Person traduction Français
94 traduction parallèle
Sonra portakalı arkanızdaki kişiye veriyorsunuz.... ama ellerinizi kullanmadan.
Vous passez l'orange à la personne derrière vous... You pass the orange to the person behind you, mais sans vous servir des mains.
Normal altı kişi, veya anormal, şişman bir kişi için.
.. oder pour ein Person anormale, ein gross Person.
Ve işte sen, orda açıkta... "... where any hep person knows that this guy is toting this guy around with you.
Et tu te commets ici, où les gens avertis voient bien que ce type te suit à la trace.
He'll be a different person.
Il deviendra une personne différente.
- İyi etmişsin de, böyle iş zamanı özel ziyaretler, oluyor mu yani?
Tu as bien fait mais.Tes visites person nelles, tu les fais pendant le travail?
"Bir cevap gelir diğer kişiden."
There'll be a reply from the other person.
Bu bir kısaltma, "çok önemli" anlamında. ( ÇN : VIP : very important person :
Elle est réservée aux hôtes de marque.
Kusura bakmayın ama adı "Müzisyen Kişi."
Bien, excuse moi. C'est "Music Person."
- First Person Shooter.
- Tireur à Ia Première Personne.
Şu andan itibaren, o kız sayesinde "CP *" Cerebral Person * anlamını kazandı.
A partir de maintenant, "PC" voulait dire Personne Cérébrale.
I met a whole other person inside ofyou.
J'ai découvert ta face cachée.
That time when we were in line at that theater l was actually saying "hey" to the person behind you.
Car la fois où on faisait la queue au ciné je faisais coucou à la personne derrière toi.
- It's not even the same person.
On dirait que c'est pas la même.
In magazines or in person...
Dans les magazines ou en personne...
And who better to start things off than the most important person Ve Grace'in hayatındaki en önemli kişiden daha iyi kim var ki başlatmak için.
Qui d'autre pour débuter que la personne la plus importante dans la vie de Grace.
Fidel Castro Edward R. Murrows'ın "Person to Person"'ında rol aldı.
Fidelito - Bonjour Fidel junior.
The same religion you believe in... It is hasty when it comes to someone being killed... And for another person to be killed because of it
La religion en laquelle vous avez foi... peut paraître irrationnelle à la fois pour celui qui est tué comme pour celui qui est tué en raison de la religion.
And the person who runs this trust happens to be an associate of the city councilman's office, the same city councilman that issues building permits... bir sürü bina yapan insanlar.
Et celui qui s'occupe de ce compte est un associé du conseiller municipal de la ville. C'est ce même conseiller qui autorise les permis de construire à ceux qui construisent beaucoup de batiments. Des personnes comme toi.
Kendisi, çok sevilen programımız "Yüz Yüze" nin sunucusu.
C'est le présentateur de notre émission à succès Person to Person.
Bunu düzeltmek için kaç program yapman gerektiğini biliyor musun?
Ça va te coûter un tas d'interviews pour Person to Person.
"Yüz Yüze" nin birer izleyicisi olarak..... size, sizinle ilgili bir şey söyleyeyim.
Puis-je vous parler de vous, en tant que téléspectateur de Person to Person?
Latince de değimiz gibi. Jim ne dedi?
"Person an agrana", comme on dit en latin Qu'est-ce que Jim en a dit?
You're acting like a crazy person.
Tu te comportes comme un cinglé.
I'm acting like a crazy person?
Comme un cinglé?
Sebepsiz yere, o öyle bir insanmış gibi olduğundan, o böyle şeyleri kendine çeker.
Without reason just because? seems that type of person that attracts these things.
Çünkü herkes masada oturuyor, hiç eğlenmeden yemeğini yiyordu ve bu rolü başka biriyle oynamak harikaydı bir anda kalkıp, bardağı masada kırıp bana çığlık atan ve beni yere atan biriyle.
Both perch? Entire people of a table if it was mogia to eat. It was so I divertivo and it was fantastic interpret this role with a person who suddenly rose up and destroyed a glass on the table and I urlava against and I buttava on earth.
Dedim ki "Tanrım, bu, beni huylu, duygusal ve depresif biri gibi gösteriyor."
"Cazzo, qu? Seem a depressed person and emotional, sudden changes in mood."
Ama, uyuşturucuya bağımlı olanlar kesinlikle sonunda yaşamlarını mahveder.
But, any person who becomes dependent on drugs finir? for fottersi life.
Ama sistemlerine, alkol ya da uyuşturucu gibi zehirli bir şeyi sokmalarına bunları içlerinde tutmalarına inanmak zor.
But? Difficult to think that a person can enter stuff harmful as drugs and alcohol in his system and that the body the bear.
Yıllar geçtikçe daha da kolaylaşıyordu arkadaşlarımla gerçek ilişkiler geliştirmeye başladığımdan beri Aslında, grup, daha da sevilmeye başladıkça grupta bazı gerçek arkadaşlarım oluyordu. Sevdiğim birini bulmak, benden çok şey götürmüştür.
Simplified everything in recent years since I real relations of friendship with real friends with the group ever most famous and then find a person I love has solved many problems.
O, bencil, kaba, doğrucu bir insanmış gibi görünürdü ve ve benden daha düşüncelidir.
And'the type of person seems selfish and bad but with these things? very most loving me.
Bu ilginç ; çünkü o emir alan bir insan, lider olmaktan korkmayan biri.
she is a person which takes the command and is not afraid of be the boss.
Her normal insan gibi ben de bütün hayatım boyunca ölmeyi düşündüm.
E'whole life I expect to death as any normal person.
ÇDK mı? Çok Değersiz Kişi mi?
Un "Non Important Person"?
Frannie'yi yeni doğdum havalarıyla dolaşırken this whole born again nice person act,
Mais Frannie se la joue toute gentille et
Person'u gördün mü?
T'as vu Person?
Onbaşı, bizzat Tabur Komutanı'nın emri üzerine bu kampta yaptığın her şeyi getirilen standartlara uygun olarak ifa etmelisin, bilgine!
Caporal Person, soyez avisé que quoi que vous fassiez dans ce camp, vous devez respecter la tenue standard, par ordre du commandant du bataillon en personne.
Kız arkadaşımın fotoğrafı sende mi? En son geçen gün, Person'a gösteriyordum.
T'as la photo de ma copine que je montrais à Person l'autre jour?
Person, aracı durdur.
Person, arrête le véhicule.
Hiç de komik değil, onbaşı bozuntusu.
C'est pas drôle, Caporal Person.
- Siktir git, Person.
- Va te faire foutre, Person.
- Hitman Üç, yerli halk ile görüşüyor. - Hey, Person!
Hitman Trois débriefe les autochtones.
Ray Person'a neler yapabileceklerini, hiç düşünüyor musun?
Vous imaginez ce que feraient les médecins de Ray Person?
Hey, Person! Gece görüşlerin pilini değiştirdim.
Person, j'ai changé les piles des lunettes infrarouges.
Şey, Person'un alerjisini saymazsak geri kalanlarda bir sorun yok.
Eh bien, Person a des allergies, mais personne n'a la chiasse.
Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor. Lütfen daha sonra tekrar arayınız.
* - "The person you are trying to reach is unavailable, please try..."
Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor. Lütfen daha sonra- -
* "The person you are trying to reach is unavailable..."
{ / a6 } The person who wipes away my tears
{ / a6 } La personne qui essuie mes larmes
{ / a6 } The person who holds onto my hands
{ / a6 } La personne qui me tient la main
{ / a6 } The person who lives in my heart
{ / a6 } La personne qui habite mon coeur
Biz hiç kimseyi öldürmedik.
On n'a tué person ne.