Oyuncu traduction Français
4,142 traduction parallèle
Klaus'a gitmeden önce Tyler'ı öldür ya da, Klaus tedavi için bayrak yarışımızda en kıymetli oyuncu haline... -... geldiğine göre ona melezleri anlat ve o Tyler'ı öldürür.
Tue Tyler avant qu'il s'en prenne à Klaus, ou, vu que Klaus est soudainement devenu un VIP dans notre course au relais pour le remède, dis-lui au sujet des hybrides et il tuera Tyler.
Tamam, 20 oyuncu, çarpı 2 anne ve babaları kardeşleri, çarpı 1,5 anneanne ve dedeleri çalışanlar, kilise mensupları % 5 de yanlışlıkla gelse yapmam gereken kurabiye sayısı... 1,200!
Okay, je compte 20 membres de la distribution, 2 parents chacun. Frères et soeurs, 1,5 grands-parents, membres de l'équipe, gens de l'église, 5 % accidentellement détériorés.
- Kaç oyuncu var?
Combien de joueurs?
Ee neredeydin, oyuncu seçmelerınde falan mı?
Alors, où étais-tu, une audition?
Harry Potter ve Susie'nin tekrar konuk oyuncu olarak yer aldığı 20 dakikalık noel özel bölümünü de içeren ağzına kadar sürprizlerle dolu bir DVD sizi bekliyor. Bir göz atın.
ça va être plein à craquer d'extras incluant un épisode de 20 minutes spécial Noël où Hairy Potter and Susie font une nouvelle apparition.
O berbat oyuncu nereye gitti?
Où est passé cet horrible acteur?
Bir oyuncu.
Un acteur.
Owen aklını yitirmiş, halkın istediği şeye sahip olmayan bir ihtiyar belki ama o bir oyuncu dostumdur.
Owen est peut-être un vieillard un peu dérangé, plus en phase avec ce que veut le public d'aujourd'hui, mais c'est un acteur.
Bir sürü konuk oyuncu,
De nombreuse "Guest stars" disent,
Daha oyuncu ol, canım.
Plus intense, chéri.
Onu ağırlamanın getirilerinden biri olarak 2. ve 3. tur oyuncu seçimlerine katıldım.
Un des avantages de l'accueillir ici, c'est que je récupère ses deuxièmes et troisièmes choix, si vous voyez ce que je veux dire.
Yarınki oyuncu akşam yemeği için diğer detayları sana mesaj çekerim, tamam mı?
C'est génial. Je t'enverrai par SMS tous les détails pour le dîner de demain.
İlk ekibim, en iyi amatör oyuncu.
Équipe première, l'élite du pays.
Yani oyuncu olmak istiyorum.
J'ai envie d'être actrice.
Balık pazarı, oyuncu Hans Albers ve FC St Pauli futbol kulübü.
Le marché aux poissons, l'acteur Hans Albers et le FC St-Pauli.
Orta Avustralya'nın uzak çiftliklerinde büyümüş projektörleri fuel-oil ile çalışan en yakın sinema salonuna gitmek için 200 km yol gitmek zorunda kalan bir oyuncu gibi değildi.
Ce n'est pas une actrice née en Australie dans une ferme isolée, à 100 km d'un cinéma où le projecteur marchait au mazout!
Hangi oyuncu olursa olsun, 6 ay içerisinde imzayı atmazsa, ölür, işi biter.
Un acteur qui n'aura pas signé dans les 6 mois sera mort.
Oyuncu Robin Wright, Miramount Stüdyoları'nın duvarları arasında yaşayıp orada nefes alacak.
Robin Wright, l'actrice, continuera à vivre entre les murs des studios Miramount.
- Eskiden oyuncu olan.
- L'acteur d'autrefois.
Kısa sürede stüdyo ödemeyi yapıp taramaları bitirince, oyuncu, artık oyuncu değildir. Sıradan birisidir, hiç kimsedir.
Une fois payé et scanné, l'acteur n'est plus un acteur, il n'est qu'une personne lambda.
- Hangi oyuncu?
- Quel acteur?
Eskiden oyuncu olup da, şimdi ise bilgisayar yaratığı olan.
L'acteur d'autrefois, devenu une créature numérique.
Çünkü bir oyuncu olarak satabileceğin bir tek görünümün kaldı fakat oyuncular, asla senin ruhundan vazgeçmezler.
Tu as peut-être vendu ton image d'actrice, mais tu es encore actrice dans lime.
Bana biçilen rolü elimden geldiğince iyi oynamak benim işim, her oyuncu böyle yapar.
C'est mon travail de jouer mon rôle du mieux que je le peux, comme n'importe quel acteur.
O şimdi Los Angles'a gitti oyuncu olmaya çalıyor.
Non, je suis sérieux. Maintenant elle est à Los Angeles, elle veut devenir actrice.
Üzgünüm gracie fakat... Eğer böyle bir yarışmaya katılsaydın, Bir oyuncu olarak yeteneklerini göstermemen hata olurdu, ve bir şarkıcı olarakta oldukça güzel bir sesin var.
Je regrette, mais... si tu te présentais à ce genre de concours, il faudrait montrer ton talent d'actrice... et de chanteuse, tu as une jolie voix...
Teyzem bir oyuncu, doğru.
Ma tante est une actrice.
Ve özel konuk oyuncu...
Avec comme invité spécial
( All My Circuits ) ( Oyuncu Seçimi )
_
Tamam, oyuncu seçimi hazır.
Ok, l'audition est prête.
Hediye dükkanında oyuncu indirimi var mı?
- Moi aussi.
15 yıllık ihtiyar oyuncu mu yaptı bunu?
Un vétéran avec 15 ans de carrière?
Greg, bir oyuncu işte böyle anlar için yaşar.
Greg, un joueur vit pour ce moment-là.
Lige, Heisman ödülünü kazanmış bir oyuncu olarak geldiği yıldan beri, profesyonellikten ödün vermeyen, sadık bir aile babası...
Un père de famille loyal qui a toujours été très professionnel depuis son arrivée et le trophée Heisman...
Ama işsiz bir oyuncu için bu söz konusu bile değil, değil mi?
Ce n'est pas une option pour un acteur sans boulot.
Kız da tıpkı benim gibi gerçek bir oyuncu.
Et elle, c'est une vraie actrice. Comme moi.
Sonra pek çok oyuncu gibi dibe vurmuş.
Mais comme beaucoup d'acteurs, les dents partent.
Andy Griffith Show için oyuncu seçimini tamamlıyordum.
Ok. Ouais.
- Oyuncu musun?
- Vous être actrice?
Aslında "oyuncu" tabiri abartıya kaçıyor çünkü...
Ouais, en fait, "actrice", c'est un peu exagéré....
Mesele şu ki, oyuncu seçme işini bana bırakmanı istiyorum.
Le truc c'est que j'insiste vraiment pour contrôler le casting moi même. - Je comprends. Je me tire.
Bu, oyuncu olmak istediğim için ve Hollywood'daki bütün erkek başroller eşcinsel olduğu için olmasın?
♪ peur? C'est parce que je veux être acteur, et que tout les acteurs à Hollywood sont gay?
Ama benimki, oyuncu olma konusundaki erişilemez hayalime erişmem için daha fazla gayret sarf etmem gerektiğini öğretti.
Le mien a confirmé que je devais redoubler d'effort pour atteindre le rêve inaccessible d'être un acteur.
Konut piyasasının çöküşü oyuncu seçmelerine katılamaması hatta yazarların grevi bile Tobias'ı hayallerinden vazgeçiremedi. Batmış ve hiçbir ümidi kalmamış temsilcisinin intiharı hariç.
Et si la crise de l'immobilier, son manque d'auditions, ou même la greve des scénaristes ne pouvaient pas détourner Tobias de son rêve, le suicide de son agent, ruiné et découragé, le pouvait certainement.
O bir oyuncu!
C'est une actrice!
- Tüm bu insanlar oyuncu!
Tous ces gens sont des acteurs.
Çocukken, bir oyuncu grubuyla birlikte Özgür Şehirler'de seyahat ederdim.
Enfant, je faisais partie d'une troupe d'acteurs à travers les Cités Libres.
Elvis Page, ilk sıradan seçilen oyuncu.
Elvis Page, le footballeur.
Kicker takımdaki en önemli oyuncu sayılır. - Bu sayede milletin altında kalıp ezilme gibi bir derdin olmaz. - Anladım baba.
D'ailleurs, le buteur est le plus important de l'équipe et t'as pas à craindre de te faire casser la tête.
Eşsiz oyuncu Owen Garrison.
Owen Garrison.
Tek yapman gereken, insanlara müthiş bir oyuncu olduğumu söylemek.
Vous voyez, c'est tout le truc sur l'argent que je ne comprends pas. Tout ce qu'il faut, c'est dire aux gens quel acteur incroyable je suis, parce que je n'y arrive pas.