Orası traduction Français
16,359 traduction parallèle
- Orası memleketin zaten.
- Non, tu es né en Angleterre.
- Evet, orası kesin.
Oui, c'était très clair.
Tek çıkış yolumuz orası.
C'est notre seule sortie.
Hayır orası değil.
Non... pas là.
Çok fena tekmeliyor, orası kesin.
Ça doit être une tempête de coups de pieds là-dedans.
Orasını nasıl incittin?
Comment vous êtes-vous blessé?
Düşününce orası da makul yani.
Mais je suppose que c'est normal, tout bien considéré.
Elflere uygun bir yer değildir orası.
Ce n'est pas un endroit pour les elfes.
Orası Yabanlık mı?
Est-ce que c'est le wildrun?
- Zayıf noktaları orası.
Ce sont leurs points faibles. Merci.
Orası çılgıncaydı.
Ça c'était... fou.
Orası kesin.
Tu n'en as pas. Ça, c'est sûr.
Tam orası!
Juste là.
Pek konuşmazdık, orası doğru.
On ne parlait pas beaucoup, c'est vrai.
- Nükleere dayanıklı bir yeraltı şehri orası.
C'est une ville souterraine antinucléaire.
Orası çok korkunç, Fran. Öyleki tarif edemiyorum.
C'est trop horrible là-dedans, je ne peux même pas le décrire.
Orası bizim evimiz.
C'est notre maison!
Orası da başka bir mesele.
Mais c'est un autre problème.
Orası benim!
C'est la mienne!
- Orasını anladım, ama...
- Je ne reviens pas.
Evet, orası öyle. Ama ulaşmadın, değil mi?
Oui, vous auriez dû.
Tımarhane orası, hapishane değil.
C'est un asile, pas une prison.
Hay aksi, orası suç mahali oldu birden.
Ça devient une scène de crime.
- Yakında değil orası.
- C'est pas la porte à côté.
Orası çok kötü.
C'est horrible.
Acele etsen iyi olur. Orası Katletme Barınağı.
Dépêchez-vous, ou ils le piqueront.
En iyi yanım orası değil.
Ce n'est pas mon meilleur profil.
Orasını bilemem. Yalnızca kendi hislerimi bilirim.
Bien, je ne sais rien sur ce sujet.Tout ce que je sais c'est ce que je ressens.
Uzun süre Moskova'da görünmez orası kesin.
Il ne montrera pas sa tête à Moscou avant longtemps, pour sûr.
- Orası... - Orası gerçekten...
C'est... vraiment...
İşin orası sana kalmış Jimmy, müvekkil kazanma kısmı senin sorumluluğunda.
C'est à vous d'en décider. C'est vous qui vous occupez des clients.
Tuco ile mekanımız orası.
Tuco et moi venons ici tout le temps.
Orası tartışılır işte.
C'est discutable.
- Orası ağrıttı! - EKG aldık mı?
- On a fait un ECG?
Orası neresi?
Et d'où venez-vous?
- Orası gemi katili.
Cette tempête peut détruire un navire.
Evet, orası öyle ama asıl sorun ben odayı seçip erotik romanlarımla odaya yerleştikten sonra içeri müşterinin tekinin girip rahatımı bozup bozmayacağını hiç kestiremiyorum.
Oui, le problème est qu'une fois installée, avec mes romans érotiques, je ne sais jamais si un client va venir me déranger.
Orası içimi ürpertiyordu.
J'en frissonnais.
Aslındai orası nizamiye.
En fait, c'est la guérite.
- Orası kimin evi peki?
Et là, c'est qui?
Aleyhte propaganda mı? Orası kesin.
Publicité négative?
Orası seni ilgilendirmez.
Cela ne vous concerne pas.
- Orası karışık.
- C'est compliqué.
- Evet, orası belli.
- Je vois ça.
Yani ilk durağımız orası.
C'est donc notre première destination.
Daha iyi oldu. Orası iyi mi?
Et là, ça va?
Bencil hayvanlar, orası kesin.
Ils sont égoïstes, ça, c'est certain.
- Burası benim tarafım orası senin.
C'est mon espace.
Evet, orası daha yakın.
- Oui, plus près.
- Kahvenin olduğu yer de orası.
Le café est là-bas.
Orasını bilemem.
- Je n'en ai aucune idée.