Prenses traduction Français
6,021 traduction parallèle
Pamuk Prenses'i bulun.
Trouves Blanche-Neige.
Sen prenses Leia'sın.
Tu es la Princesse Leia?
Evet. Prenses olarak da ilk isteğim bebeğin adını öğrenmek olacak.
Et comme première requête de princesse, j'aimerais connaître le nom du bébé.
- Savaşçı prenses!
La guerrière!
- Harika, başka bir şey var mı Prenses?
Super. Autre chose?
Bir yere kaybolma prenses.
Ne vas nul part, princesse.
Babana merhaba de prenses!
Dis bonjour à ton papa, princesse!
Bu İskandinavya'ya özgü prenses kekleri bir harika.
Ces Prinsesstårta sont extras.
Küçük bir prenses gibi.
Comme une petite princesse.
Kemikli kıçını kurtarmak için, Prenses Leia.
Pour avoir sauvé vos petites fesses, Princesse Leia.
Bugün ne yapmak istersin küçük prenses?
Que veux-tu faire aujourd'hui, petite demoiselle?
Prenses nasıl?
Comment va la princesse?
Shrimpie Prenses Kuragin'in izini bulmuş olabileceğini düşünüyor.
Shrimpie pense être sur la piste de la princesse Kuragin.
Evet. Prenses Irina'nın hastaları yıkadığı ve lazımlıkları değiştirdiği düşüncesi mutlu ediyor insanı.
L'idée que le princesse Irina ramasse du vomi et vide des haricots me remplit de joie.
- Biraz sert mi sıktım, prenses?
Je te serre un peu trop fort, princesse?
Ya da en sevdiğim olan Viking savaşçı prenses.
Ou mon préféré, Princesse guerrière.
- Savaşçı prenses.
Princesse guerrière.
Sence Prenses Irına Kuragin'in şu anda nerede olduğu onun umurunda mı?
Vous pensez qu'il s'intéresse à la princesse Irina Kuragin?
Bunların hangisi Prenses Kuragin'e en çok uyar belirtmeyeceğim.
Je ne dirai pas pour quelle catégorie la princesse était la plus qualifiée.
Mavi Prenses o boyun sonuncusu.
La princesse bleue est la dernià ¨ re de son clan.
Mavi Prenses benim korumam altında güvende.
Sous ma protection, la princesse bleue ne risque rien.
Mavi Prenses'e hiç aşık olmadın.
Oublie que tu es amoureux de la princesse bleue.
Mavi Prenses ile görüşmene müsaade edeceğimi sanıyor musun?
Vous croyez que je vais vous accorder une audience avec la princesse bleue?
- Pamuk Prenses nerede?
Où est Blanche Neige?
Diyorlar ki Pamuk Prenses'e benziyormuşsun.
Elle disent... Que tu ressembles à Blanche Neige.
Sert bir sürtük olduğunu sanıyorsun ama kırılgan küçük bir prenses olduğunu biliyorum.
Tu penses être une putain de dure à cuir, mais je sais que t'es une petite princesse fragile.
Ağır ol, prenses.
Calme-toi, princesse.
Queens'ten gelen adam Yukarı Doğu Yakasından bir prenses ayarlamış.
Un gars du Queens atterrissant sur une princesses de l'Upper East Side. Qu'en pense-tu, Jo?
Anlayamayacağım kadar büyük şeylere bulaştığımı ve beş yıl içinde Lina'nın onun çocuklarının annesi olarak prenses hayatı yaşayacağını ve benim adımı bile hatırlamayacağını söyledi.
Il m'a dit que je me mêlais à des choses trop dures à comprendre, et que, en l'espace de cinq ans, Lina vivrait une vie de princesse en tant que mère de ses enfants, et qu'elle ne se souviendrait même plus de mon nom.
Moğollar gibi at sürüyorsun, prenses gibi değil.
Vous chevauchez comme une Mongole, pas comme une princesse.
Damgalanmış hergelelerle uğraşan kişi siz olmayacaksınız, Prenses.
Ce n'est pas toi qui seras marquée au fer, princesse.
Tüm Moğolistan değil ağabey, Altın Orda Prenses'i hariç.
Pas toute la Mongolie, mon frère. Pas la princesse de la Horde d'or.
Bu duvarlar içinde söylemek istediğiniz bütün hakaretlerden kurtulun, Prenses. - Niye buraya geliyor ki?
Je te prie de confiner ton mépris entre ces murs, princesse.
Kelam edebilir miyim, Mavi Prenses?
Puis-je vous parler, princesse bleue?
Sorun mu var, Mavi Prenses?
Quelque chose ne va pas, princesse bleue?
- Prenses'i riske atıyorsun.
Tu lui fais courir un risque.
- Tek sahip olduğum şey Prenses.
Je n'ai qu'elle.
Bir köylü, bir Prenses ile nasıl evlenebilir?
Comment un paysan peut-il épouser une princesse?
Soruma direk cevap vermekten kaçındınız Mavi Prenses.
Vous n'avez pas répondu à ma question, princesse bleue.
Prenses.
Princess.
Bulup getirmek de bayağı zor oluyordu. O yüzden torunları evdeyken Prenses'i odaya kapatıyorlar.
Et c'est toute une histoire pour la faire revenir, alors quand les petits-enfants sont là,
Lanier'ların kaçak kedileri Prenses'ten başka üç yıldan daha eski ne bir fotoğrafları ne bir mobilyaları var.
En dehors de Princess, le chat fugueur des Laniers, il n'y a aucune photo ni aucun meuble dans leur maison qui ait plus de trois ans.
Komiserim. Kurbanların kedisi Prenses'in sık sık kaçtığını söylemiştiniz.
Lieutenant, vous avez appelé le chat des victimes, Princesse, une fugueuse.
Sürekli kaçması, Prenses'in iki çip taşıdığı anlamına gelir.
Ayant toujours été fugueuse, Princesse devrait avoir deux puces de localisation.
Tamam Prenses, senden istediğim tek şey önceki adresin.
D'accord, Princesse, j'ai juste besoin de ton ancienne adresse.
Prenses'in bir önceki adresi Boulder, Colorado. Adres tanık koruma programındaki kurbanlara ait.
L'ancienne adresse de Princesse, à Boulder, dans le Colorado, était celle de nos victimes, qui font parti du programme de protection des témoins.
Prenses geldiğinde nasıl devam edeceksin merak ediyordum.
Je me demandais ce que vous ferez quand la princesse arrivera.
- Peki ya Prenses?
- Et la princesse?
Evet. Prenses ve bezelye hikayesine döndü burası.
La princesse et le putain de pois ici, ce mec.
- Ahh prenses, tatlı tatlı konuşuyor.
Oh, princesse, arrête ton baratin.
Her kraliçe hayata prenses olarak başlamaz.
De la reine de la nuit et de la manière dont-elle est devenue reine. Toutes les reines n'étaient pas forcément des princesses auparavant.