Sana bırakıyorum traduction Français
554 traduction parallèle
Onu sana bırakıyorum.
Je te le laisse.
Dolly, muhteşem göçmen kuşumuzu eğlendirmeyi sana bırakıyorum.
dolly, je te confie notre bel oiseau de passage.
Tamam, sana bırakıyorum.
Je compte sur toi.
Bu arada hakemliği sana bırakıyorum.
Agostino va venir.
Bunu sana bırakıyorum.
À toi de le faire.
Bu genç adamı sana bırakıyorum Lermontov.
Je vous laisse ce jeune homme...
Yanıma sadece inancımı alıyorum, kalbimi sana bırakıyorum.
Mon corps se sépare de vous mais je vous laisse mon coeur!
Onu da sana bırakıyorum, Fred.
Occupez-vous de lui aussi.
- Komutayı sana bırakıyorum. - Anlıyorum.
- Vous allez me remplacer.
Paralarımı sana bırakıyorum, sandığım senin...
Argent pour toi, malle pour toi.
Yarısını sana bırakıyorum.
Je te laisse la moitié.
Gerisini sana bırakıyorum.
Suivez cette commande.
Sen uğraş. Bunu sana bırakıyorum. Bu gülleri de.
vous vous débrouillerez bien sans moi hein, je vous laisse tout ça et puis ces roses aussi, je vous les laisse, vous les voulez!
Bu şerefi sana bırakıyorum.
- À toi l'honneur.
Mücevherleri sana bırakıyorum belli olmaz, yatılı okula göndermek isteyebilirsin.
Je vous laisse ces bijoux pour le mettre en pension si vous le désirez.
Birliği nereye mevzileyeceğini sana bırakıyorum.
Comment comptez-vous déployer votre compagnie?
Paparazzo, arabayı sana bırakıyorum...
Je te laisse la voiture...
Sana bırakıyorum.
Je vous les laisse.
Ama bunları sana bırakıyorum.
Mais je vous les laisse.
Senaryoyu yazıp yazmama kararını sana bırakıyorum.
D'ailleurs j'ai une idée, décide toi-même si je dois faire ce scénario ou pas.
Yeğenim Blifil sayacaklarım dışındaki tüm mirasımı sana bırakıyorum.
Neveu Blifil, tu es l'héritier de tous mes biens à ces exceptions prés.
Shin, ye diye bunu sana bırakıyorum.
Shin, mange ça.
Al işte, sadece bir öneri. Yani, kararı sana bırakıyorum.
Remarquez, ce n'est qu'une suggestion, je... je devrais vraiment, euh, vous laisser le choix, vous savez.
Denroku, bu parayı dağıtma işini sana bırakıyorum.
Denroku, vous avez la charge de cet argent.
Bu sana bırakıyorum.
- Je vous laisse le soin de décider.
Bu işleri sana bırakıyorum, Alisio.
Occupez-vous-en.
Pekala bu işi sana bırakıyorum.
- Eh bien... Je te laisse t'occuper de ça.
Olayı tuzlandırma şerefini sana bırakıyorum.
L'honneur du sel... te revient.
Bay Helm'i öldürme zevkini sana bırakıyorum.
Vous aurez le plaisir de tuer M. Helm.
Şemsiyemi sana bırakıyorum, dönerim şimdi.
Je vous laisse mon ombrelle, je reviens.
Gerisini sana bırakıyorum.
Voilà une tâche pour toi.
- Bu işi sana bırakıyorum. - Evet ama...
- je vous laisse vous en charger.
Aksam sinemaya gitmiyor, Hotel'de yemek yemiyorum. Seçenekleri sana bırakıyorum.
Je te préviens... ce soir, je ne vais ni au cinéma, ni je ne bouffe dans cet hôtel... alors à toi de choisir.
Baba sana yalvarıyorum bırak Otoku ile evleneyim.
Père...
Vasiyetimi değiştiriyorum. Sana tam olarak 75 bin dolarlık Union Pacific tahvili bırakıyorum.
Je refais mon testament... et je te laisse exactement 75 000 $ d'obligations de l'Union Pacific.
İşi bırakıyorum. Benim mayom sana olur.
Mes maillots vous iraient.
- onu sana bırakıyorum.
Tout ce que je veux, c'est l'or. Allons-y.
- Onları sana bırakıyorum Boltchak.
- Tu t'occuperas d'eux, Boltchak.
Ne olur ne olmaz diye, sana birkaç binlik bırakıyorum.
Je vais te donner 200 sacs.
- O zaman, bu işi sana bırakıyorum.
Je vous laisse faire.
Onu sana bırakıyorum.
Et ce revolver inutile.
Sana kediyi bırakıyorum.
Prenez le chat.
Sana, sevgili Tom'um, yıllık 800 sterlin geliri olan arazimi 1000 sterlin nakit parayla birlikte bırakıyorum.
A toi, mon cher Tom, j'ai donné une rente de 800 livres par an, ainsi que 1 000 livres en espéces.
Sana bunu bırakıyorum. Çalmayı öğrendin hemen hemen.
Je vous laisse ceci, vous avez presque appris à en jouer.
Juliette, sana bir böbreğimi bırakıyorum.
Juliette, je te lègue un rein.
Bırak beni! Sana katlanamıyorum.
Je ne supporte la Shaleur, la sueur... tu transpires trop, tu deviens SoShon...
Sana mevsimleri bırakıyorum özellikle de ilkbahar ve yazı...
- Je te laisse la poésie, les saisons, le printemps étincelant et l'été jaunissant.
Sana rüzgârı, güneşi bırakıyorum...
Je te laisse le vent changeant, le soleil éclatant, la mer qui est douce.
Ve sana ağaçları bırakıyorum ve onların çevik olgunluklarını...
Je te laisse le feuillage des arbres, les oiseaux, les animaux.
Sana sesler, şarkılar ve gürültüler bırakıyorum... İnsan sesi, tüm sesler içindeki en ahenkli müzik.
Les sons, les chants, les bruits, les voix de l'homme, la musique des clochettes.
Sana, buraya bırakıyorum. Dikkat et.
Je te la laisse là, tu la gardes, je te la confie!
bırakıyorum 119
sana aşığım 57
sana ne 162
sana ihtiyacım var 442
sana bir şey sorabilir miyim 124
sana söz veriyorum 235
sana birşey sorabilir miyim 28
sana da 296
sana da merhaba 35
sana bir şey göstereceğim 128
sana aşığım 57
sana ne 162
sana ihtiyacım var 442
sana bir şey sorabilir miyim 124
sana söz veriyorum 235
sana birşey sorabilir miyim 28
sana da 296
sana da merhaba 35
sana bir şey göstereceğim 128
sana güveniyorum 285
sana inanmıyorum 372
sana ne oldu böyle 91
sana inanıyorum 323
sana diyorum 139
sana söylüyorum 711
sana bir şey söylemek istiyorum 85
sana da iyi şanslar 18
sana bir şey vereceğim 40
sana ne oldu 249
sana inanmıyorum 372
sana ne oldu böyle 91
sana inanıyorum 323
sana diyorum 139
sana söylüyorum 711
sana bir şey söylemek istiyorum 85
sana da iyi şanslar 18
sana bir şey vereceğim 40
sana ne oldu 249