Ogretmen traduction Français
3,903 traduction parallèle
42 çocuk, iki öğretmen ve üç ebeveyn uçuş sırasında yanlarındaymış.
42 enfants, deux profs et trois parents peuvent attester de sa présence à l'heure du vol.
Çok kötü bir öğretmen olduğunu düşündüğünü biliyorum, Rosa.
Je sais ce que tu penses, Rosa. Que tu es un terrible professeur.
Emekli öğretmen olmadığın artık kesinleşti.
Dalton : Vous n'êtes clairement pas juste un prof à la retraite.
Yani o bir öğretmen.
Je veux dire... c'est un professeur.
Öğretmen gibi gösteriyor.
Ça me fait ressembler à une maîtresse d'école.
Rehber Öğretmen ile mi kalacaksın.
Ooh! Vivre avec la conseillère d'éducation?
Öğretmen aşkı sendromu.
Syndrome du professeur.
Bu öğretmen aşkı konusunu hiç anlamayacağım.
Je comprendrai jamais les histoires avec des étudiants.
İşin ilginci öğretmen erkek, öğrenci kız olsaydı 20 yıl ceza alırdı ve bunların hiçbiri yaşanmazdı.
C'est intéressant, car si ça avait été un professeur et une étudiante, il aurait pris 20 ans, et rien ne serait arrivé.
Ve Georgetown'da öğretmen.
Et elle enseigne à Georgetown.
Ve öğretmen değilken, Washington Saha Ofisi'nde Sosyal Güvenlik İdarecisi'ymiş ve doktora yapmış.
Et quand elle ne fait pas ça, elle est volontaire au bureau des affaires à Washington, et elle a un doctorat.
Babam ilkokul da bir öğretmen oldu.
Mon père était enseignant dans une école primaire.
- Öğretmen?
- Un prof?
Jess öğretmen.
- Jess est institutrice.
İyi bir öğretmen.
C'est un bon professeur.
Daha sonra da aniden alan değiştirip, öğretmen olmuş.
et est devenu professeur.
O görevli öğretmen.
C'est le prof surveillant.
Valinin de içinde olduğu bir gazete ofisi var orada ve binanın hemen dışında kendiliğinden gelişen bir öğretmen protestosu sürüyor.
Le gouverneur y est dans les bureaux d'un journal et une manifestation des professeurs a lieu dehors en ce moment.
Perşembe gecesi Appleton'da 75 öğretmen vardı,
Jeudi soir, il y avais 75 instituteurs à Appleton.
Doğru, Maggie seni Amy adında minyon bir öğretmen olarak tanıyor?
Bien sûr, et quand Maggie te décrira comme une petite étudiante du nom d'Amy?
Öğretmen olan sensin.
C'est vous le maître.
Hala hava bükmeyi öğrenemememin nedeni belki de senin berbat bir öğretmen olmadan dolayıdır.
Si j'arrive pas à apprendre, c'est peut-être parce que vous êtes nul, comme prof.
Sanki sürekli nöbetçi öğretmen için çalışıyoruz.
C'est comme travailler chaque jour, pour un surveillant principal.
Brenda öğretmen ve iki çocuk annesiymiş.
Brenda était professeur et mère de deux enfants.
Çok yetenekli ve sabırlı bir öğretmen.
C'est une tutrice vraiment douée et patiente.
Sanki tükürmeyen öğretmen var.
Bien, il y a plein d'autres tuteurs, qui eux ne crachent pas.
Bir yıllık A.A. Chip'ini * yeni almış vekil öğretmen gibi görünüyorsun.
Vous ressemblez à un prof remplaçant qui vient d'obtenir sa médaille des un an aux Alcooliques Anonymes
Bu yüzden başka bir öğretmen olabilir.
Donc ça pourrait être un autre prof.
Pekala, ben seni bunca yıldır bir öğretmen olduğunu sanıyordum.
Oui. Alors, toutes ces années où je pensais que tu étais une... un professeur d'école, c'était juste...
Yani bu işler bana niye öğretmen olduğumu hatırlatıyor.
C'est le genre de chose qui me rappelle pourquoi j'enseigne.
Öğretmen öğrenci ilişkisini ihlal etti.
Elle a violé la... Relation tuteur / élève.
Burada McCann Akademisinin Bay Pelant'a öğretmen asistanı olarak iş teklif ettiği mi yazıyor?
Vous dîtes que l'académie McCann est prête à embaucher M. Pelant comme tuteur et assistant à l'enseignement?
Ona hala yol gösteren bir öğretmen, eğitmen, bir rehber.
Un professeur, un mentor, un guide qui le guide maintenant.
Öğretmen gibi konuşuyorsun.
Tu ressembles à une institutrice.
Bekle, bu senin bize öğretmen eğitiminde öğrettiğin tırnak içerisinde
C'est ce que vous appelez, je cite une "phrase pour qu'on me laisse en paix"
Yeni bir öğretmen mi buldu, yoksa- -
Il a eu un nouveau professeur, ou...
Bizim okulda bir öğretmen uygunsuz bir ilişkisi olduğu için kovuldu.
Une prof à l'école a été virée parce qu'elle a eu une relation inappropriée.
Gray'in yeğeni yeni öğretmen.
Le neveu de Gray est le nouveau professeur des animaux.
Küçük çocuklar öğretmen olamaz.
Les petits garçons ne peuvent pas être professeurs.
- O Tulsa'da öğretmen yardımcısıydı.
Il était assistant enseignant à Tulsa
Don Elliot Anker, 38 yaşında. 11 yıllık öğretmen.
Don Elliot Anker, 38 ans, a été professeur pendant 11 ans, les trois derniers a mill park high.
- Adam öğretmen.
C'est un prof.
Anker, devlet okulunda öğretmen ve öğrencilerinden biri vahşice öldürülmüş.
Anker est un prof du système scolaire public, et un de ses élèves a été sauvagement assassiné. Nous devons faire attention.
Hayatım, tüm çiçeklerin ismini bildiğinin farkındayım ama bu kitap onları bana öğretmen için.
Chérie, je sais que tu connais le nom de chaque fleurs, mais le livre est là pour que tu puisses me les apprendre.
Köyünüzde öğretmen değil miydin sen?
{ \ pos ( 192,220 ) } Dans ton village, t'étais pas prof?
Rod ve Todd'u benim yerime ebeveyn-öğretmen konferansına götürür müsün?
Peut-tu gérer la conférence parents-profs de Rod et Todd pour moi?
Amerika tarihi sınavımdan C - aldım çünkü öğretmen notumu 2 tam puan arttırdı çünkü ortaokulda uydurduğum kendi gizli lisanım yerine İngilizce yazdım.
J'ai eu 10 à mon examen d'histoire. Le prof a augmenté de 5 points, car j'ai écrit en anglais au lieu de ma langue secrète de primaire.
Hangi öğretmen sana bunu okutturuyor?
Quel prof te fait lire ça?
Öğretmen olmak deniyor.
Ça s'appelle être prof.
Heyecanlıyım fakat çocuklar için daha da heyecanlanıyorum çünkü çok iyi bir öğretmen herkese nasip olmaz.
Je suis excité pour moi, mais je suis encore plus excité pour les étudiants parce qu'un grand professeur est un cadeau.
Belki de öğretmen.
Ou peut être un professeur.