English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ O ] / Olympe

Olympe traduction Français

240 traduction parallèle
Olympe için nasıl çöpçatanlık yaptığın. O şirret.
Vous avez tout arrangé pour Olympe!
Baksana Olympe, biletlerimizde ufak bir hata olmuş. Bizimle loca değiştirmeni istiyoruz.
Il y a eu un petit malentendu concernant nos billets et nous voudrions changer de loge avec toi.
Varville Baronu orada o sefil Olympe'yle oturuyor.
Il est lâ-bas, le baron, avec cette misérable!
Baron buraya bakıp duruyor. Olympe'in etekleri tutuşmuştur.
Le baron regarde sans cesse par ici.
Olympe onları istiyor.
Olympe en a envie.
Olympe'i gerçekten o kadar kıskandığına inanmıyorum.
Etes-vous à ce point jalouse d'elle?
Ama birinin ona bakması gerek ve biliyorum ki Olympe bakmaz.
Il a besoin d'aide et Olympe en est incapable.
- Henüz değil, ama ümidi kesme Olympe.
Pas encore. Mais ne perds pas espoir!
Çalmayı bırakmazsan Olympe yığılıp kalacak.
Arrête de jouer sinon Olympe va tomber raide.
Şirretlik yapma Olympe. - Geç oldu zaten.
Ne sois pas chipie. ll est tard.
Yeni bir bahis kulübü açılıyor. Bizi birlikte çağırdı. Olympe'i nerede gördün?
Olympe nous convie â l'ouverture d'un nouveau cercle de jeu.
- Olympus balosu için mi? - Ne kadar güzel değil mi?
- Pour le bal de l'Olympe?
Sahne, tanrıların mekanı Olimpos dağıdır,.
C'est le décor du mont Olympe, le foyer des dieux.
Benimle Olimpos dağına gel. Tanrılarla birlikte içki iç. Güzel antik şarkıları söyle.
Viens sur le Mont Olympe, boire le nectar des Dieux... entonner les chants du plaisir et ridiculiser Athéna et Diane.
Görkemli tepelerimden tevazu ile aşağı indim.
Je descends de mon Olympe...
- Dağları yerinden oynatabilir misin?
- Tu veux soulever l'Olympe?
Bir dalkavuğun gözüdür o görmeyen kötülük dağlar kadar büyüse bile karşında.
Un flatteur ne les verrait pas! Ils sont gros comme le mont Olympe!
Olmpus tanrilari seni korusun..
Que les dieux de l'Olympe te protègent...
Jason'ın adam olması 20 yıl alacak. Olimpos'ta çok kısa bir süre bu. Ama Kral Pelias'a çok uzun gelecek.
Jason sera un homme dans 20 ans... c'est l'espace d'un instant ici, sur le Mont Olympe... mais ce sont vingt longues années pour le roi Pélias.
Olimpos'a hoşgeldin Jason.
Sois le bienvenu sur l'Olympe Jason.
Demek Jason nihayet Olimpos Dağı'na geldi.
Ah, Jason est enfin sur le Mont Olympe.
Kaptan Kirk Olympus'a hoş geldin.
Bienvenue sur l'Olympe, capitaine Kirk.
Olympus'tan hamle yapabilir ve mahvedebilirdik.
Nous aurions pu quitter l'Olympe et tout détruire.
Tamam artık Olympus Dağından in aşağı.
Descendez du mont Olympe un instant. Nous avons du travail à faire.
- Konuğumuza bir martini, Olympe.
- Un martini pour notre hôte, Olympe.
- Olympe, uğraşımızı sonra sürdürürüz.
- On finira notre partie plus tard.
- Selam Olympe.
- Salud, Olympe.
- Olympe, ne dedin sen?
- Qu'as-tu raconté?
- Onu suçlamayın.
- Ne blâme pas Olympe.
Kendini bir hiç sanıyorsun, ama dünyaya Olimpos dağındaki Jüpiter edasıyla bakarak yürüyorsun.
Vous pensez que vous n'êtes rien et vous parcourez le monde comme Jupiter sur le Mont Olympe.
Birkaç günlüğüne uzakta olacağını söyledi. En az 20 gün oldu. Sarayda, yokluğundan faydalanıp bana ödeme yapmıyorlar.
Le Roi est un ange, un jeune dieu descendu de l'Olympe mais entouré d'abrutis, de mesquins!
Bir gün ben, yalnızca ölü bir kralken eminim sen, Olympus tanrılarından biri olacaksın.
Je suis sûr que tu deviendras un dieu de l'Olympe, alors que je ne serai qu'un roi mort.
Olympus.
L'Olympe!
Olympus'a nasıl çıkacağını sana göstereyim.
Je vais te montrer comment tu vas être emmenée sur l'Olympe.
Olimpos'a Tanrılığını kabul... ettirmek için 12 görevi yerine getirmişti. Tanrılardan biri olduğunu bilinsin diye!
II fit 12 travaux qui lui valurent d'être admis dans l'Olympe, les dieux le reconnaissant.
Ona aldırma, sana Olimpos Tanrılarının hoşlandığı gibi zevkler... vereceğiz ey savaşçı.
Laisse-le partir. Nous te ferons connaître des plaisirs dignes de l'Olympe... beau guerrier!
İkinizden biri bana, bu çamaşırlardan hangisinin... Tanrıların deterjanı, Olympus ile yıkandığını söylemeli.
L'un d'entre vous devra me dire quelle est la pile de linge qui a été lavée avec Olympe, la lessive des dieux.
Çok daha beyaz, Tanrılar en beyaz yapan ve ellerinizi yumuşacık bırakan...
Les dieux utilisent Olympe qui laisse le linge blanc et les mains douces!
Olympus'un gerçekten daha beyaz yıkadığını ve elinizi yumuşacık bıraktığını kabul etmelisiniz.
Olympe donne de la souplesse au linge... Et laisse les mains... vachement douces.
Olimpos Dağı'nın fotoğrafına bakıyorum... şans getiren şarap Tanrısı heykelinin basit bir taklidine dokunuyorum... ve ardından hastaneye gidip o çocuğun deliliğini tedavi ediyorum.
Je referme mon album photo du mont Olympe. Je touche ma fausse statue de Dionysos pour avoir de la chance, et je pars à l'hôpital pour essayer de soigner sa folie.
Allah'ın karşısında, yalnız başına Zeus nedir ki?
Ils croyaient aux dieux de l'Olympe. Allah n'est qu'un Zeus resté seul, n'est-ce pas?
Tanığım ol Zeus ve siz yüce Olimpos'un bütün tanrıları!
Jevous prends à témoin, ô Zeus... et tous les dieux du mont Olympe!
Acrisius her zaman Olimpos tanrılarına bağlılık göstermiştir!
Acrisios a une grande dévotion pour les dieux de l'Olympe.
Olimpos'un tanrılarının neyi niye yaptıkları bilinmez.
Les dieux de l'Olympe sont impénétrables, capricieux.
İsterse yüce Zeus Olimpos'u bile titretecek kadar öfkelensin. Ama senden hiç ayrılmayacağım sevgili Bubo'm.
Que le grand Zeus fasse trembler l'Olympe de rage... jamais je me séparerai de toi, ma chère Bubo.
Olimpos'un zirvesinde çok yalnızım.
On se sent si seul au sommet de l'Olympe.
Onu meşhur şampiyon Olimpos Zeus'uyla çiftleştirmek için saklıyordum.
J'allais l'accoupler au célèbre champion Zeus d'Olympe.
Hangi ölümlü Olimpos Dağı'nın zirvesine ulaşıp, hayatta kalabilir?
Quel mortel aurait pu atteindre le sommet de l'Olympe sans mourir?
- Olympe. - Olympe.
Olympe!
Sen cidden budalasın Olympe.
Tu es vraiment idiote!
Hayır, Olympe.
Non.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]