Onu yalnız bırakın traduction Français
112 traduction parallèle
- Onu yalnız bırakın. Ben onunla ilgilenirim.
Laisse-le, je m'en occupe.
- Onu yalnız bırakın.
Laissez-le tranquille!
Onu yalnız bırakın yoksa üzülürsünüz.
Je ne vous le conseille pas.
Onu yalnız bırakın şimdi.
Il est fatigué!
- Tamam, onu yalnız bırakın.
- Laissez-le tranquille.
Onu yalnız bırakın!
Laissez-le! Laissez-le!
Onu yalnız bırakın.
Laissez-le.
Magobei ile onu yalnız bırakın.
Laissez-lui Magobei.
Onu yalnız bırakın!
- Laissez-le en paix! - C'est un grand acteur.
- Onu yalnız bırakın.
- Espèce de monstre! - Laisse-le tranquille!
Onu yalnız bırakın. Büyükannen, çok hasta, evlat.
- Ta mamie est très malade.
Onu yalnız bırakın.
Laissez-le!
Onu yalnız bırakın!
Laissez-le.
- Onu yalnız bırakın!
- Laissez-le.
Onu yalnız bırakın.
Laissez-la tranquille.
Onu yalnız bırakın.
Laisse-le tranquille.
O kadınlardan hoşlanmadığına göre onu yalnız bırakın!
Je voulais pas que ça sonne vil, mais il n'aime pas les femmes, il n'aime pas les femmes, laissez-le tranquille!
Onu yalnız bırakın.!
Laissez la seule!
Onu yalnız bırakın.
Laissez-le tranquille.
Hey, onu yalnız bırakın.
Laissez-la.
Onu yalnız bırakın!
Laisse le tranquille!
- Hayır Bayan McNally. Onu yalnız bırakın.
- Non, laissez-la faire.
Onu rahat bırak! Yalnız kalsın.
Laisse-la, ne descends pas
Onu yalnız bırak. Kimseyi istemiyor. En iyisi içini boşaltsın.
Laisse-le se défouler!
Johnny, onu bırak biraz yalnız kalsın.
Johnny, laisse-le tranquille.
Yalnız bırakın onu.
Laisse-le tranquille.
Sen ne yapardın, onu çölün ortasında yalnız mı bırakırdın?
Quoi, tu l'aurais abandonnée au milieu du désert?
Onu yalnız bırakırsan, bana karşı zehirlemeyi kesersen yalnız olmasının avantajını kullanmazsan, tekrar birlikte olacağız.
Et on les retrouvera, si vous voulez bien lui ficher la paix et arrêter de le prévenir contre moi et de profiter de sa solitude.
Yalnız bırakın onu, yaşlı cadılar!
Si vous lui fichiez la paix, les vieilles!
- Onu yalnız bırak.
Ce n'est pas sa faute.
Yalnız bırakın onu!
Laissez-le tranquille!
Sizinle konuşma fırsatı bulana dek adamlarınız onu yalnız bırakırlarsa çok sevinirim.
J'aimerais que vos hommes Ia laissent tranquille jusqu'à ce que je puisse vous parler.
- Onu yalnız bırakın.
- Arrête, Karp!
Peki orijinaldeki Kabus 1'deki yardımcı oyuncunuz? Onu Dylan'la yalnız bırakır mıydınız?
Et votre partenaire dans "Les Griffes de la Nuit", vous lui confieriez Dylan?
Şimdilik onu yalnız bırak. Gitmeliyiz.
C'est comme si tu pouvais faire semblant que ce n'est pas tout à fait comme c'est.
Onu bir süre için yalnız bırakın.
Laissez-la tranquille un moment.
Çok çok memnun. - Onu yalnız bırakır mısınız lütfen?
- Laissez-le seul, s'il vous plaît?
- Yalnız bırakın onu!
- Laissez-le tranquille!
Julie'yi ormanda, yalnız bırakır ve bir adamın onu avlamasını bekleriz...
On met Julie toute seule dans cette fôret... on lâche une horde â ses trousses. Ceux qui la rattrapent l'auront.
Yalnız olsaydı bir hafta sonra bırakırdın onu.
S'il avait été seul, tu l'aurais vite largué.
Onu bir süre yalnız bırakın.
Remettez-le en isolement.
Yanıtın bu mu? Onu yalnız bırakıp her şeyin kendi kendine yoluna girmesini mi bekleyeceksin?
Alors comme ça, il suffit de la laisser et d'attendre que ça passe?
Onu yalnız bırakın.
Laisse-la tranquille.
- Onu evde hep yalnız mı bırakırsın?
Vous laissez souvent votre soeur seule?
Kötü kalpli ve kıskanç Kraliçe onu mahkum ettirmiş. Jamacy kendini çok yalnız ve mutsuz hissetmiş ta ki karnavalın ilk gününde devesinin üzerinde bir şövalye gelip onu serbest bırakıncaya kadar.
Par jalousie... la reine maléfique avait enfermé la jeune princesse... qui vivait triste et solitaire... jusqu'à ce qu'au carnaval, un cavalier monté sur un chameau... libéra la princesse, qui s'enfuit à pied... vers sa Lapa adorée.
Boksörleri bazen yalnız bırakırsınız. Yani, kimse onu eldivenlerini takarken görmedi.
Alors, personne ne l'a vu mettre ses gants.
- Hey, onu yalnız bırakın!
Laissez la tranquille!
- Onu yalnız bırakın, Peder.
Laissez-le, mon père.
- Onu yalnız bırakın.
Laissez-le.
- Yalnız bırakın onu!
- Laisse-la tranquille!
Onu yalnız bırakıp partiye, otele filan gitmeyeceksin yani?
Vous n'allez pas aller à une fête ou à l'hôtel et la ramener à la bonne heure?
onu yalnız bırak 76
yalnız bırakın 16
bırakın 390
bırakın beni 769
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırakın geçeyim 78
bırakın gitsin 138
bırakın onları 26
bırakın geçsin 44
yalnız bırakın 16
bırakın 390
bırakın beni 769
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırakın geçeyim 78
bırakın gitsin 138
bırakın onları 26
bırakın geçsin 44
bırakın onu 283
bırakın geçelim 23
bırakın geçsinler 21
bırakın bizi 19
bırakın artık 17
bırakın gideyim 187
bırakın konuşsun 19
bırakın çıkayım 20
bırakın gireyim 19
onu yap 17
bırakın geçelim 23
bırakın geçsinler 21
bırakın bizi 19
bırakın artık 17
bırakın gideyim 187
bırakın konuşsun 19
bırakın çıkayım 20
bırakın gireyim 19
onu yap 17