Parça traduction Français
11,160 traduction parallèle
Ve NYADA'yı bıraktım hayatım param parça oldu.
Et ensuite j'ai laché la NYADA, et ma vie entière s'est écroulée
Ve biz de sizler için bir parça hazırladık.
Et on vous a préparé un petit numéro.
- O zaman iki parça pasta alırsın.
- Deux parts de gâteau, alors.
Herkes içeri nasıl girdiyse, öyle çıkacak. Ve Yanan Adam'ı canlı ve tek parça halinde istiyoruz, Julio.
Tout le monde ressort dans le même état qu'en rentrant, et nous voulons l'Incendiaire vivant et en un seul morceau, Julio.
1987'deki bu parça korkunçtu.
UNE HORREUR DE 1987
Ve ı meteorun bu parça onunla ilgisi olduğunu düşünüyorum.
Je pense que cette pierre a un rapport avec ça.
Meraklılığın yüzünden kendi gözlerinle görmek için mi? Ölümsüz piçin uzun dönemli analizi için yeni bir parça yapboz mı buldun?
Pour voir par toi-même, curiosité morbide, une nouvelle pièce du puzzle de ton analyse à long terme du bâtard immortel?
Onlara güçlerimden ufak bir parça bahşettim. Oyun alanını dengelemesi amacıyla.
Je les ai doté d'un fragment de mon propre pouvoir... pour aider à élever le niveau du terrain de jeu.
Bin yıl boyunca yaşadım, şimdi de beni tek parça yutabilecek bir bedendeyim.
J'ai vécu un millier d'année, et maintenant je suis coincée dans un corps qui peut m'avaler en entier.
Sadece tek parça halinde git ve gel.
Reviens juste en un seul morceau.
Eğer baban, senin yaptığın bir şeyden dolayı ölürse içinden bir parça kaybolacak. Asla da geri alamayacaksın.
Si ton père meurt à cause de quelque chose que tu as fait, il y a une partie de toi qui va disparaître et tu ne la retrouveras jamais.
O parça da gitmiş olacak.
Une autre part d'elle aussi.
Bir parça metalin onu süper kahraman yaptığına inananla?
Celui qui pense qu'un bout de métal fait de lui un héros?
Üzerine biraz daha parça serper misin?
Je vais avoir besoin de plus de vermicelles.
- Ufak bir parça yememi ister misin?
- Tu veux que j'en mange?
- Küçük bir parça.
- Un petit peu.
Bir çok yer değiştiren parça var.
Il y a des choses à vérifier.
Başka bir parça daha karaya vurmuş.
Une autre partie du corps a été trouvée.
Evet, Bijon anahtarı, demir bir çubuk, demir bir boru ya da diğer yaklaşık bin metal parça olabilirdi.
Oui, cela aurait pu être un tuyau en fer ou une barre métallique ou un tuyau en acier ou environ un millier d'autres instruments en métal.
Parça parça hatırladı.
C'est revenu par morceau au début.
Bir parça daha kek yemek isteyen var mı?
Est-ce que quelqu'un veut une autre part de gâteau?
Bir defa uzun dişleri var karnının tek parça kalmasını istiyorsan, dikkat etmen gerek.
Il faut tenir compte des défenses. Si vous voulez garder votre corps intact.
Tek parça tutmaya değen bir yer, Bay Graham.
Quelque chose qui mérite d'être maintenu. Monsieur Graham.
Sonraki, 87. parça.
Lot suivant, lot 87.
Şehrin benim içimden, kanımdan bir parça olduğunu fark ettim.
J'ai compris que cette ville faisait partie de moi, que je l'avais dans le sang.
Brain ölünce hepimizden bir parça koptu.
On a tous perdu une part de nous-mêmes quand Brian est mort.
Tek parça halinde olduğun için şanslısın.
Après tout ce que vous avez eu, vous avez beaucoup de chance.
Şık bir parça.
Il est bien fait.
Büyükannen bana bir parça getirsin.
Dis à grand-mère de m'en amener un morceau.
Korkma sadece bir parça.
Pas une livre, juste une pièce.
Onsuz yaşayabileceğin bir parça.
Quelque chose dont tu n'as pas besoin pour vivre.
Anladığım kadarıyla, efendim Kraliçemiz hamile kaldıktan kısa bir süre sonra Nabo bir parça mobilyanın arkasında saklanıyordu ve ona bir süpriz yapmak için üzerine atlayıp, üstünde güç uygulayarak asil rahmi kötü duruma soktu.
À ce que j'ai compris, au tout début de sa grossesse, Nabo s'est caché derrière un meuble et a surgi soudainement pour surprendre Sa Majesté. Il l'a regardée avec une telle intensité que cela a imprégné l'enfant royal de sa noirceur.
Yükümüzü ciddi derecede azaltmamız lazım yoksa Bagram'a tek parça halinde ulaşamayacağız.
On doit alléger notre chargement ou on n'arrivera pas à Bagram entiers!
Evden çıkarsan, o plaklarını parça pinçik ederim.
Tu sors de là, je casserais chaque vinyle que tu possède?
Bu sikiş sarayı ağzı açık bir hazine sandığı. Bir parça istiyorsan onunla birlikte çalışmalısın.
Ce foutu palais est un trésor sans fin, mais tu dois travailler avec elle si tu veux ta part.
Birkaç parça şey unutmuşum.
J'ai oublié quelques trucs.
Birkaç küçük parça saplanmış sadece.
C'est juste que... C'est juste une égratignure.
Bir parça da kendime sipariş etmeyi düşünüyorum.
J'avais pensé faire une commande.
- Bir kamyonet, bir parça, bir ağaç.
- Une voiture, une pièce, un arbre.
İki tane deliği olan bir parça kumaş.
C'est un bout de tissu... Avec deux trous dedans.
Parça parça şeyler. Pek detayları yok.
Des fragments, sans les détails.
- Parça parça etti.
- Ils l'ont démontée.
İlginizi çekebileceğini düşündüğüm, tarihimizden bir parça.
une pièce de notre histoire. quelque chose qui pourrait vous intéresser.
Yani, dışarıda bir yerde bir şey olmalı, bir parça kâğıt ya da tanık gerçek.
Quelque part, il doit bien y avoir un bout de papier, un témoin, la vérité.
Bana her akşam yatmadan önce bir parça Zuppa getirirlerdi.
On m'apporte de la zuppa tous les soirs avant le coucher.
Ben dindar bir adam değilim ama yıllar boyunca parça parça okudum.
Je ne suis pas croyant, mais j'ai lu des trucs au fil des ans.
Yiyeceğin bir parça kara lahana karnını mı şişirecek?
Pourquoi? L'unique feuille de salade que tu vas manger va te ballonner?
Büyük bir parça eksik.
Une grosse zone d'ombre.
0 termostat murekkep isiticiyi kontrol edip asiri isinmasini onleyen bir parca.
Ce commutateur régule la température du fixateur de l'encre, l'empêchant de surchauffer.
- Parça parça.
Deux - trois trucs.
Bir hafta boyunca, her gün bir parca.
Un chaque soir pendant une semaine.