Rüzgâr traduction Français
1,850 traduction parallèle
Rüzgâr kadar özgürdü,
Libre comme le vent, comme il l'a toujours été,
Reislerinin adı Chicago Rüzgârı.
Leur chef s'appelle Chicago Wind.
Chicago Rüzgârı sensin sanırım.
Chicago Wind, je présume?
Bay Chicago Rüzgârı bununla ilgili ne biliyorsun?
Eh bien, M. Chicago Wind... qu'est-ce que tu peux me dire là-dessus?
Bir taşın altına girmeden git şu Chicago Rüzgârı'nı yakala.
Va choper Chicago Wind avant qu'il ne disparaisse.
Artık bana niye Chicago Rüzgârı dediklerini anlamışsındır, aptal herif.
Maintenant, tu sais pourquoi on m'appelle Chicago Wind.
Çünkü rüzgârımla alıp götürdüm seni.
Parce que je te laisse derrière en te mettant un gros vent.
Beni Chicago Rüzgârı'na üç kuruşa satmıştın. Neden sana güveneyim ki?
Te faire confiance alors que tu m'as balancé à Chicago Wind?
Menzil, rüzgâr yönü, rüzgâr hızı, sıcaklık, nem oranı.
La distance, la direction et la vitesse du vent, la température, l'humidité.
Saat 3 yönünde 400 metrede, rüzgâr tam hızda esiyor.
400 mètres, 3 heures, vent très fort.
Rüzgâr bu kadar sert esmez Meg.
- Le vent ne souffle pas si fort.
Eğer rüzgârı arkamıza alsaydık güzel bir akşam yemeği yiyebilirdik.
Si seulement nous avions eu du vent, on aurait pu avoir un gibier pour le dîner.
Kızgın bir rüzgâr görüyorum!
Je vois un vent de colère!
Kızgın rüzgârı sor!
Parle-lui du vent de colère.
Ona esip gürlemiş kızgın bir rüzgâr gibi.
Elle l'a largué. Le vent de colère.
Pekâlâ, Sizi hangi rüzgâr attı buraya?
Que puis-je faire pour vous aujourd'hui?
Bu eski rüzgâr değirmeninin değerini biliyor musun?
Tu sais combien valait ce vieux moulin?
Porkweiser'ın rüzgârına karşı oturuyordum.
- J'étais pas dans le sens du vent. C'est pas ça.
Şiddetli rüzgâr mı?
Un grand vent?
Rüzgâr.
Le vent...
Rüzgâr, kader ve şans geri getirdiğinde döneceğim.
Je reviendrais quand le vent et le destin et le hasard me ramèneront.
Seattle'a seni hangi rüzgâr attı?
Il se trouve que tu avais simplement une escale à Seattle?
Usta Hwadam, sizi buraya hangi rüzgâr attı?
Maître Hwadam, qu'est-ce qui vous amène par ici?
Rüzgâr yaratmanın en güzel yolu budur.
Voilà comment invoquer correctement les vents.
Dinle, burada rüzgâr esmiyor.
Écoute, quand le vent se calme.
Piers, 15 yıldır, Afrika, Amerika ve Britanya'da rüzgâr çiftlikleri geliştiriyor.
Piers installe des éoliennes en Afrique, aux États-Unis et en Angleterre depuis 15 ans.
Ve İngiltere'de büyük bir rüzgâr kaynağımız var.
En Grande-Bretagne, nous avons du vent.
İngiltere'deki anketler % 70-80 oranında rüzgâr çiftliği fikrinden yana.
Selon les sondages, 80 % de la population serait en faveur du concept des éoliennes.
Asıl sorun, buranın ülkedeki en az rüzgâr alan yerlerden biri olması.
C'est que ce site n'est pas très venteux.
Umarım yarın çok rüzgâr esmez, yoksa kiliseye çarpabilir.
J'espère qu'il n'y aura pas trop de vent demain et qu'il ne s'accrochera pas au clocher de l'église.
Rüzgâr çiftliği meselesi hep gelip estetiğe dayanıyor.
On en revient toujours au même : le côté esthétique.
Rüzgâr çiftliği alanı, dünyaca meşhur Santa Pod drag yarışı pistinin hemen yanında.
Non loin de là se trouve le célèbre circuit de dragsters de Santa Pod.
Kime sorsanız, rüzgâr enerjisine karşı değildir. Mesele de bu. Mesele, rüzgâr enerjisinin uygunsuz kullanımı.
Personne n'est contre l'énergie éolienne, mais son utilisation doit être appropriée.
Victoria'ya göre İskoçya'nın diğer arazilerindeki rüzgâr çiftliğini durduracaklar. 90'ların ortasında olsak, bu büyük bir başarıydı.
D'après Victoria, ils ont arrêté les éoliennes sur leur propriété d'Écosse, et ça a été une grande victoire.
Havaalanındaki rüzgâr çiftliği işi yapılırsa yerel halk, bunu sabote edecek.
Les habitants saboteront les éoliennes de Airfield Farm.
Yerel karşıt kampanyalar, Britanya'daki teklif edilen rüzgâr enerjisi projelerinin % 80'inin durdurulmasında anahtar bir faktör.
Les campagnes locales d'opposition sont responsables de l'échec de 80 % des projets d'éoliennes en Grande-Bretagne.
Hindistan ve Çin'deki insanları daha sürdürülebilir....... bir yol geliştirmeleri gerektiğine nasıl ikna edeceğiz? Daha biz kendimiz rüzgâr çiftliğini bile kabullenemiyoruz.
Comment peut-on convaincre des pays comme l'Inde ou la Chine d'opter pour le développement durable, alors qu'on n'est pas prêts à accepter une éolienne dans notre paysage?
Onları rüzgâr çiftliğini onaylamaya ikna etmek için 6 dakikası var.
Il n'a que six minutes pour les convaincre d'approuver son projet d'éoliennes.
Ama komite, Piers'ın başvurusunu reddetti. Rüzgâr çiftliğinin göze battığını ve Bedforshire arazisinde yeri olmadığını söylediler. Etrafındaki kaldırımlarda yürüme keyfini azaltacağını ve binalar ve ulusal anıtlar üzerinde negatif etkisi olacağını söylediler.
Mais le comité a dit non sous prétexte que les éoliennes gâcheraient le paysage du Bedfordshire, gêneraient les promeneurs et dévaloriseraient un bâtiment classé et un site historique.
Ayaklarımız emirlerini rüzgâr gibi yerine getirsin.
Puissions-nous exécuter Ta volonté.
- Seni hangi rüzgâr attı buraya?
- Qu'est-ce qui vous amène ici?
Evet, ama daha sonra rüzgâr çıkacak.
Oui, mais le vent va se lever.
Rüzgâr saçlarını bir araya toplarken "İyi bari" diye düşündü.
Bien, pensa-t-elle, comme le vent rassemblait ses cheveux.
Rüzgâr saçlarını bir araya toplarken "İyi bari" diye düşündü.
Bien, pensa-t-elle comme le vent balayait ses cheveux.
Rüzgâr saçları nasıl bir araya toplar?
Comment le vent fait-il ça?
Rüzgâr gibi uçun.
Ha, ha!
Sizi bu tarafa hangi rüzgâr attı?
Qu'est-ce qui vous amène?
Sadece rüzgâr.
- C'est seulement le vent.
Sana söyledim Abby, rüzgâr.
- C'est le vent, Abby!
... rüzgâr enerjisi var.
.. énergie éolienne...
Rüzgâr gibi geldi... ve rüzgâr gibi gidecek.
On l'amène sur le tournage - Prenez-le! - Non!