Oyuncak traduction Français
4,336 traduction parallèle
Getirmeye devam et oyuncak bebek.
T'arrête pas, Ken.
Bize grup sağlık sigortası yaptı Noel için oyuncak toplamamıza yardım etti.
Il nous a eu une assurance maladie de groupe, nous a aidés à mettre en place une collecte de jouets pour Noël.
Onu üzdüğümü düşünüyorum ve böyle biriyle beraber olamam çünkü bana baktığında sadece bozuk bir oyuncak görüyor.
Je pense que je le rend triste, et je ne peux pas être avec quelqu'un comme ça parce que... Quand il me regardes, tout ce qu'il voit est un jouet cassé.
Oyuncak bebek kafaları.
Les têtes de poupées.
Oyuncak bebekleri de nereden biliyorsun?
Comment sais-tu pour la poupée?
Bütün o çocuklar, onların tacizcileri onları birer oyuncak gibi gördüler.
Tous ces enfants, leurs agresseurs les prenaient pour des jouets.
Oyuncak bebek kafalarını bilebilmemin nedeni, yanımda getirdiğim teknoloji.
Si je sais pour les têtes de poupées, la technologie que j'ai apportée...
# Bana oyuncak al #
♪ Donc apporte-moi des jouets
Bütün kazancım oyuncak stoklamakta.
J'ai plein d'actions dans les fabricants de jouets!
Bu yüzden herkese oyuncak veriyorsun uslu, yaramaz farketmez.
C'est pour ça que tu donnes des jouets à tout le monde, qu'ils soient gentils ou mauvais.
Yaramaz olanlar daha fazla oyuncak alıyor.
C'est les garnements qui achètent le plus de jouets.
Çocuklar oyuncak satın almıyor.
Les enfants n'achètent pas de jouets.
Çubuk şekilleri, oyuncak bebek kafası tuzluktaki yazılar erken çocukluk döneminde sorunlar mı yaşamış?
Les personnages dessinés, la tête de poupée, la diseuse de bonne aventure... Des problèmes de développement pendant l'enfance?
Sen de şu yapmakta baya iyi olduğun harika oyuncak evine odaklan.
- Non. Donc concentre-toi sur ta superbe maison dont tu es si fier.
- Oyuncak evi harika görünüyor.
La maison de poupée est très jolie.
Eğer saldırı esnasında oyuncak elindeyse üzerinde hâlâ delil olabilir.
On dirait que ça n'a pas été nettoyé depuis des années. Si elle avait ce jouet quand elle a été attaquée, il pourrait encore y avoir des preuves.
Korkunç bir kaza geçirmiş küçük bir kız olsan ve sonra da çok sevdiğin oyuncak ayından ayrı yaşamak zorunda kalsan, nasıl hissederdin kendini?
Comment te sentirais-tu si tu étais une petite fille dans un terrible accident, et qu'ensuite tu devais vivre sans l'ours que tu aimes?
Onu bulacak ve oyuncak ayısını geri vereceğim.
Je vais la trouver et lui rendre.
Oyuncak ayını buldum.
J'ai... J'ai trouvé ton ours.
- Oyuncak ayını buldum.
J'ai trouvé ton ours.
Çocukken sahip olduğum oyuncak ayıdan bir parça.
C'est un ours que j'avais quand j'étais gamin.
Nedense federal hükümeti oyuncak gibi elinde oynatabileceğini düşünüyorum.
Je savais que le gouvernement ne serait pas un obstacle.
Kurmalı oyuncak asker gibisin.
Tu ressembles à un de ces soldats de plombs pour la liquidation.
Oyuncak, lades kemiği gibi bir şey.
Ça se mange pas, c'est un jouet.
Dün gece, tüm oyuncak bebeklerimi çıkarıp oturma odasında onlarla oynadım.
Hier soir, j'ai sorti toutes mes vieilles poupées et joué avec elles par terre dans le salon.
Amanın ne güzel bir oyuncak bebek!
Quelle mignonne poupée!
Oyuncak fil.
L'éléphant domestique.
Bu oyuncak evi almak bir yana kirasını bile ödemeye yetmez.
ça ne t'achètera pas une maison de poupée, et payer à vous toute seule le loyer de cette maison.
Bak, ne diyorsun Holly'e yeni bir oyuncak alıp buradan tüyelim mi?
Que dis-tu de prendre pour Holly un nouveau vibreur de joie et de ficher le camps d'ici?
Oyuncak Hikayesi'ne seslendirme yapmıyorsun.
Pas façon Toy Story.
Oyuncak bebekleriyiz.
Nous sommes ses poupées.
Hannah bu işte. Panayırın ortasında mal mal taşıdığım koca pelüş oyuncak.
J'ai réalisé que c'est ce qu'Hannah est - - un géant Titi en peluche avec qui j'aurais été coincé m'occupant de lui pendant le carnaval toute la nuit.
Oyuncak arabanı mahallemden çıkarabilirsin.
Tu peux apporter ton camion jouet hors de mon quartier.
Ama bununla oyuncak anlamını kast etmiyordu o bundan bahsediyordu...
Seulement si elle ne parlait pas de nourriture, elle faisait référence à...
Peter, bu gece Oyuncak Lois'i kullansan olmaz mı?
Tu ne peux pas te servir de Poupée Lois, ce soir?
Oyuncak Lois artık bana gerçekmiş gibi gelmiyor.
Elle ne m'a plus l'air authentique.
Oyuncak sizde kalabilir ama içindeki seks kasetini ben alırım.
Vous pouvez garder la poupée, mais je garde la sex tape qui est dedans.
Bir site buldum, adamlara fotoğrafını gönderiyorsun onlar da kafanın şeklini çıkarıp senden oyuncak yapıyorlar.
J'ai trouvé un site où on envoie des photos. Ils sculptent ta tête et te transforment en figurine.
Sen ne diyorsun Sheldon? Aynı sana benzeyen bir oyuncak ister misin?
Sheldon, tu en veux une qui te ressemble?
Oyuncak kullanıyor musunuz?
Vous utilisez des jouets érotiques?
Oyuncak mı?
Des jouets?
İnciller, oyuncak bebekler...
Des bibles, des poupées.
Öncelikle : Bu onun en sevdiği oyuncak.
C'est son jouet préféré, Monsieur Squeaks-a-lot.
Bu bir araç, bir oyuncak değil gerçektenmi?
C'est un outil, pas un jouet. Vraiment?
Silahın bir oyuncak değildir. 22 kalibrelik bir tüfektir.
Ton arme c'est pas un jouet c'est un fusil calibre 22.
Norman, oyuncak değil o.
Norman, c'est pas un jouet.
Bu oyuncak mı! ?
C'est un jouet?
Pierre bir oyuncak bebek değil.
Pierre n'est pas une poupée.
Oyuncak toplamam ben.
Parce que c'est un vrai petit bijou.
Oyuncak değil o.
- C'est pas un jouet.
Oyuncak bebek var.
Ce sont des peluches.