Mısınız traduction Français
50,661 traduction parallèle
Hazır mısınız?
Prêts?
Siz Osaka takımı mısınız?
Vous êtes l'équipe d'Osaka?
Efendim, bir bakar mısınız?
Monsieur, s'il vous plaît?
Farkında mısınız, bilmiyorum ama etrafınız başarısız olmanızı isteyenlerle çevrili.
Vous avez peut-être remarqué que vous êtes entouré de gens qui rêvent de vous voir échouer.
Hazır mısınız?
Vous êtes prêts?
Efendim, kravat takmayacak mısınız?
Vous ne portez pas de cravate?
Başkanım, polisin dövdüğü Dearborn'lu Müslüman genç hakkında konuşacak mısınız?
Avez-vous des déclarations au sujet de l'ado musulman passé à tabac par la police?
Kadere inanır mısınız?
Vous croyez au destin?
Bakar mısınız?
Est que je peux avoir de la moutarde pour ce gâteau?
Bakar mısınız bayan?
Excusez-moi mademoiselle?
Güreşe var mısınız?
Vous voulez vous battre?
Bay Riggs, hatta mısınız?
M. Riggs, vous êtes toujours là?
İlaç kullanacak mısınız?
Des médicaments?
Judith Campbell mısınız?
Vous êtes Judith Campbell?
Bu yeni dünya bağlılığımızı inancımızı sınıyor.
Ce nouveau monde a testé notre dévotion, notre foi.
O gece canımızı kurtarıp kaçtık ama ben aslında bunu tamamen atlatamadım.
On s'est sauvés cette nuit-là, mais je n'ai jamais vraiment pu m'en remettre.
Yeniden sahneleme yaptığımız sırada, Matt ve Shelby'den... -... yok pahasına satın almıştım.
Matt et Shelby me l'ont vendue à moitié prix durant la reconstruction.
Birisi aracınızı çalmaya mı çalışıyor hanımefendi?
Quelqu'un tente de voler votre véhicule?
S.H.I.E.L.D.'ın gözetiminde kaç vatandaşımız hayatını kaybetti?
Combien de nos citoyens sont morts sous la surveillance du S.H.I.E.L.D.?
Ajan Simmons, eminim Birleşik Devletler hükümeti ile işbirliği yapmanın, S.H.I.E.L.D.'da başlattığımız bu yeni dönem açısından çok mühim olduğunu anlamışsındır.
Agent Simmons, je suis sûr que vous pouvez comprendre que la coopération avec le gouvernement est cruciale dans le début de cette nouvelle ère du S.H.I.E.L.D.
Arabayla çıktığımız gece seni öldürmeye çalışıyorlardı. Yaptığın şeyler yüzünden!
La nuit de la fusillade... ils essaient de te tuer toi... pour ce que tu avais fait!
Aida'nın eklemeyi ihmal ettiği şey : Çekirdeğin diğer yarısını düzgün bir şekilde yerleştirip geçidin geri kalanını da zamanında oluşturmadığımız sürece işe yaramayacağı.
Ce qu'Aida a oublié de dire, c'est que le cœur est inutilisable tant que l'autre moitié n'est pas correctement en place et que le reste du portail soit prêt à temps.
Bay Burns, karınız nazikçe sınıf velimiz olmaya gönüllü oldu, bu yüzden birkaç şey...
M. Burns, votre femme était volontaire pour être parent délégué, donc il y a des détails...
Dediğine göre adamımız Morad'ın güvenlikçileriyle... küçük bir kavgaya karışmış.
Elle a dit que notre type a été impliqué dans un accrochage avec la sécurité de Morad.
yoksa "Sıfır sıfır" diye başlayan bir kod adınız var mı?
Langford ", ou c'est double-0 que je devrais utiliser?
Sadece Başkan'ın bilgisayarına mı sızılmış? Evet.
Seul l'ordinateur du Président a été compromis?
Herkes karşımızdaki zalim, gaddar düşman karşısında liderimiz Tom Kirkman'ın arkasında birlik olmamız gerektiğini söyleyecek.
On parlera de l'ennemi impitoyable qu'on va devoir affronter en se rassemblant derrière notre dirigeant, Tom Kirkman.
Terapiye ya da danışmanlığa gerek duyup duymadığınız belli olacaktır analist ya da psikiyatrise gerek var mı görülecektir.
Il sera alors facile de déterminer quel genre de traitement il vous faut... Et s'il vous faut un psychanalyste ou un psychiatre...
Ve beni geri almanızın tek sebebi ikinci sınıfta başarısız olmamdı.
Vous m'avez récupérée juste parceque j'avais redoublé le CE1.
Bir süredir yakın olmadığımızı biliyorum.
Je sais qu'on s'était perdues de vue...
Orta sahadaki oyunculara yumruk sallayan atıcılarım kabinde giyinen bir kız oyuncum oyuncum sinirli bir takım sahibim var ve bunların üstünde dirseklerimde sedef hastalığım var.
J'ai des lanceurs voulant frapper des joueurs de champ extérieur, une joueuse qui s'habille dans un placard, un proprio furieux et pour couronner le tout, voilà que j'ai du psoriasis sur mon coude.
Grandmaster Flash tişörtün büyülü güçlerini kaybedecek ve all-star takımında başarısız mı olacaksın?
- Quoi? Ton t-shirt de Grandmaster Flash va perdre ses pouvoirs magiques et tu ne va pas faire parti des joueurs étoiles de l'équipe?
Ve şuan merak ediyor olmalısınız ki Çılgın Ginny takımın kaldırabileceğinden daha büyük bir dikkat dağınıklı mı meydana getirdi?
Tu te demandes maintenant si Ginny-folie est devenue une plus grande distraction que celle que peut gérer l'équipe.
Biz seni korkutmak istemedik, ancak bence biz... hepimiz bu yaptığımızın yanlış olduğunu biliyoruz.
On ne voulait pas te faire peur. Mais je crois que... On sait tous les deux qu'on a eu tort.
Kaç insanımızın Smith'i devirmeye çalışırken öldüğünü biliyor musun?
Sais-tu combien de gens sont morts pour faire tomber Smith?
Şimdi, tahliyenizden bu yana hiç Los Angeles şehir sınırları dışına çıktınız mı?
Depuis votre libération, avez-vous voyagé en dehors de Los Angeles?
Yanlış anlamayın ama sahadaki dostlarımız öyle söylemiyor.
Avec tout mon respect, nos amis sur le terrain disent autre chose.
Merkez Bankası'nın güvenlik kameralarına sızıp saldırı nereden yapılmış diye baktım.
J'ai piraté les images de la vidéo surveillance de la banque centrale qui a été attaqué la nuit dernière.
Sadece sayısız çalışanımın değil, benim de hayatımı kurtardın.
Tu n'as pas seulement sauvé la vie de je ne sais combien de mes employés, mais la mienne également.
Planımızın ne olduğunu anlatır mısın?
Tu vas me dire comment on va la jouer?
Bay Trenchard, iyi bir toplumun... kurallarına alışık olmadığınızın farkındayım... ve sadece bu bile suçlu olduğunuzu... açıklamak için yeterli.
Je suis consciente, M. Trenchard, que vous ne soyez pas habitué aux manières de la bonne société et cela excusera l'impertinence dont vous êtes coupable.
Bu çok büyük bir yıkım olurdu... ama diğer saldırganlar işe devam etmedi... ya da başarısız oldular.
Cela aurait été dévastateur, mais les autres tireurs n'ont jamais été jusqu'au bout ou ont échoué tout simplement.
Bouvier'in zırvalarıyla vaktimi harcayacak mısın cidden?
Tu vas vraiment me perdre mon temps avec cette aberration?
Şaka yaptım yahu. Biraz espri anlayışınız olsun, İsa aşkına.
Quoi.. je plaisantais, pour l'amour de Pierre, un peu d'humour
Buranın sadece bir barmenlik kursu olduğunu biliyorum ama sakızını çıkarır mısın lütfen?
Je sais que ce sont juste des cours de barmaid, mais chewing-gum?
Max, işler tıkırında. Neden başarımızın keyfini biraz olsun çıkarmıyoruz ki?
Max, on s'en sort bien, alors pourquoi on ne profiterait pas un peu de notre succès?
Senin durumunda bulunduğum olmuştu. Sanırım kızım için ben de aynısını yapardım.
Si j'étais à votre place, je ferais pareil pour ma fille.
Peki, kızının adı Eva mı?
Sa fille s'appelle Eva?
Kızım benden sır saklamaz.
Ma fille n'a aucun secrets pour moi.
Bak, anlaşılan babası kızın gizli bir sevgilisi olduğuna inanmış durumda, o yüzden bir şey duymuş musun diye sana sormamı istedi.
Son père semble être convaincu qu'elle a un petit ami, alors il m'a demandé de te demander si tu savais quelque chose.
Aptalı oynamakta oldukça başarıIısınız Sayın Sözcü.
Vous êtes trop intelligent pour jouer à l'idiot, M. le porte-parole.