Romantik traduction Français
5,946 traduction parallèle
- Ne kadar romantik.
Oh, c'est tellement romantique.
Romantik bir yer mi arıyorsunuz?
Vous cherchez un endroit romantique?
Romantik biri konuşamadığım yabancı bir dilde ne hisseder ki?
Pourquoi la romance ressemblait à une langue étrangère que j'étais incapable de parler?
Süper romantik bir ortam yaratıyorsun...
Tu as créé cet environnement super romantique...
Şimdiye kadar ki en romantik gece bu, Tessa.
C'est la soirée la plus romantique.
Birincisi, Amy Malone ile çıkmaya başladı, yani aramızda romantik bir şeyler olma olasılığı yok, bu da demektir ki ; soyunmak zorunda kalmayacağım.
Numéro un, il vient de commencer à sortir avec Amy Malone, donc il n'y a aucune chance que quelque chose de romantique arrive entre nous, ce qui veut dire que je n'aurais pas à me mettre nue.
Bazıları düğün gününün yaşamlarındaki en romantik gün olduğunu söyler.
Certains diront que le jour de votre mariage est le jour le plus romantique de votre vie.
Bir yandan Brody çok tatlı.. .. ve Fransızca konuşuyor. Çok romantik olur.
D'un coté, Brody est tellement adorable, et il parle français, et ça serait tellement romantique.
Çok romantik şeyler söylüyorsun.
Ce que tu dis est tellement romantique.
- Pek romantik bir ortam değil.
Ce n'est pas un cadre très romantique.
- Romantik bir kaçamak yapacağız sözde.
Change d'attitude, s'il-te-plait! C'est censé être romantique.
- Çok romantik.
C'est tellement romantique...
Ne kadar romantik.
Comme c'est romantique.
- Amy'nin mont unutma numarasını romantik bir jest yaparak geçmek istedim.
J'ai décidé de faire mieux que le coup du "manteau oublié" d'Amy avec un geste romantique à ma sauce.
Bu senin önemli ilk romantik randevun mu?
Est-ce que c'est ton premier rendez-vous romantique?
Bu bana geçen hafta Grayson'ın yemekten sonra yaptığı romantik şeyi hatırlattı.
Tu sais ça me rappelle ce truc romantique qu'on a fait grayson et moi la semaine dernière après manger.
Bu mu bizim en romantik hikayemiz?
C'est ça notre histoire la plus romantique?
Romantik tarzda olması gerektiğini biliyorum ama her tarafta kum var orada. Her türlü ve bir de böcekler. Bu...
Je sais c'est supposé être romantique et tout, mais il y a du sable partout, dans tes affaires, et il y a des punaises.
Romantik miydi?
Est-ce que c'était romantique?
Çok harika, gösterişli ve romantik bir yere benziyor.
ça semble tellement cool et romantique.
Çok romantik. Yarın Gene'in partisini yaparız.
C'est tellement romantique.
- Aşk olmadan romantik ilişki olur mu?
Une relation romantique sans romance?
Yanında romantik biri olur...
Continue ta romance...
Romantik ol, geçmişten ortak bir şeylerinizi bul.
Soyez romantique. Trouvez quelque chose de votre passé ensemble.
Daha romantik bir şeyler bulmak istedim. Ve aslında ilk tanıştığımız yetimhane aynasını buldum.
Je voulais faites quelque chose de plus romantique et trouve le miroir du orphelinat où nous avons rencontré en premier.
Yoksa romantik oyunların mı başladı..
Ou est-ce que cette sérénade a commencé..
~ Mırıldanıyorum, romantik olmaya başladım. ~
"Je fredonne, je deviens romantique..."
~ Mırıldanıyorum, romantik konuşmaya başladım. ~
"Je fredonne, je deviens romantique"
Guy, bunun hayatımızdaki en romantik ve en mükemmel gece olmasını istiyorum.
Guy, je veux que ça soit la soirée la plus romantique et parfaite de nos vies.
Biraz daha az romantik olduğunu düşünün.
Mais imaginez ça en un peu moins romantique que ça en a l'air.
Ne de nişanımızı bozduğu için ona romantik hisler besliyorum.
Et je n'ai pas de sentiments pour lui. plus depuis qu'il a rompu nos fiançailles.
Çocuklardan uzak romantik bir hafta sonu için geldiniz demek.
Ici pour un week-end romantique loin des enfants.
Biliyorsun, hayatımı özenle inşa ettiğimden insanlarla eski romantik ortaklarım hakkında konuşmak zorunda değilim.
Ma vie a été méticuleusement organisée pour ne pas avoir besoin de parler aux gens de leurs anciens partenaires.
Bu romantik anı hatırlıyor musun, Chris?
Tu te souviens de ce moment romantique, Chris?
Bu arada, romantik, yakın kaçamaklarda söz etmişken ; annem.
Tu sais quoi? En parlant de truc romantique, sortie intime - ma mère.
Kocaman, romantik, çılgınca bir şey yapmak istiyorum ve bunu seninle yapmak istiyorum.
Je veux faire quelque chose de grand, de romantique, de fou... et je veux le faire avec toi. Attends.
- Romantik, değil mi?
- C'est romantique, non?
'The Billboard'un tüm zamanların en romantik 100 şarkısı.'
"Les 100 chansons les plus romantiques de tous les temps".
- Sen? Biliyorsun, hayatımı özenle inşa ettiğimden insanlarla eski romantik ortaklarım hakkında konuşmak zorunda değilim.
Ma vie a été méticuleusement organisée pour ne pas avoir besoin de parler aux gens de leurs anciens partenaires.
Karınızın siz avukatlık yaparken romantik açıdan Thatcher Carson'ın evli damadı ile bir ilişkisi olduğu doğru mu?
C'est vrai que votre femme a eu un liaison romantique avec le gendre de Thatcher Carson pendant que vous l'attaquiez.
Uzun, tembel ama romantik bir sabah geçireceğiz.
On fait une grasse matinée romantique.
Bizim şu romantik, tembel sabahımıza ne oldu?
Où est passée notre grasse matinée romantique?
Ben bana söz verdiğin uzun, tembel, romantik sabahı istedim.
Comme tu me l'avais promis.
- Bana pek romantik gelmedi.
Cela ne sonne pas très romantique.
Tamam, işte bu, romantik oldu.
Ok, maintenant c'est romantique.
- Tamam artık bana romantik değilsin diyemezsin.
Tu dois m'embrasser. Bien, tu ne peux plus dire que je ne suis pas romantique maintenant. Ok.
Mutfakta işini bilen erkek kadar romantik bir şey yoktur.
Rien de plus romantique qu'un homme qui est capable de se débrouiller dans une cuisine.
Romantik aciliyet.
Hé, urgence romantique.
Bizde romantik olan taraf eşimdir.
Ma femme était la romantique un dans notre rapport.
Biz buna hiçbir şekilde hazırlanmadık. Romantik.
Santiago et moi allons danser la gigue du film Titanic pour laquelle nous ne nous sommes préparés en aucun cas, forme ou manière.
O kadar romantik degildi.
C'était pas si romantique que ça.