Son sınır traduction Français
3,719 traduction parallèle
En son sınırıma ulaştım yani benden bu kadar.
C'est ma limite, alors c'est fini.
Jackie ona gider, küçük hanımın başı beladadır ve... Mazeretini kimsenin araştırmayacağından emin olmak için ona ihtiyaç duyar.
Elle vient à lui, jeune fille en détresse... et a besoin de lui pour s'assurer que personne ne met en doute son alibi.
- Savunma Bakanlığı geçen sefer tüm şehri hedef aldığını düşünerek Parish'in bu kez daha büyük bir planı olduğunu düşünüyor. Saldırıları göz önüne alırsak, birkaç gün içerisinde gerçekleşecek.
Le DOD dit que Parish prépare quelque chose d'énorme, et depuis son échec ciblant la ville entière, on doit s'attendre à quelque chose d'encore plus grand, et selon ces renseignements, cela va avoir lieux dans les prochains jours.
Demomun Food Network yöneticilerine ulaşmasını engellemek için elinden gelen herşeyi yapacaktır!
Elle ferait tout ce qui est en son pouvoir Pour s'assurer que ma démo n'arrive jamais aux producteurs de la chaine culinaire
Kancanın ucundaki kendi çocuğun değilken ukalalık etmek kolaydır Dr. Jaffe.
C'est facile d'être moralisateur quand il ne s'agit pas de son propre enfant, Dr Jaffe.
onu durdurmaya çalıştım, fakat sanırım bir çocuk babasının yenilgisinin intikamını almaya çalışır telemachus ve odysseus gibi
J'ai essayé de l'en empêcher, mais je suppose qu'un fils essaye toujours d'expier les échecs de son père. Comme Télémaque et Ulysse.
Peygamberin zamanına ait, adının geçtiği yazılmış bir metin yok dersek aynı şey İsa için, Musa için de doğrudur. Bunun hiçbir anlamı yoktur çünkü ortada daima sözlü gelenek vardır.
Supposons qu'il n'existe aucun texte de l'époque du prophète mentionnant son nom, la même chose est vraie du Christ, la même chose est vraie de Moïse, ça ne veut rien dire, car il y a toujours la tradition orale.
Sanırım eski okulunda sınıfta kaldığı için buraya transfer olmuş.
Il a été recalé de son lycée, donc il a été transféré.
Kulak misafiri olan sıradan biri, sesinizin kadınsı tonunu duyduğunda iki tane sıradan kızın tuvalette gevezelik ettiğini sanır.
L'habitué des écoutes aux portes, entendant le doux son de vos voix, pourrait penser que vous êtes juste des filles qui jacassent.
- Son birkaç yıldır McKinley, bütün dışlanmış çocukların özgürce hayallerinin peşinden gidebileceği bir yer haline geldi.
- Ces dernières années, McKinley est devenu un lieu où les gens différents se sentent bien.
- İkinizin de Midge'ı son kez gördüğü zamanı bizim için tekrar anlatır mısınız?
Vous pouvez nous raconter votre dernière rencontre?
Annem kendi sahte kaçırılmasını ayarlamış.
Maman a simulé son propre kidnapping.
Ve son olarak, oğlum Daniel sadakati sınır tanımıyor.
Et enfin, mon fils Daniel dont la loyauté ne connait pas de limite.
Bütün sırlarını Gözcülerle paylaşır emsalsiz dehasını herkese ispatlardı.
À révéler ses secrets aux Observateurs. À démontrer son génie sans égal.
Adam karısını Dan Marino'nun masajcısıyla aldatır bir gün karısı adamın aletini kesip Everglades'e atar.
Un mec trompe sa femme avec la masseuse de Dan Marino. Elle coupe son sexe et le jette dans le marais.
Mahkemeye gidersek hükümetin avukat ordusuna ve sınırsız kaynaklarına karşı savaşmak zorunda kalırız ve hapse gireriz.
On fait pas le poids face au gouvernement et son armée d'avocats.
Yayınımıza bir son dakika haberiyle ara veriyoruz. Bugün Savoy Oteli'ne yapılan saldırıda bir şerif yardımcısı vuruldu. Akabinde mekân sahibi Vincent Savino şerif tarafında gözaltına alındı.
TV : nous interrompons votre programme habituel avec une nouvelle d'une grande violence à l'hôtel Savoy, où un homme armé non identifié a tiré sur un adjoint du shérif du comté de Clark, puis a tiré sur le responsable du Savoy, Vincent Savino.
Son 6 aydır Jack'in daireye gelip gittiğini gören kimse olmamış.
Apparemment aucun vois n'a vu Jack entrer ou sortir de l'appart ces 6 derniers mois.
Castle'ın dairesinden parmak izini alınca bu izin lateks modelini oluşturmak için yapıştırıcı ve biraz lastik solüsyon kullanmış.
Pour fabriquer un modèle de son empreinte digitale en latex.
- Lois tanıştığımızdaki gibi genç ve çıtır olmayabilirsin. Ama sen hâlâ benim sabanı süren, ahır işlerine yardım eden ve ara sıra kocasının onu tokatlamasına müsaade eden saban atımsın.
Tu n'es peut-être plus la jeune pouliche que j'ai connue, mais tu restes mon inépuisable cheval de trait qui est à mes cotés pour labourer, donner un coup de main, et pour recevoir une ruade de son mari de temps à autre.
Herkes lütfen... telefonlarınızı titreşime alınız, sohbeti minimumda tutunuz, ve sihri tekrar yaşamak için hazır olun sadece.
Tout le monde, s'il-vous-plaît, met son portable sur vibreur, et bavarde le moins possible, et préparez-vous à revivre la magie.
Bayan Clarke? Son birkaç test için benimle gelmeye hazır mısınız?
Prête pour vos examens?
Bay Pierce on milyonlarca dolarını carcur etmiş ve yediği aşırı hız cezaları nedeniyle ehliyetini kaptırmış.
M. Pierce s'est vu retirer son permis de conduire.
Ama gitmezsem de son numarasını yapmış olur ve yine o kazanır.
Mais si j'y vais pas, il aura le dernier mot et gagné.
Yanlış iliklenmiş gömleğini yırtıp ters giydiği çamaşırını indirmene ramak kalmıştı.
Tu es à ça de déchirer sa chemise mal fermée et enlevé son caleçon mis à l'envers.
Hayır, ama çıkarlarken Sarge'ın elemanlardan birine Kings'te buluşuruz dediğini duymuş.
No, mais... alors qu'ils partaient, il s'est souvenu que Sarge a dit à son ami qu'il avait un truc à faire, et qu'ils se retrouveraient au King's.
Bakalım adına yaraşır mısın...
Voyons si la femme fait honneur à son nom.
Nikah yüzüğü, karı kocayı sonsuza kadar birleştiremiyor bir koca karısını kalbinin en yakınında tutar. .. ve kadın da kocasını en yakınında tutar. Parmaktaki yüzük, kalple bağlantıdır.
La raison pour laquelle on porte une alliance c'est pour que lorsqu'un mari et son épouse ne sont pas ensemble, l'anneau les connecte l'un à l'autre, quand ils sont séparés.
Sana Luncheonette'te son 50 yıldır kayıt yapmış bazı sanatçıların cd'lerinin olduğu bir sepet yaptım.
Je vous ai préparé un panier avec des cd d'artistes qui ont enregistré ici ces 50 dernières années.
Sanki bir sürücü tavuk kümesine dalmış gibi. Annen üzerini çıkarmadan ve kardeşime para için kucak dansı yapmaya başlamadan önce, bazı yemekleri hazır etmemiz lazım.
Nous devons mettre de la nourriture dans ta mère avant qu'elle n'enlève son haut et commence à donner à mon frère des dollars pour des lap dances
İşsizlik sigortası geçen ay bitmiş. Kirasını da iki aydır ödemiyormuş.
Son assurance chômage s'est finie le mois dernier, sa voiture a rendu l'âme, il a deux mois de retard sur son loyer.
Seninki kendini bir tavuk sanıp mısır gagalarken, adam hayatını yaşıyor olabilir.
Il peut prendre son pied pendant qu'elle croit qu'elle est une poule picorant du maïs.
Belki de başarısının sırrı bunda saklıdır.
Et bien, peut-être que ça cache les secrets de son succès.
Ama sonra bir bakmışsın ki yerden çişini temizleyip ortasında arındırılmış bir bölge olan bir yatağa girer olmuşsun.
Mais l'instant d'après vous êtes en train de nettoyer son pipi sur le sol. vous allez vous coucher avec une zone neutre au milieu du lit.
Adamın yatırım firmasına oldukça büyük bir anlaşmada aracı olmaya çalışıyoruz.
Nous cherchons à négocier un très gros contrat avec son entreprise d'investissement.
Son beş ay içinde izlediğiniz bir filmi çok detaylı bir şekilde ve yüksek sesle anlatır mısınız?
Si quelqu'un a vu un film récemment, qu'il nous le raconte, bien fort. - Du vin?
Hemşirenin dediğine göre uyanır uyanmaz çocuk gibi davranmaya başlamış ve 50 yıl önce ölen babasını istiyormuş.
Il en est sorti il y a 3 mois. Tout de suite, l'infirmier a dit qu'il a commencé à agir puérilement, appelant son père, mort il y a 50 ans.
Sanırım ilk gününde bir cam kırmış ve sonra da üzülüp bu yüzden terk etmiş, aa, ama Joel konuşamamış onunla o zamandan beri, bu yüzden- -
C'est juste qu'il a cassé une vitre son premier jour et qu'il était contrarié, et donc il est parti, euh, mais Joel n'a pas pu lui parler depuis, alors...
Hayır "Hiçbir yer Gezegeni" nin son kitabının çıkış günü.
Non, ils sortent le dernier livre de "Planet Nowhere" aujourd'hui.
Son perde için hazır mısın?
Prêt pour ton dernier rappel?
- Beni burada kadınlığımdan sıyırın ve beni kafamdan... Çatıdaki alarmı kontrol etmek için geleceklerdir. Son dört, üç, iki, bir.
Ils vont venir en haut pour vérifier les alarmes du toit dans 4, 3, 2, 1.
Bay Hyde'ın son saldırısından beri görmedik.
Pas depuis avant la dernière attaque de M. Hyde.
Yatağın oraya gidiyor, siyah çocuğun bacaklarını açıyor, koca siyah şeyini tutup çıkarıyor, ve kendini kaptırırcasına işe koyuluyor.
Elle s'approche du lit, écarte les jambes du Noir et lui sort son bel engin pour le sucer à fond.
Annesi yumurtasını vermedi. Sola, onun eski yüceliğinin son kırıntısı.
Sa mère a gardé son œuf, et Sola est tout ce qu'il reste de sa splendeur ancienne.
Beyler. Sınır ve batı eyaletleri Cumhuriyetçileri'nin muhafazakar grubu, bir barış teklifi gizli tutuluyorsa, hakkında ciddi tereddütlerimiz olan bu Anayasa değişikliğini onaylayamaz.
Messieurs... les Républicains conservateurs des États frontaliers et de l'Ouest ne peuvent pas voter cet amendement, objet de graves doutes, si son adoption compromet une chance de paix.
Sadık bir izleyiciyseniz, ya da son birkaç yıldır diziyi izlemiyorsanız, bölümü kaçırmak istemezsiniz ve kesinlikle son on dakikasını kaçırmış olmayı isteyeceksiniz.
Si tu a été un fidèle spectateur ou si tu n'as pas regardé la série depuis un moment, Tu ne va pas vouloir rater cet épisode et tu ne va certainement pas vouloir rater les dix dernières minutes.
Küçük çocuklar gibi olan sırıtışının ardında gizlenmiş olan öfke. Anlaşılmamak için kullandığı o hoş albeni.
La colère qui pourrait surgir de son joli petit minois le charme engageant qu'il emploie pour le pas être démasqué.
Yalnızca son filminiz kadar başarılısınızdır.
Tu ne vaux pas plus que ce que vaut ton dernier film.
Son 10 yıldır Avrupa ve Güney Amerika çapındaki bir düzine siyasi bombalama olayında kullanılan... -... bombaları yapmaktan zanlısın.
Tu es suspecté de fabriquer des bombes qui ont été utilisées dans des douzaines d'attentats politique à travers l'Europe et l'Amérique du Sud ces 10 dernière années.
Aksi halde gidip karısına son kocasının 11 aydır sekreterini becerdiğini söylerim.
Ou sinon je dirai à sa femme qu'il se tape son assistante depuis 11 mois, d'accord?
Tayfasının kalanını da uyandırırsak neler olabileceğini düşünebiliyor musun?
Imaginez ce qui arriverait s'il ranimait tout son équipage.