Paran traduction Français
14,965 traduction parallèle
eBay'de paranı nakit mi alıyorsun?
Tu obtiens du cash pour tes ventes eBay?
Paranın yüzdesini diyorsun.
Tu parle d'un pourcentage.
- Senin paran yetmez.
Plus que tu n'as.
Al işte şu aptal paranı.
Prend juste ton argent débile.
♪ Zamanı geldi bu gece ♪ ♪ Paranızı alacağım bu gece ♪
♪ Un encaissement ♪ ♪ Je rafle la mise ♪
Buraya ödediğim bayağı bi'gerçek olan paranın aksine. Pekâlâ.
Pas comme l'argent que j'ai dépensé qui était vraiment réel.
Ayrıca paran da yok tatlım.
En plus... tu n'as pas assez d'argent, chérie.
O da Batı'ya, soyların önemsiz olduğu yere geldi. Çok paran varsa tabii.
Il est parti pour l'Ouest, où l'argent était plus important que l'ascendance.
Paranın peşinden git.
Suivez l'argent.
Atherton başlarda İGBK'yı savunup, para yardımı yapıyorken geçen yıl paranın yönü değişmiş gibi görünüyor.
Vous déchiffrez ça? Alors qu'Atherton a cautionné et créé D-SAC à l'origine, l'an dernier les transferts ont changé de sens.
Karar yetkisinin onlarda olması anlamına geliyor. Yani senin bütün paranı alacaklar.
Comme je ne suis pas ta femme, parce que tu étais incompétent... ça veut dire qu'ils peuvent prendre les décisions sans m'en parler.
Biraz bekleyince paranın karşılığını daha iyi alıyorsun.
oui, un petit décalage dans le temps, et t'en a plus pour ton argent.
Paranı istemiyorum dedim.
Je ne veux pas de ton argent.
Paranı ve malını bana ver.
Donne-moi ton argent et ta came.
Hayır, paranın bugün transfer edilmesini ve hesabın kapatılmasını istiyorum.
Non, je veux que le compte soit fermé et l'argent transféré aujourd'hui.
O para ülkeden şu anda ayrılıyor ve Ajan Keen de paranın ardından ayrılacak.
Cet argent quitte le pays, et l'agent Keen va le suivre juste derrière.
Ya da belki paran vardır?
Peut-être avais-tu du fric?
- Sana paranı ödeyeceğim.
- Je vais vous rembourser.
- Paranı şu anda ödeyemem.
- Je ne peux pas payer tout de suite.
Paranı getireceğim.
J'aurai ton argent.
Paranın satın alabileceği en iyi barbekü sosu bizde ve Heck Kardeşler Eski Usül Barbekü Sosunun tanıtımı için siz Frugal Hoosier'ı seçtik.
On vient de créer la meilleure des sauces barbecue, et on a choisi le Frugal Hoosier comme base de lancement pour la Sauce Barbecue d'Autrefois des Frères Heck.
Sen paranı aldın, Dawg'da malını aldı.
Dawg a eu sa came et tu as ton fric.
Buraya paran için gelmedim.
Je suis pas là pour ton fric.
Paranızı zaten aldınız, işi yapmalısınız!
! vous devez travaillez pour cela!
Hayır içmezsin. Paranız gerekmiyor teşekkürler Bay McLeod.
On ne veut pas de votre argent, Mr McLeod.
Sadece paranın peşindesin.
Vous voulez juste notre argent.
Basit, paranı almak için!
C'est simple. Pour avoir notre argent.
Hayır, her kimseniz sizin paranıza ihtiyacım yok.
Je ne veux pas de votre argent, qui que vous soyez.
İşte paran tatlım. 3 gece kalacağız.
Et voilà, mon cœur. Trois nuits.
- O kadar miktarda paran var mı?
Tu as autant d'argent?
Sana dava açıp bütün paranı alacağız.
On va poursuivre ton cul de noir en justice.
Paranın çoğu da Donna'daydı.
Donna avait la majorité de l'argent. Possible.
Paran vardı sonra bir anda kayboldu.
Tu avais de l'argent, puis plus rien.
Artık paranı istemiyorum.
Et je ne veux pas de ton argent.
Birisi paranın peşinde. Ve öldürmekten de çekinmiyorlar.
Quelqu'un en a après l'argent, et il est prêt à tuer pour ça.
Daha da fazlası, paranın nasıl yönetileceğini bile bilmiyor.
Et il ne sait pas comment il est géré.
Paranızı tutan firma haberleri almadan önce daha büyük firmaların bilgisayarları binlerce hisse alıp satıyorlar.
Les grands groupes achètent et vendent des parts avant que celui qui possède votre argent ne soit au courant.
Kayyumdaki paranız değer kazanmaya başlayacaktı.
Et que votre fiducie rapporte plus.
Paran mı?
Ton argent?
Paranı buldum.
J'ai trouvé ton argent.
İşler çok iyi giderken Bugsy Siegel paranın toplandığından ve mafya otoritesinin anlaşıldığından emin olurdu.
Alors que les affaires fleurissent, Bugsy Siegel s'assure de collecter l'argent et de faire appliquer l'autorité de la Mafia.
Neden bunun için para biriktirmeye başlayıp bu arada paranızın yeteceği piyanoyu almıyorsunuz?
Pourquoi ne pas économiser et acheter un piano dans votre budget en attendant?
Sen ise kalbini kıracak bir hayal uğruna paranı almak isteyen şarlatan bir vaize göz yumuyorsun.
Tu laisses un charlatan de prêtre qui ne veut que ton argent, te vendre un fantasme qui va te briser le cœur.
- Sizin paranızı istediğimi neden düşündünüz?
Pourquoi en aurais-je après votre argent?
- Çünkü paran yok.
Parce que vous n'en avez pas.
Paranı ver bana.
Donnez-moi l'argent.
Paranı istemiyorum. - Israr ediyorum.
- J'y tiens.
Paranın kalanını getirdin mi?
Tu as le reste du paiement?
Paran için bir şeyler getir!
Vous avez quelques chose pour votre argent!
Namı diğer : paranın peşinden git.
Suivez l'argent.
Paranızı onlar yönlendiriyor.
Ils gèrent votre fiducie.
paran var 16
paran var mı 160
paranoya 20
paranın 16
paranızın üstü 16
paranı istemiyorum 32
paranı alacaksın 35
paranız var mı 25
paran var mı 160
paranoya 20
paranın 16
paranızın üstü 16
paranı istemiyorum 32
paranı alacaksın 35
paranız var mı 25