English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ O ] / Okuyorum

Okuyorum traduction Français

1,954 traduction parallèle
Okuyorum.
C'est le cas.
Şu anda Hemingway'in Güneş de Doğar romanını okuyorum.
J'aime lire. Pour le moment, je lis "Le Soleil se Lève Aussi" de Hemingway.
- Ben de "The Post" okuyorum.
Je lis The Post.
Elimden geldiğince hızlı okuyorum.
Je vais aussi vite que je peux.
Mickey McFinnegan, sana içki yarışması için meydan okuyorum.
Qu'est-ce qui te fait croire que tu peux me battre là où j'assure? Parce que je suis ton fils.
- Evet, gazete okuyorum.
Ouais, je lis le journal...
Bunu gözlerinden okuyorum tatlım.
Je le vois dans vos yeux, chérie.
Ben bile Jane Austen gibi kız romanlarını okuyorum...
J'ai bien voulu lire des bouquins pour filles...
Evet, okuyorum.
Oui, je suis en train de le lire.
Hayır, şimdi okuyorum.
Non, je le lis en ce moment.
Sıradaki isimleri okuyorum.
Je vais lire la liste des noms...
Kendimi aptal gibi hissettim, onun için Irak hakkında bir kitap okuyorum.
Non mec, je me sentais idiot alors je me suis renseigné sur le conflit en Irak.
Hala okuyorum ancak görünüşe göre durdurulmaları neredeyse imkansız.
Je continue à chercher mais on dirait qu'on ne peut pas les arrêter.
- Magazin okuyorum.
- Je lis "Gala".
Senin efendine meydan okuyorum...
Je défie ton maître
- Okuyorum... - Yapma be.
Arrête, mec.
Az önce termal tabakayı geçtik ve bir kaç yüz metre ileriden bazı değerler okuyorum.
Nous venons de traverser une couche thermique et je capte un écho, une cinquantaine de mètres devant nous.
"US weekly" okuyorum.
Je lis "Us Weekly" *. ( * Le Voici américain )
Justin için tüm bu bağımlılık kitaplarını okuyorum. Öyle mi?
J'ai lu beaucoup de livres sur la dépendance pour Justin.
Şeftaliler Mevsimi. Bunu okuyorum.
Donc vivre avec moi, ainsi que mon divorce ne t'a rien appris.
- Okuyorum Franco. - Hadi, oynaşmak ister misin?
- Je suis en train de lire, Franco.
Bir kitap okuyorum Salazar.
Un livre, Salazar.
- Evet. Gazete okuyorum.
Ouais, avale ça, je lis les journaux.
Sana meydan okuyorum.
Chiche.
- Okuyorum, Hank.
- Oui, je lis, Hank.
Sınav kâğıdını okuyorum.
Je lis ton test.
Seth'e o eve gelesiye kadar "Çanta ile veya Çantasız" ı izlemeyeceğim dedim bu yüzden ben de "The Valley" hakkında bir şey okuyorum.
J'ai dis à Seth que je ne regarderai pas "Briefcase or No Briefcase" avant qu'il ne rentre, donc je lis un truc sur The Valley.
Takım giyiyorum. Gazete okuyorum.
Je porte mon tailleur, je lis le journal.
Ve ben hayatın durduğu ve filmin başladığı yeri tanımlayana meydan okuyorum...
Et je défie quiconque de définir où finit la réalité et où commence la fiction...
Sadece iyilik olsun diye asıl aktörü bulana kadar masada oturup okuyorum.
Je leur rends service en lisant avec eux jusqu'à ce qu'ils trouvent un vrai acteur.
Daniel, her ay yazılarını okuyorum.
Daniel, je lis votre éditorial tous les mois.
"November Rain" den okuyorum.
Je vais lire "November Rain".
Okuyorum, öğreniyorum.
- Je vais faire un effort, vraiment.
Sana güreşte meydan okuyorum, kardeşim.
Je vous défie à la lutte frère.
Bay Gertner'ın dosyasını okuyorum, ama daha kesin olmamı istersen, ayakta duruyorum, nefes alıyorum, düşünüyorum ve şimdi de konuşuyorum, bu da asıl yapmakta olduğum şeyi yapmamı engelliyor.
Je lis le dossier de M. Gertner, mais pour être plus précis, je respire, réfléchis et à l'instant même, je parle, ce qui m'empêche de faire ce que je faisais initialement.
Doğru mu okuyorum? Bir araba dolusu çikolata kaplı ay çöreği?
Vous voulez une palette de bretzels au chocolat?
Ben okuyorum, hiç öyle bir şey görmedim şahsen.
Je lis la presse. Jamais entendu parler de ça.
Zihnini okuyorum unutma.
Tu m'as sous-estimé, et ta sœur va...
Son zamanlarda sıkça İncil okuyorum ve Kraliçe Esther'la sıradışı ve güçlü bir bağ hissediyorum.
Je lis beaucoup la Bible en ce moment. Et je ressens une affinité très forte et inhabituelle avec la reine Esther.
- CONTROL kitapçığını okuyorum.
- Je lis le manuel de CONTROL.
Pekala, şimdi sana meydan okuyorum.
Bon. On fait une battle l'un contre l'autre. Tout de suite.
Kitap okuyorum. Hayır okumuyorsun.
- Tu peux éteindre la lumière?
Sana sormuyorum, sadece yüksek sesle okuyorum.
Je ne te pose pas la question. Je ne fais que lire.
- Canına okuyorum senin.
- Je suis votre kicking ass est ce que je fais.
Saat başı uçuş var, sana meydan okuyorum.
Des vols partent toutes les heures, alors je te défie.
Kısmen burslu okuyorum.
J'ai une bourse partielle.
Şimdi kendi kendime okuyorum.
Maintenant, je sais lire.
Ben sadece burada oturuyor ve okuyorum.
Je suis juste assis là à lire le journal.
Sen FBI'a yardıma koşuyorsun ben de iki polisin öldürülmesi haberini okuyorum.
Je ne le savais pas. Comment l'aurais-je su? Voyons...
Daha lisede okuyorum,...
Je suis au lycée, je peux pas...
Sana meydan okuyorum.
Vous la connaissez mal, c'est une tigresse.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]