Onu yalnız bırak traduction Français
335 traduction parallèle
- Onunla konuşmalıyım dedim ve konuştum. Onu yalnız bırak demiştim.
Pendant que tu fais le malin, à Basra d'autres avions se préparent.
Onu yalnız bırak. Kimseyi istemiyor. En iyisi içini boşaltsın.
Laisse-le se défouler!
Onu yalnız bırak Tarzan.
Malade?
Onu yalnız bırak, hasta!
Il est malade!
- Onu yalnız bırakın. Ben onunla ilgilenirim.
Laisse-le, je m'en occupe.
Onu yalnız bırak.
Laissez-le tranquille.
Onu yalnız bırak.
Laissez-la tranquille.
Belki de eğer onu yalnız bırakırsak...
- Peut-être qu'en le laissant faire...
Şuna bak. Onu yalnız bırak, Benny.
J'ai caché les cartouches à cause de Pidge.
Sanırım neden öyle onu yalnız bırakıp kaçtığımı anlamaya çalışıyordu.
Elle devait se demander pourquoi j'avais fui en la laissant seule.
- Onu yalnız bırak.
- Elle a assez souffert!
Onu yalnız bırak.
Laisse-la.
- Onu yalnız bırak Tony.
- Laisse-le tranquille, Tony.
Kendine gel... Onu yalnız bırak Paparazzo.
Tu t'y mets toi aussi...
- Onu yalnız bırakın.
Laissez-le tranquille!
Onu yalnız bırakın yoksa üzülürsünüz.
Je ne vous le conseille pas.
Onu yalnız bırakın şimdi.
Il est fatigué!
- Tamam, onu yalnız bırakın.
- Laissez-le tranquille.
Onu yalnız bırak! Sana ne yaptı?
Laisse-la tranquille, elle ne t'a rien fait.
Onu yalnız bırak.
Laisse-le tranquille!
Onu yalnız bırak.
A quoi bon? Laissez-le tranquille.
Onu yalnız bırakın!
Laissez-le! Laissez-le!
Onu yalnız bırakın.
Laissez-le.
Onu yalnız bırak.
Ne touchez pas à ça.
- Onu yalnız bırak.
- Laissez-la tranquille.
Magobei ile onu yalnız bırakın.
Laissez-lui Magobei.
Hayır, onu yalnız bırak.
- Lâchez-la.
- Lütfen, onu yalnız bırak.
Laisse-le tranquille.
Onu yalnız bırak.
Laisse-le tranquille.
Bu işe nasıl baktığımı biliyorsun, eğer şu geveze Koca Willis'i yalnız bırakırsa Willis de onu yalnız bırakacak.
Tu sais, vu comme je l'envisage, si cette sale crapule laisse tranquille Big Willis... Willis le laissera tranquille, chérie.
Onu yalnız bırak!
Laisse-le tranquille!
Onu yalnız bırak diyorum!
Laissez-le tranquille.
Onu yalnız bırak.
Laisse-le crever en paix.
Onu yalnız bırak!
Laissez-le tranquille.
Ama onu yalnız bırakıyorlar.
Ils ne le lâchent pas.
- Onu yalnız bırak.
- Fiche-lui la paix.
Onu yalnız bırakırsan, bana karşı zehirlemeyi kesersen yalnız olmasının avantajını kullanmazsan, tekrar birlikte olacağız.
Et on les retrouvera, si vous voulez bien lui ficher la paix et arrêter de le prévenir contre moi et de profiter de sa solitude.
Onu yalnız bırak.
Laisse-le!
- Onu yalnız bırak.
Laissez-la tranquille!
Onu rahat bırak! Yalnız kalsın.
Laisse-la, ne descends pas
Johnny, onu bırak biraz yalnız kalsın.
Johnny, laisse-le tranquille.
- Onu yalnız bırak.
- Laisse-le!
Yalnız bırakın onu.
Laisse-le tranquille.
Sen ne yapardın, onu çölün ortasında yalnız mı bırakırdın?
Quoi, tu l'aurais abandonnée au milieu du désert?
- Bırak onu yalnız bırak.
Laisse-la!
Onu yalnız bırak.
Sois gentille, laisse-le tranquille.
- Onu böyle yalnız bırakıp gidemeyiz.
Venez! On ne va pas la laisser seule.
- Onu yalnız bırak.
- Laissez-le tranquille.
Onu evde yalnız bırakırsam, tüm mahalleyi birbirine katar.
Nous partons demain pour Rome. Il va faire sauter tout le quartier.
Yalnız bırak artık onu. Görmüyor musun yoruldu artık?
Lâche-moi, sinon je ne peux pas marcher.
- Onu her zaman yalnız mı bırakıyorsunuz?
- Vous le laissez toujours tout seul? .
onu yalnız bırakın 18
yalnız bırak beni 49
yalnız bırakın 16
bırak 1242
bırak beni 1950
bırakma 58
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakın 390
bırakmam 34
yalnız bırak beni 49
yalnız bırakın 16
bırak 1242
bırak beni 1950
bırakma 58
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakın 390
bırakmam 34
bıraktım 124
bırakmayacağım 38
bırakın beni 769
bırakacağım 37
bırak onu 1012
bırakalım 42
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırak gitsin 444
bırakmak mı 26
bırakmayacağım 38
bırakın beni 769
bırakacağım 37
bırak onu 1012
bırakalım 42
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırak gitsin 444
bırakmak mı 26