English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ O ] / Olur efendim

Olur efendim traduction Français

468 traduction parallèle
Acele etseniz iyi olur efendim, tren fazla beklemez. - Taşıyıcı nerede?
Hâtez-vous, le train ne s'arrête pas longtemps.
Sanırım artık eve dönsek iyi olur efendim. Dur biraz!
Nous devrions rentrer, Monsieur.
Ama eşekarısı yuvaları ağaçlarda olur efendim.
C'est extrêmement salissant, monsieur.
Tereyağıyla ovalasak nasıl olur efendim?
Nous pourrions le brosser.
Bana bir şişe brandy getirin. Olur efendim, böyle gelin.
Apportez-moi une bouteille de Brandy.
Olur efendim.
Très bien, monsieur.
- Kahvaltınız birazdan hazır olur efendim. - Poole.
Votre petit déjeuner sera bientôt prêt.
- Şuradaki görevli size yardımcı olur efendim.
- Le portier en a, monsieur.
Başka yere gitmesi beni ilgilendirmez. Ama gözlerinizi ondan ayırmasanız çok iyi olur efendim.
Ce qu'elle fait ailleurs ne me regarde pas, encore que vous devriez la surveiller.
Siz ikiniz, kadını küvetten çıkarın! - Olur efendim.
Vous deux, allez sortir cette femme de la baignoire!
Yine de onu biraz sıkı tutsak iyi olur efendim.
Il vaudrait mieux le tenir fermement, au cas où.
- Böyle daha çabuk olur efendim.
- Ce sera plus rapide comme ça.
Olur efendim.
D'accord.
Tam bir katliam olur efendim.
Ce sera un carnage, mon général.
Ama Rommel panzerlerini tam sizin söylediğiniz yere yollarsa şansımız ne olur efendim?
- Peut-être. Quelles étaient les chances que Rommel attaque là où vous pensiez qu'il le ferait?
Bu gece hazır olur efendim.
- Tout va bien? - Il sera prêt ce soir.
Olur efendim.
Oui.
Olur efendim.
Absolument.
- Hesabı otele yollayın. - Olur efendim.
Envoyez la note à l'hôtel.
- Kapıyı da kapat. - Olur efendim.
- Et fermez votre porte.
- Louisiana Flip olur mu efendim? - Louisiana Flip mi?
Un "Louisiana flip"?
Olur efendim.
Je n'ai pas eu de vrai spectacle... depuis deux ans!
Gelmezseniz bana ne olur bilmiyorum efendim.
Mais nous, les derniers ingénieurs et mécaniciens, nous nous sommes jurés de sauver le monde.
Tabi olur, efendim.
Ne vous inquiétez pas.
Olur efendim.
et donnez-lui des vêtements secs.
- Olur efendim.
- Oui, vous avez bien entendu!
"Kusura bakmayın efendim. Kremamız kalmamış. Bir bardak süt olur mu?"
"Nous n'avons pas de crème, voulez-vous du lait?"
Çıkıp bacaklarınızı hareketlendirseniz iyi olur, yani uzuvlarınızı, efendim.
Vous devriez vous dégourdir les pat... les jambes, madame.
- İki olsun, olur mu, güzel dostum? - Peki, efendim.
- Ça fera deux, mon brave.
- Evet, bu güzel olur. - Evet, efendim...
Ouais, ce serait sympa.
Waterloo Köprüsünden geç, olur mu? Waterloo Köprüsü mü, efendim?
Prenez le pont de Waterloo.
Efendim, devam etmeden önce yukarıdaki balkonun perdesine bir baksanız iyi olur.
Pardon, mais avant de continuer, vous voudriez sans doute jeter un oeil au rideau du balcon.
- Efendim. - Bu gece Jacqueline'le ilgilensen iyi olur.
Emmenez Jacqueline avec vous ce soir.
- Ona benden selam söyleyin efendim. - Olur.
Vous lui direz bonjour pour moi.
Efendim, hazine Casablanca'da bulunursa vatansever olduğum kanıtlanmış olur.
Si le trésor est retrouvé ici, - cela prouvera que j'ai agi en patriote.
Masanız hazır olur olmaz size söyleyeceğim, efendim.
- Je vous avertirai.
Benim için olur efendim.
Pour moi, il y en a!
- Evet efendim, güzel olur.
Oui, monsieur, je crois bien.
İyi geceler, efendim. Sonuçta bir insan sana böyle evladı gibi davranırsa bir bakıma baban gibi olur.
Quand quelqu'un te traite comme son fils, il est un peu ton père.
- Sen onu getirirken ben odasını yoklarım. - Olur, efendim.
Allez le chercher, je fouille la chambre.
- Düzgün not edin, olur mu? - Tamam, efendim.
- Et ne faites pas d'erreur, compris?
- Evet, efendim. Olur. Alın.
Oui, ça me va.
- Olur, efendim.
- Oui, père.
- Olur, efendim.
Allez, dehors!
- Lafı mı olur, efendim.
Un petit coup de main. Vous m'avez rendu
- Ortalıkta görünmezsen iyi olur. - Evet, efendim.
Rejoignez votre poste.
- Olur mu hiç, efendim. O kadar güzel ve cezbediciydi ki insan ölebilir.
C'était bon à en mourir.
Onu elinizde tutun efendim. Ayrıca, güvenle geri gelmem için elinizde rehine olmuş olur.
Gardez-le, ô Khan, ainsi que le jeune taureau... en otage pour mon retour en toute sécurité.
Olur mu efendim? Biz küçük bir yer istiyoruz.
Non, on veut un coin à nous.
- Umarım öyle olur, efendim.
- Je l'espère, Monsieur.
Hayır efendim, bomba tüm ülkeye saçılmasına sebep olur.
Une bombe en répandrait dans tout le pays.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]