Sanıyorum ki traduction Français
775 traduction parallèle
Sanıyorum ki, Bay Allen, Chicago'daki avukatlarınız buradaki davanızla tamamıyla benim ilgileneceğim konusunda sizi bilgilendirmişlerdir?
Je présume, M. Allen, que vos avocats à Chicago vous ont dit que je serai en charge de votre dossier ici?
Sanıyorum ki bu odada.
Je présume dans cette pièce.
Sanıyorum ki bu gerginlik bir kaç hafta devam edebilir.
J'ai l'impression que cette... disons... tension, pourrait se prolonger plusieurs semaines.
- Benim bütün bir ay boyunca.. ... balo elbisemin yapılmasıyla uğraşmış olmam sanıyorum ki önemli değil.
Vous vouliez voir ma robe pour le bal de demain.
Sanıyorum ki prensesler doğal olarak kraliçe olacak şekilde büyüyorlar, hepsi bu.
Les princesses deviennent reines, en grandissant.
Oh, Matthews, Sanıyorum ki... Leydi hazretleri kalkıyorlar. Eşlik eder misin?
- Oh, Matthews, je crois que madame voudrait être accompagnée à sa voiture.
Fakat sanıyorum ki seni bir süre bırakmalıyım.
Supposons que je te quitte quelque temps...
Dün gece sizin evde kalmanızı sağlayamadığımız için özür dilerim,... Ama Bayan Sutton'ın sınırlı sayıda misafir odası var. Sanıyorum ki odalardan biri de dün gece de Bay Kane'e tahsisi edildi.
Désolé qu'on n'ait pu vous garder à la maison, mais Mme Sutton a un nombre limité de chambres, et j'imagine que M. Kane passait avant.
Ben öyle sanıyorum ki bu ticari nedenlerdendi.
Moi qui croyais que vous le faisiez pour l'argent...
Sanıyorum ki kendimi kötü hissettirmeye çalışıyordu.
Il voulait me donner mauvaise conscience.
Ancak zannediyorum onun bir anlamı var ve sanıyorum ki anlamı Geoffrey Musgrave cinayetiyle bağlantılı.
Mais s'il avait un sens? Et s'il était lié au meurtre de Geoffrey Musgrave?
Sanıyorum ki bu kısmı kornasını çalıyor, olacak.
Dans le coin on dit appuyer sur le klaxon.
Öyle sanıyorum ki...
Á mon avis...
Unutmadım. Ve sanıyorum ki siz de unutmadınız.
Certainement pas, et vous non plus sans doute.
Mel, sanıyorum ki şimdilik temizim.
En ce moment, je le suis.
Öyle sanıyorum ki ; hasarı onarırlarken bize birkaç yüz metre kürek çektirecekler.
On va s'éloigner sur les canots pendant qu'ils réparent le navire.
Fakat ben sanıyorum ki ne yapmak zorundaysan, onu yapacaksın.
Mais je suppose que tu feras ce que tu dois faire.
Öyle sanıyorum ki, evlenince beni görmek istemeyeceksin?
Tu ne voudras plus me voir?
Fakat sanıyorum ki arkadaşımız duyguya önem veren biri.
Et de plus, le Commissaire est sentimental.
Sanıyorum ki balona biraz gaz vermeliyiz.
On a dû évacuer du gaz.
Sanıyorum ki bu dünyadaki yaşantımız, daha bizim arzu ettiğimiz şekilde değildir.
Ainsi donc... La vie sur notre globe n'est pas encore aussi bien réglée que nous l'aimerions.
Öyle sanıyorum ki... Son bir sigara için hâlâ vaktim var.
Je pense que j'ai le temps... pour une dernière cigarette.
Ama öyle sanıyorum ki senin tarzını yakalayacaktır, Ace.
Elle comprendra vite où vous voulez en venir.
Diğerlerinden daha iyisini yapacağımı sanmıyorum. Fakat öyle sanıyorum ki bizler sık sık insanların zekasını hafife alıyoruz.
Je ne suis pas plus convaincant qu'un autre, mais je crois... qu'on sous-estime souvent les gens.
Öyle sanıyorum ki, birbirimize söyleyeceklerimiz daha bitmedi.
Nous devrions nous en dire plus, non? Oui, ce serait naturel, mais...
Öyle sanıyorum ki sadece zaman geçiriyor.
Il paraît tuer le temps.
Yasugoro, Sanıyorum ki sen gangster olmanın ne demek olduğunu anlamamışsın.
Yasugoro, je ne pense pas que vous sachiez ce que signifie être yakuza.
Öyle sanıyorum ki, Yunanlılar, "nepenthe" nin, uyuşturucunun... neden olduğu bir ruh durumu olduğunu düşünüyorlardı, muhtemelen haşhaşın.
Les Grecs, je crois, définissaient le nepenthe comme un état d'esprit provoqué par la prise de drogue, sûrement du haschisch.
Öyle sanıyorum ki, bağışlanmak için de yetersiz.
Et il serait peut-être prématuré pour obtenir le pardon.
Ohh, sanıyorum ki ondan biraz alabilirsin
Je pensais que vous en auriez un peu appris quand...
Sanıyorum ki adımın yazılı olduğu kartı aldınız.
Vous devez avoir mon nom? James Bond.
Sanıyorum ki vicdanı bunu daha fazla kaldıramadı.
Je suppose que sa conscience ne pouvait plus le supporter.
Öyle sanıyorum ki kendini suçladığın tereddüt anı senin türünün karakter özelliği.
J'aimerais vous faire remarquer que l'instant d'hésitation dont vous vous faites le reproche est caractéristique de votre espèce.
Sanıyorum ki başını belaya sokman da bu şekilde oldu.
Vos ennuis viennent sans doute de ça.
Aşağıda ise bizim kendi grubumuz var... sanıyorum ki nadiren uzlaşmacılar.
Et ici, nous avons notre propre groupe, qu'il aurait sans doute trouvé un tout petit peu plus agréable.
O kadar meşgul ediyor ki beni, Kanada oradan ibaret sanıyorum.
C'est tout ce que j'en ai vu, du Canada.
Sanırım kadın yat gibi bir şey dedi, ama onca yol için sadece 10 senti reva gören birinde sanmıyorum ki yat olsun.
Un "yak" j'imagine, mais je ne vois pas comment celui qui m'a donné 10 cents... de New York à Jacksonville peut avoir un "yak".
Ben ne yapıyorum sanıyorsun ki?
. Je ne fais que ça!
Eğer öbür dünya varsa, ki sanıyorum var, siz ve o çok yakında tanışacaksınız Bay Holmes.
- Je n'ai rien contre. Si l'au-delà existe, ce dont je doute, vous l'y rencontrerez très bientôt, M. Holmes.
Oradaysa ki, öyle sanıyorum kolay olur.
S'il est là où je pense ce sera facile.
Bunları sana hemen yazıyorum ki ; sen, benim şan ve şeref ortağım sevinç payını eksik tatmayasın, yarın ne olacağımı bir an önce bilesin.
J'ai jugé bon de te rapporter cela, ma très chère compagne de grandeur, que tu ne perdes pas ta part de joie en restant ignorante de la grandeur qui t'est promise.
Bir adam kendi bildiği işe bakmalı, sanırım... Ama bazı büyük adamlar tanıyorum ki... Uygun bir şekilde yaklaşıldığı taktirde
Bien sûr, il vaut mieux rester dans sa spécialité... mais je connais des gens très sérieux qui pourraient s'intéresser à l'affaire.
- Hayır, tabii ki sanmıyorum! Ama yabancının biri polisi arayabilir. Onu taksinde görürlerse şey sanırlar -
Non, mais si un étranger appelle la police... et qu'ils la trouvent dans ton taxi, ils penseront que...
Doğru anladıysam, ki öyle sanıyorum, Eyalet Polisi'ni arayacaksın.
Si je ne m'abuse, vous voulez la police.
- İnanıyorum ki San Francisco'daki kuzeniniz vardığımızda daha iyi olacaktır. - Evet.
Pourvu que votre cousin se remette vite.
Ne yazık ki, Aleksey İvanovich dışarıdaydı. Ve uzun süre kaldığını sanıyorum. Evet...
Malheureusement Alexeï Ivanovitch est indisponible... et c'est pour longtemps!
Barış hattını belirleyebilirsek, ki ben bu konuda anlaştık sanıyorum. Bu tepe tarafsız bölgenin ortasında kalıyor.
D'après la carte dont nous avons convenu, cette colline se trouve en zone neutre.
Elbette ki toplumsal görevlerini yapan bir ev sahibi olacağımı sanıyorum.
Je remplirai mon rôle de maîtresse de maison.
- Sanıyorum size bildirmeliyim ki... nişanlımla ilgilenmeye devam ederseniz, sizi pataklamam gerekecek. - Aklında ne var?
A quel sujet?
Sanırım farkına vardım ki gerçekte zerre kadar umursamıyorum.
Je crois que je viens de me rendre compte qu'au fond je m'en fous.
Sana sarılmayı öyle istiyorum ki, aklım başımdan gidecek sanıyorum.
Je voudrais tant t'avoir contre moi, que je crois que je vais éclater.