Tanrı biliyor ya traduction Français
264 traduction parallèle
Vergilerimi ödüyorum, ki Tanrı biliyor ya, çok yüksekler.
Je paie régulièrement mes impôts, et pourtant Dieu sait s'ils sont lourds!
Tanrı biliyor ya seni seviyorum.
Dieu sait combien je t'aime.
Tanrı biliyor ya çalışında hiç içtenlik yok.
Toi, tu ne mets pas ton âme dans le jeu, mon petit.
Tanrı biliyor ya müthiş bir güzelliğim yok ama bu gece en güzel halime bürünmek istemiştim.
Je ne suis pas assez belle. J'aurais tant voulu te faire honneur ce soir.
Ama tanrı biliyor ya bu hayatta beni mutlu eden birkaç şeyden biri.
Même si c'est un de mes rares plaisirs.
Tanrı biliyor ya, uzun zamandır evimizde.
Ça fait pourtant assez longtemps qu'il vit chez nous!
Tanrı biliyor ya denedim.
Le ciel sait que j'ai essayé.
Tanrı biliyor ya, bunu hak etmiyorum ama size minnettarım.
Je ne le mérite pas, je vous remercie.
Tanrı biliyor ya, onun istediğine sahip olmasını diliyorum. Benim yerime siz olsanız bile.
Je le jure devant Dieu, je veux qu'il ait ce qu'il désire, même si ça veut dire vous et pas moi.
Tanrı biliyor ya, sana iyi şanslar diliyorum.
Et, qui sait, je vous souhaite bonne chance.
Tanrı biliyor ya, Ben,..
Dieu seul sait, Ben...
Tanrı biliyor ya, öğrenilmemesi için elimden geleni yaptım.
Dieu sait que j'ai tout fait pour vous en empêcher.
Tanrı biliyor ya zaten yeteri kadar günahım varken bir de bana hiç zararı dokunmamış bir adamı öldürmenin günahını yüklenemem
J'ai suffisamment mauvaise conscience, pour ne pas tuer un homme qui ne m'a jamais nui.
Tanrı biliyor ya, doğruyu söylüyor. Kasa yok.
C'est pourtant la vérité, il n'y a pas de coffre chez nous.
Onun hakkında merak ettiğim bir şey var, tanrı biliyor ya! Orgazm olduğunda ne olur?
Je me suis toujours demandé, à propos de Teresa... ce qui se passe quand elle jouit.
Tanrı biliyor ya, piç kuruları hala...
Dieu sait comment, les salauds...
- Tanrı biliyor ya denedim.
- J'ai vraiment essayé.
Tanrı biliyor ya denedim.
Dieu m'est témoin.
Tanrı biliyor ya polis onları enselemeyi çok istiyor.
Dieu m'est témoin que la police finira par l'attraper.
Tanrı biliyor ya, paranın yarısıyla... Çok güzel bir iş çıkarabilirim.
Dieu sait que la moitié des droits d'auteur m'arrangerait bien.
Tanrı biliyor ya çok şey istemiyordu.
Et pourtant, Dieu sait Qu'il n'était pas très gâté
Tanrı biliyor ya, benim de.
Dieu sait que ça enflamme le mien.
Çünkü, Tanrı biliyor ya, buna ihtiyacın olacak!
Parce que, pardon... t'en auras besoin!
Tanrı biliyor ya, şu son günlerde çok şeyle uğraştık.
Dieu sait si on a eu des émotions, ces jours-ci.
Tanrı biliyor ya, bu sefer hak ettik.
Ce serait bien normal.
Tanrı biliyor ya Howard hayatımda kimseden iyilik istemedim. Ama sen daha babanın kucağındayken ben burada çalışıyordum.
Dieu sait que je n'ai jamais rien demandé.
Tanrı biliyor ya... ona öğretmeye çalıştım ama kendini beğenmişliğinden beceremedi.
J'ai tenté de t'extirper ce mauvais instinct mais... tu l'as dans le sang!
Tanrı biliyor ya, bunu her zaman başaramıyorum.
Dieu sait que je n'ai pas toujours réussi.
Bayan Daisy, sizin şoföre ihtiyacınız var Tanrı biliyor ya, benim de işe ihtiyacım var.
Écoutez, Miss Daisy, il vous faut un chauffeur et Dieu sait qu'il me faut un travail.
Tanrı biliyor ya, bu doğru.
C'est la vérité, le bon Dieu m'en est témoin.
Tanrı biliyor ya, gitmek istemiyorum.
Dieu sait que j'en ai pas envie
Tanrı biliyor ya, sende fazlasıyla var.
Dieu sait que tu en as à revendre.
Tanrı biliyor ya deniyorum.
Dieu sait que je fais des efforts.
Tanrı biliyor ya, şu anda iyi bir babaya ihtiyaçları var. - Sağol dostum.
Et Dieu sait s'ils ont besoin d'un père en ce moment.
Tanrı biliyor ya, sergileyeceğim tüm hünerlerimi
Et, mon Dieu, je ferais tout ce que je peux
Seni bitiriyor. Tanrı biliyor ya şans verilse biliyorum ki çok çalışkan adamsın.
Pourtant, je sais que t'es un bûcheur.
Tanrı biliyor ya, çok uzun yaşadın. İyileşeceksin.
Dieu sait comment tu as survécu.
Tanrı biliyor ya, her tür yardıma ihtiyacım var.
Dieu sait que j'ai besoin d'aide!
Biliyor musun... Tüm hayatım boyunca Tanrı'ya dua ettim ve ben... Beni dinliyor mu hiç bilmiyordum ama teşekkür ederim Doğa Ana.
Tu sais, j'ai... j'ai prié Dieu toute ma vie, et je ne savais jamais si elle écoutait, mais... merci, Big Mama.
Ama gelin, yeniden, ant için Tanrı'nın önünde. Hiçbir zaman, davranışlarım ne kadar garip olursa olsun, çünkü olur ya, bundan sonra, kendimi deli göstermek isteyebilirim, beni bir başka türlü görünce, sakın kuşku uyandıracak laflar etmeyin : "Ha, ha, anlıyorum." gibi. "Bir söylesek, bir bilseler." Ya da bunlara benzer manalı sözlerle bir şeyler biliyor görünmeyin.
Mais, si bizarre que soit ma conduite, même si je juge bon d'affecter la démence, jurez-moi de ne jamais insinuer que vous savez quoi que ce soit à mon sujet.
Tanrı biliyor ya oradalar.
Ils attendent, comme des charognards.
Lily Mortar zararsız bir kadın değil. Tanrı da biliyor ya...
Lily Mortar n'est pas inoffensive, même si Dieu sait qu'elle est idiote.
Biliyor musunuz, bu Tanrı'ya Şükran Günü yemeğine benziyor.
On dirait mon dîner de Thanksgiving. Vous êtes Philip Marlowe.
Biliyor musun, Roma'ya ilk geldiğimde hepiniz gözüme tanrı gibi gözükmüştünüz.
Tu sais, la première fois que je suis venu à Rome, - vous étiez des dieux à mes yeux.
Tanrı biliyor ya, erken olması geç olmasından daha iyi.
Mieux vaut tôt que tard.
Ve Doktor, Tanrı da biliyor ya, ben, katılımı destekleyen biriyim, ama arada bir cümlelerimi bitirmeme izin vermeniz hoşuma giderdi.
Et docteur,... Je ne suis pas du genre à décourager les initiatives, mais j'apprécierais que vous me laissiez parfois finir mes phrases.
Tanrı da biliyor ya, ben glasnost çocuğuyum.
Je suis entièrement glasnostique.
Tanrı da biliyor ya ikinizi de en iyi biçimde yetiştirmeye çalıştım.
- Ne dis pas de bêrises. Le Seigneur sair que je vous ai élevés de mon mieux.
... ve biliyor musun? Gördüğün zümrenin üstünden asırlar geçmiş,... ve bu zümreyi boğdurmaya uğraşıyor. Hem de aynı Tanrıya tapmalarına rağmen.
Depuis des siècles, ceux-ci veulent étouffer ceux-là, bien qu'ils partagent le même Dieu.
Biliyor musunuz, radikal Hıristiyanlar beni çok eğlendiriyor. İyi şeyler için Tanrı'ya şükredip... kötü şeyler için insanlığı suçluyorlar.
Ça m'amuse terriblement ces chrétiens qui remercient Dieu pour ses bienfaits et fustigent l'humanité pour ses méfaits.
Gitmeme izin verir ya da seni ölürken seyreder. - Benim ilk Tanrısal işim ne olacak biliyor musun?
Devine ma première action en tant que dieu?