Müsait misin traduction Français
369 traduction parallèle
- Müsait misin? - Evet, içeri gel.
- Tu es visible?
Bob, bu akşam müsait misin?
Vous êtes vraiment décidé à partir ce soir, Bob?
Müsait misin bir iş için?
On peut parler affaires?
- Müsait misin?
- Tu peux parler?
Lucy, müsait misin?
Lucy, êtes-vous décente?
Müsait misin?
Tu n'es pas trop occupé?
Müsait misin?
Etes-vous en tenue décente?
Müsait misin?
Vous êtes visible?
- Müsait misin?
- Vous êtes visible? - Entrez.
Müsait misin?
Tu as du temps devant toi
Bu akşam müsait misin?
Vous êtes libre ce soir?
Cole Thornton, müsait misin? Öyle olsan iyi olur çünkü giriyorum.
Cole Thornton, j'espère que tu es présentable car j'entre.
Müsait misin?
Tu es libre?
- Kapı açık. - Müsait misin? - Evet.
- Vous êtes présentable?
Peki akşam yemeği için müsait misin?
Alors, vous êtes libre pour dîner?
- Müsait misin?
- Vous avez un moment?
- Müsait misin?
Tu es occupé?
- Bu akşam yemeği için müsait misin?
Etes-vous libre à dîner?
Bu hafta sonu müsait misin? Evet.
Tu es libre ce week-end?
Bu arada, bu gece müsait misin?
Au fait, tu es libre ce soir?
Bir dahaki perşembe müsait misin?
Tu es libre jeudi prochain?
Gilda, müsait misin?
Gilda, t'es décente?
Müsait misin?
Vous venez?
- Sen müsait misin?
- Vous êtes disponible?
- Doyle, müsait misin?
- Doyle, vous être libre?
Ben cuma günü New York'a gideceğim. Müsait misin?
Je serai à New York vendredi, Vous êtes libre?
- Bugün müsait misin?
- T'as du temps libre?
- Müsait misin?
- Vous avez une minute?
Bu akşam müsait misin?
Tu es libre, ce soir?
Müsait misin?
T'es dispo? Mark?
Elaine, müsait misin?
Vous avez un instant?
- İki tek atalım mı, müsait misin?
Le temps de prendre un verre? Non.
Müsait misin?
Tu es présentable?
Dışarıya çıkmak için müsait misin, sormak istedim?
En fait... je me demandais si vous auriez du temps pour parler plus longuement.
- Elizabeth, müsait misin?
- Elizabeth, je tombe mal?
- Müsait misin?
- Vous êtes libre?
Müsait misin?
T'es libre?
Acaba Perşembe akşamı müsait misin?
Vous êtes libre jeudi soir?
Müsait olursa bana uğramasını söyler misin, Stephen?
Dites-lui de passer.
Müsait bir zaman olduğuna emin misin?
Je ne vous dérange pas?
Müsait olduğunda bunları Chang Wu'ya ulaştırabilir misin?
Portez cela au directeur tout à l'heure.
Müsait misin?
Vous êtes libre?
- Müsait misin?
Ça te gêne pas, hein?
Müsait değil misin şimdi?
Tu ne peux pas parler?
- Bu gece müsait misin?
Ça va mieux comme ça. Vous êtes de service ce soir?
Müsait misin?
Tu es dispo, là?
Bu akşam yemek için müsait misin?
Dînons ensemble.
Bu arada bana bir iyilik yapıp Mitchell Tanenbaum'a cumartesi müsait olmadığımı söyler misin?
Au fait, tu peux me rendre un service et dire à Mitchell Tanenbaum que je ne viendrai pas samedi.
Acaba müsait olduğunda bir gün benle sinemaya gelir misin?
On pourrait aller au cinéma un jour?
- Müsait olduğuna emin misin?
Ça ne te dérange pas, sûr?
Benim. Müsait misin?
- C'est moi.