English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ O ] / Olur mu hiç

Olur mu hiç traduction Français

501 traduction parallèle
Olur mu hiç. Biz de konuşacak adam arıyorduk.
Allons, on adore la compagnie.
Olur mu hiç?
Ne sois pas idiot.
Olur mu hiç! Romanlarınız burada çok meşhurdur. Değil mi çavuş?
Vos romans sont très lus, ici, n'est-ce pas?
- Olur mu hiç?
- Pas du tout.
Umarım sizin için bir sakıncası yoktur. Olur mu hiç?
Kay vient de nous dire la nouvelle.
- Olur mu hiç!
- Mais non.
- Kafanda bir melodi çaldığı ama şarkının sözlerini hatırlayamadığın olur mu hiç?
Un truc me trotte dans la tête, je n'ai pas les mots exacts... Qu'est - ce qu'il y a?
Hediyesiz tatil olur mu hiç?
Que sont des vacances sans souvenirs?
Olur mu hiç?
Oh, non.
Olur mu hiç, gelmene çok sevindim.
Mais je suis ravie que vous soyez venue.
Olur mu hiç? Neden azarlayayım?
A vous, un blâme?
İçkisiz piknik olur mu hiç?
Un pique-nique n'est pas un pique-nique sans un peu d'alcool.
- Olur mu hiç, efendim. O kadar güzel ve cezbediciydi ki insan ölebilir.
C'était bon à en mourir.
Olur mu hiç, anne. O değil.
Non, Maman, ce n'est pas lui.
Gecenin dördünde kağıt oynayan çocuk olur mu hiç?
Un gamin qui joue au rami à quatre heures du matin!
- Benim yüzümden çok vaktini harcadın. - Olur mu hiç...
Je vous retarde, non?
Olur mu hiç, Ernestino'ya gidiyoruz, 13 km.
Pas question, on va chez Ernestino, au km 13.
Olur mu hiç.
Non, non.
Bob, öyle şey olur mu hiç?
Bob, je ne pouvais pas faire ça.
Hem senin, biricik von Essenbeck'in, büyük kahramanın oğlunun... başını belaya sokmak olur mu hiç?
Et ça vous a mis dans un mauvais cas... Vous, fils d'un héros... Le vrai von Essenbeck.
Bir kez olsun görmeden olur mu hiç?
Pour ne pas même le voir.
- Hayır, olur mu hiç!
- Qui pourrait?
- Olur mu hiç!
- Je vous en prie.
Aksanınız olur mu hiç?
- Pas du tout, non. Quel accent?
Bunu bana söylemeyi hiç bırakma, olur mu?
N'arrête pas de me le dire, d'accord?
- Sabahlığın üstünde hiç çiçek olur mu? - Bark!
Tu as déjà vu une robe de chambre à fleurs?
- Olur mu hiç.
- Pas du tout.
O'nu hiç bırakma, olur mu?
Ne l'abandonne jamais.
Hayır, hiç olur mu?
On va en enlever.
- Hiç olur mu öyle şey?
- C'est ridicule.
- Hiç kimse demek. - Olur mu?
Ça vous va?
Bana bir sigara bul, olur mu? 15 dakikadır hiç içmedim.
Trouve-moi une cigarette, je n'ai pas fumé depuis un quart d'heure.
- Anlatacak pek bir şey yok, gerçekten. - Olur mu hiç?
Un jour, Ellie l'oublia et rentra sans elle.
Hiç olur mu? Devam edin.
Continuez.
- Buralarda hiç hareket olur mu?
- Il y a de l'activité?
Yok, hiç öyle şey olur mu!
Non, je ne dis pas ça.
Hiç çaldığın olur mu, Antoninus?
Voles-tu, Antoninus?
- Hiç zahmet etmeyin. - Olur mu öyle şey?
Ne vous dérangez pas.
Hayır, hiç zahmet olur mu?
Ça ne nous dérange pas.
Oh, hiç olur mu, koçum.
Je crois que oui.
Bunun için hiç erken olur mu?
Est-il jamais trop tôt pour ça?
- Sorun olur mu? - Hiç te değil.
- Cela vous ennuie-t-il?
- Hiç olur mu!
- Bien sûr que oui!
- Hiç olur mu!
- Ah, non.
Hiç olur mu?
Est-ce que ça leur arrive?
Hiç bir şey yapmayacak. Olur mu!
En entrant dans l'eau.
- Elbette efendim. Hiç su olmaz olur mu?
Bien entendu.
Hiç olur mu Bayan Pander.
Oh oui, s'il vous plaît.
Doktor, ölüm nedenini saptamada... hiç zorluk çektiğiniz olur mu, özellikle karşınızda birkaç olasılık varsa?
Docteur, vous arrive-t-il d'avoir du mal à déterminer la cause de la mort? Surtout quand il y a plusieurs possibilités?
- Yok canım, hiç olur mu?
Mais si, j'insiste.
Onu hiç görmediğini varsayalım, olur mu?
Disons juste que tu ne l'as pas vu en premier lieu, d'accord?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]