden utanmam arasında gidip geliyorum.
Oui, je jongle entre mon amour pour toi et ma honte en même temps.
Eski sevgilim yani, kimin umrunda?
C'est mon ex, et alors?
Pek iyi olduğum bir şey değil gibi görünüyor.
Ça ne semble pas être mon fort.
Ve hayır, ironi beni etkilemez.
Et non, je n'ai pas perdu mon ironie.
Ve belki nasıl özverili birisi olduğumu düşünebilirsin.
Et peut-être un peu excitée par mon altruisme.
Nişanlım, eski sevgilime bir iş teklif ettiğimi öğrendiğinde bunun aptal bir fikir olduğunu söyledi ve bana bir ayakkabı fırlattı.
Quand m'a fiancée à découvert que je l'avais proposé à mon ex, elle a dit que c'était débile et m'a balancé une chaussure.
Düğün benim, istediğim yaparım.
C'est mon mariage, je fais ce que je veux.
Burada.
- sont dans mon sac. - Il est là.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]