Personnel traduction Français
11,712 traduction parallèle
Niye kişisel algılıyorsun ki?
Pourquoi tu rends ça personnel?
Ben senin özel uyandırma servisin değilim!
Je ne suis pas votre réveil personnel!
Bu model özellikle askeri personele, orduyla iş yapan firmalara ve özel savunma şirketlerine satılıyor.
Ce model a été vendu exclusivement au personnel militaire des U.S.A, à des entrepreneurs, et à des entreprises de défenses privées.
Kişisel sebeplerden.
C'est personnel.
Dosyasında iki haftalık bir boşluk var.
Son dossier personnel a disparu il y a tout juste deux semaines.
Yeri gelmişken söyleyeyim. İlk kez kişisel bir bilgisayarda bu kadar çok güvenlik önlemi görüyorum.
Conversation de pleurnicheuse- - Je n'ai jamais vu ce niveau de sécurité sur un ordinateur personnel.
Kişisel olduğunu mu sanmıştın?
Quoi, tu pense que cela est personnel?
Kişisel bir mesele değildi, anlarsın ya.
Ce n'était pas personnel, tu sais.
Hayatımı haysiyet ve özsaygıyla yaşayabilmek için hep istediğim şeydi bu.
Pour vivre ma vie avec dignité et respect personnel... ce que j'ai toujours voulu.
Bugünlerde eğitimli bir çalışan bulmanın çok zor olduğunu hatırlattım.
Je lui ai rappelé combien le personnel compétent se fait rare.
Hizmetkâr odasında Marigold'la ilgili konuşmalar oluyor mu?
Le personnel parle-t-il parfois de Miss Marigold?
Bodruma sadece görevliler inebiliyordu.
Seuls le personnel pouvait aller au sous-sol, pas nous.
Gereksiz bütün elema hemen laboratuvarı boşaltsın istiyorum.
Je veux que le personnel non-essentiel sorte du labo maintenant.
Yakın zamanda, kişisel banka hesabından Cayman Adaları'ndaki bir hesaba... -... 200.000 pound yollamışsın.
Tu viens juste de transférer 200 000 Livres aux îles Caïman, de ton compte personnel.
Söylediklerine alınmayın.
Ne prenez rien à titre personnel.
Politikacılar ve ordu personeli denizaşırı ülkelerden istihbarat memurları saygılarını sunmak için gelecek.
Politiciens et personnel militaire, des officiers du renseignement de partout seront tous là pour présenter leurs hommages.
Kisisel fedakârlık. Sevgi hareketi.
Comme un sacrifice personnel ;
Özelinizin, profesyonelinize karışmasına izin vermeyin Bay Callen.
Ne laissez pas le personnel empiéter sur le professionnel,
Haneyi basitleştirmeye başlamalıyız.
Il faut continuer la simplification du personnel.
Hanede değişiklikler yapmak hakkında konuşuyorduk.
Nous avons parlé de réduire le personnel.
Ayrıca gerçek personeli de yok.
Surtout qu'il n'y a plus de personnel attitré.
Tasdik etmek aylar sürecek ki bu da bana personel değişikleri yapmak için süre kazandıracak.
Ça prendra des mois pour l'authentifier, ce qui me laissera le temps de changer le personnel ici.
Halkın içinde, çok kişisel olur.
Non, c'est trop public, trop personnel.
Kişisel değil Emily.
Cela n'a rien de personnel, Emily.
- Victoria Grayson öz koruyucu meleğimdi.
Victoria Grayson était mon ange gardien personnel.
Kantinde çalışan herkesi tanıyorum. Mısır suyunu beleşe içmeme izin veriyorlar.
Et comme je connais le personnel, ils me laissent boire l'eau usée.
Yeterince çalışanımız yok.
Pas assez de personnel.
Yasl tavsiye veren birine göre oldukça kişisel bir hediye gibiydi yani ona yardım etmiyorsa bile belki bilgisi olabilir.
Un cadeau personnel de la part d'un avocat, même s'il ne l'aide pas, il aura peut-être une idée.
Size bütçemiz az ve sadece işimizi yapmaya çalışıyoruz konuşmasını yaptı değil mi?
Il vous a sorti son "pas assez de personnel, mais on fait notre boulot"?
Yaptığım şeyin önemi açıktı. Çünkü kişisel bir şeydi.
L'importance de ce que je faisais était claire parce que c'était personnel.
Katilin karısının ilk adı Janice.
Ou c'était quelque chose de plus personnel. Nous savons que la femme du tueur s'appelle Janice.
- Kendi vadesiz hesabınızdan...
- dont nous parlions. - De votre compte chèque personnel,
- Simon'ın hesapları. İş ve kişisel tüm hesabı.
- Les comptes de Simon, personnel et entreprise.
- Lütfen sorularınızı doğrudan avukatıma iletin.
Merci d'adresser vos questions à mon avocat personnel.
- Mike'ın kaydı yapılmadı.
Personne en dehors du personnel ne sait qu'il est là. Mike n'est pas sur les registres.
Eğer Reiden'ın bordrolarına ulaşıp Ben Shafer'a... ödeme yapıldığını kanıtlarsak kaçak hayatına gerek kalmaz.
On doit la sortir de là en prouvant que Ben Shafer faisait parti du personnel de Reiden.
Reiden'ın Paris ofisi sadece Avrupa'dan... sorumlu olsa da ofisin bilgisayar ağı... Boston'daki merkezi sistemle doğrudan bağlantılı. Bu da eğer sisteme sızabilirsek...
Donc le bureau de Reiden à Paris ne manipule que les contrats Européens, mais leur réseau informatique est lié au système central là bas à Boston, ce qui signifie, si on peut rentrer dans leur système, on peut prouver que Ben Shafer était dans leur personnel.
- Çalışan toplantısına geç kalacağız.
On va être en retard pour la réunion du personnel.
Tardis'im düzgün çalışmıyor ve kişisel terzim de yok.
Mon TARDIS ne fonctionne pas correctement et je n'ai pas de tailleur personnel.
Bu da personel, projeler, ödenmemiş krediler ekipman kiralamalarını bize bırakıyor.
Il nous reste donc le personnel, les actions, les prêts en cours, la location du matériel. Je vais m'arrêter là.
Bu sadece kişisel bir meseleydi.
C'était simplement personnel.
Bu da benim için kişisel bir mesele.
C'est personnel pour moi aussi
Özel koruman olmayı falan teklif edebilirim.
Je, je pourrais proposer d'être ton garde du corps personnel.
Tüm bunlar ortaya çıkınca, artık kişisel bir sorunum var.
Bien, maintenant que tout le monde est au courant J'ai un intérêt encore plus personnel dans la résolution de cette affaire.
Bu adamı kişisel öcün haline getirmişsin.
Tu as fait de ce tueur ton monstre personnel.
Bize fantastik özel içerik verir.
Donnent un contexte personnel fantastique.
Bunların hiçbiri kişisel değil.
Rien de tout ça n'est personnel.
Bu başka bir şey değil ama kişisel.
Il n'y a rien de plus personnel.
Karım kardeşimle yatıyormuş, kişisel şefimle değil... ne rahatlama.
Ma femme couche avec mon frère, et non avec mon chef personnel... quel soulagement.
- Şahsi almayın.
Ce n'est pas personnel.
- Hapishane çalışanları.
Le personnel de la prison?