Tek yapmanız gereken traduction Français
524 traduction parallèle
Tek yapmanız gereken Gary'nin bunu atlatmasını sağlamak.
Ce qui importe, c'est que vous aidiez Gary à s'en sortir.
Tek yapmanız gereken birayı piyasadan çekmek.
- Vous, vous transportez la bière. - Oui?
Girebilmek için tek yapmanız gereken kafanızı kazıtmak. Kafatasınız için de iyi bu!
On ne vous couperait que les cheveux!
Tek yapmanız gereken onlara koca bulmak... konusunda biraz sorumluluk almak!
C'est pourquoi vous devez vous démener pour qu'elles se marient.
Kolay iş. Tek yapmanız gereken samanları bir ata yedirip röntgenini çekmek.
Faut trouver un cheval pour bouffer le foin et faire une radio du cheval.
Tek yapmanız gereken biraz eğlendirmek. Mesela belirli insanları davet edip...
Vous n'auriez qu'à recevoir, inviter certaines personnes...
Tabi.Bunun için tek yapmanız gereken yenileme formunu imzalamanız.
D'accord. Je n'ai besoin que de votre signature.
Tek yapmanız gereken bu.
C'est tout ce que je te demande.
Çok basit. Tek yapmanız gereken kopyalamak.
Vous n'aurez qu'à le copier.
Tek yapmanız gereken 24 saat yakınında olmaktı. İmza için uğramazsa, içeri tıkmak.
Vous deviez le pister pendant 24 heures et le ramasser s'il ne s'inscrivait pas.
Tek yapmanız gereken iyi bir çimi alıp 600 yıl boyunca her gün silindirle düzlemek demiş.
"Plantez du bon gazon et roulez-le pendant 600 ans."
Tek yapmanız gereken çekip gitmek.
Vous n'avez qu'à partir.
O zaman tek yapmanız gereken nehri sağınızda tutup onu takip etmek.
Vous n'aurez plus qu'à longer la rivière sur la droite.
Tek yapmanız gereken sırıtmaktı.
C'est si simple.
Bunların nasıl kullanıldığını hepinizin bildiğini var sayıyorum ancak bilmeyenleriniz için... Tek yapmanız gereken horozu indirip hedefe doğrultmak ve tetiğe basmak.
Au cas où vous ne sauriez pas vous en servir... vous pressez ce levier et... vous tirez.
Tek yapmanız gereken beklemekti.
Pourquoi ne m'avez-vous pas cru?
Ama tek yapmanız gereken, herhangi bir kapıyı çalmak ve "Girmeme izin verirseniz..."
Mais vous n'avez qu'à frapper à une porte en disant :
Şansınızı deneyin. Tek yapmanız gereken vurmak ve parayı kazanmak.
Touchez les assiettes et l'argent est à vous.
- Hayır, tek yapmanız gereken...
- Non, tout ce que vous avez à faire est...
Tek yapmanız gereken gidip onu almak. Çocuklar, unutmayın..
Il suffit d'aller la demander.
Tek yapmanız gereken bu.
C'est ce qu'on va tous faire.
Tek yapmanız gereken düzgün konuşmak, böylece Fare Kapanı'ndan daha uzun süre oynarız.
Tout que vous devez faire c'est parler clairement, évitez de trébucher et nous durerons plus longtemps qu'une Souricière.
Tek yapmanız gereken birazcık gaz yağını süngerle sürmek.
Douchez-vous à l'essence.
Tek yapmanız gereken şu düğmeyi çevirmek, böylece en gürültülü motor sesine kilitlenecek.
Cet engin suit toujours le moteur le plus bruyant.
Ortada gerçek bir sorun yok. Tek yapmanız gereken Berlin'e telgraf çekmek.
- Messieurs, il n'y a pas vraiment de problème, il n'y a qu'à appeler Berlin.
Tek yapmanız gereken onu tekrar yüzeye çekmek.
Il vous suffira de la remonter en surface.
Burada tek yapmanız gereken hızlı olmak ve otomobilinizin sorun yaşamamasını ummaktır.
La seule chose à faire est de conduire le plus vite possible et d'espérer que la F1 tiendra.
Tek yapmanız gereken bu füzyonu ateşlemek olacak.
Il suffira d'allumer cette amorce.
Tek yapmanız gereken onu bana gösterip kızı almak.
Vous me le montrez, vous récupérez l'enfant.
Tek yapmanız gereken birine boşanmak istediğinizi söylemek.
Il suffirait de dire à une personne que vous voulez divorcer.
Sizi uyarıyorum, burayı milyonerle dolu bir metropole... dönüştürmek istiyorsanız,... tek yapmanız gereken, küçük iki katlı bir genelev inşa etmek!
Si vous voulez en faire une ville monotone en développement, remplie de millionnaires, construisez donc une espèce de petit bordel à deux étages!
Unutmayın, tek yapmanız gereken havaya bir el ateş etmek.
N'oubliez pas, vous n'avez qu'à tirer une fois.
Tek yapmanız gereken beni sergilemek ve insanlar beni görmek için para öderler. Bir sürü insan.
On m'exhibe et les gens paieront pour me voir.
Tek yapmanız gereken adama o patlayıcıdan verip... onu deliğe sokmak, ta kayaların dibine... işte çinko elinizde.
Il suffit de foutre un explosif dans les pattes du type, de le faire descendre le long de la roche, et le zinc vous coûte 65 cents la tonne.
Ondan sonra tek yapmanız gereken konuşarak onu oyalamak.
Ensuite, contentez-vous de la faire parler.
Tek yapmanız gereken hedefinize burayla burası arasında nişan almak
Vous avez seulement à le toucher entre ici et là.
Tek yapmanız gereken denizaşırı bir telefon görüşmesi yapmak.
Il suffit d'appeler à l'étranger.
Tek yapmanız gereken kendinizi göstermemekti. Cross, şimdi raporunu bildirmek için bu ofise giriyor olacaktı.
Si vous aviez été discrets, Cross serait venu signer son rapport.
Tek yapmanız gereken şey benimle işbirliği yapmak.
Soyez coopératifs.
Tek yapmanız gereken şey günde üç defa bir tepsi hazırlayıp onun odasındaki masanın üzerine bırakıvermek.
Vous auriez juste à préparer un plateau trois fois par jour et à le laisser sur la table de son salon.
- Tek yapmanız gereken...
- Il suffit de...
Tek yapmanız gereken beni kurtarmak.
Vous avez qu'à me faire sortir.
Tek yapmanız gereken onu uzaya bırakmak.
Il suffit de le remettre dans l'espace. Il est préprogrammé!
Tek yapmanız gereken, şu kapıdan hemen çıkmak ve Romalıları, onu çivilemeden durdurmak!
Vous n'avez qu'à sortir par cette porte... et empêcher les Romains de le crucifier!
Tek yapmanız gereken çalmak.
Vous n'aurez qu'à vous entrainer.
Yapmanız gereken tek şey çenenizi tutmak.
Il suffit de vous taire.
Yapmanız gereken tek şey bu tarafa ilerlemek.
Il vous suffit de marcher dans notre direction.
Yapmanız gereken tek şey sizden istenilenleri yapamamaktır.
Il suffit de ne pas être à la hauteur.
Seni ABD'ye gönderme emri çıkaracağız ve karşılığında bizim için yapman gereken tek şey var.
Nous allons accomplir les formalités nécessaires, mais en échange, nous vous demanderons quelque chose.
Yapmanız gereken tek şey 15 cent veya daha fazla paralık cömert bağışınızı... buradaki bayana vermek.
Jetez une aumône de 15 cents ou plus... dans ce pot de chambre de dame.
Adi herif. Yapmanız gereken tek şey şuraya imza atmak. Oradaki ahlaksız insanları görüyorsunuz.
Salaud... tout ce que vous avez à faire c'est signerjuste ici... de l'autre côté, il y a un groupe de charlatans immoraux.