Umursamıyor traduction Français
1,007 traduction parallèle
Milyonlarca komşun olunca kimse yan dairede kimin oturduğunu umursamıyor.
Avec des millions de voisins, personne s'intéresse à toi.
Bunu umursamıyor, çünkü seninle olacak, istediği bu.
Ça lui est égal, pourvu qu'elle soit avec toi.
Kimse kimseyi umursamıyor.
Personne ne s'inquiète de son prochain.
O küçük kız bizi pek fazla umursamıyor.
Cette fille ne nous aime pas trop.
Kimse umursamıyor. Hiç kimsenin umurunda bile değiliz.
Le monde entier se fout de nous.
Hiç kimse umursamıyor. Kimsenin umurunda bile değiliz.
Le monde entier se fout de nous.
Yayımcılar gazeteyi umursamıyor. Gazete beni umursamıyor. Ben de senden başkasını umursamıyorum.
Les patrons se fichent du journal, le journal, de moi, et moi, de tout sauf de toi.
Beni umursamıyor musun?
Cela m'est égal.
Ama kimse duymuyor. Kimse dinlemiyor. Kimse umursamıyor, özellikle de sen.
Vous vous moquez de ces gosses!
Donanma uçağı umursamıyor... hatta ortadan yok olursa farketmeyebilirler bile.
La Marine ignore les avions. Ils se disent qu'ainsi, ils disparaîtront peut-être.
Hiçbir şeyi umursamıyor.
Je ne sais plus.
Maçın TV sponsorları umursamıyor.
La bière qui patronne le combat à la télévision s'en moque.
Ne düşündüğümü umursamıyor musun?
Tu te moques de ce que je pense?
Onu hiç umursamıyor musun?
Tu n'éprouves rien pour lui?
Gerçekten umursamıyor musun?
Tout t'est égal, quoi!
Beni umursamıyor.
Il s'en fiche pas mal!
Beni umursamıyor musun?
Ne tenez-vous pas à moi?
Beni bir gram umursamıyor.
Il se fiche pas mal de ce qui peut m'arriver.
Bilmiyor, ya da umursamıyor.
Il ne sait rien ou il s'en fiche.
Anlamıyor musun? Senin gibi sıkıntıda kalmış bir kardeşi umursamıyorum.
Que m'importe un frère qui refuse de se bouger.
Umursamıyor gibi davranalım.
Feignons l'indifférence.
Beni hiç umursamıyor musun...
Tu te moques de...
Umursamıyor musun?
Tu veux?
Ama artık umursamıyor.
Il disait que c'était un métier de snobs.
Hiçbir şeyi umursamıyor gibiydi.
Mais ça lui était égal.
Başka hiçbir şeyi umursamıyor.
Le reste lui est égal.
Nikon senin hayatını hiç umursamıyor.
Ta vie, Nikone s'en moque bien.
Kimse bizi umursamıyor.
Personne ne fait attention à nous!
Beni umursamıyor musun?
Tu t'en fiches?
Hâlâ umursamıyor musun?
Cela t'est vraiment égal?
Bak, umursamıyor bile.
Regarde-la, elle s'en fout!
Beni umursamıyor. Hiç kimse umursamıyor.
Personne ne s'en soucie.
Kendi kocam orada olacak kadar bile umursamıyor!
Et mon mari n'a pas le cœur d'être là!
Kimse benim hislerimi umursamıyor
Vous dédaignez ce que je ressens.
Bak, beni hiç umursamıyor.
Tu vois? Il ne me prête aucune attention.
Martha pek umursamıyor.
Ça va.
Bu mevzuyu kuralına uygun olarak işlemeliydiniz, ama kimse kuralları umursamıyor.
Après on en parle. Cette confrontation est illégale.
Warren umursamıyor.
Warren s'en moque.
Kimse umursamıyor artık.
Personne ne se soucie plus
Beyaz bir kadın siyah sevgilisini öldürüyor ve şu ırkçı polisler umursamıyor bile.
Une Blanche tue son amant noir et ces flics racistes s'en foutent.
Billy Joe ile beni umursamıyor ama.
Pas à Billy Joe et moi.
Kimse umursamıyor, çaba göstermiyor. Ben dahil.
personne... y compris moi!
Paragöz yaşlı kaltak umursamıyor.
Cette vieille garce radine cédera pas.
- Kimse ne hakkında olduğunu umursamıyor.
On s'en fout.
Kadınların daha iyi nişancı ve zeki olmalarını erkekler umursamıyor mu?
Les hommes ici se moquent donc que les femmes soient meilleures qu'eux?
Öz oğlun bile seni fazla umursamıyor.
Même ton propre fils ne t'aime guère.
Kimse umursamıyor.
Les gens s'en foutent!
Etrafınızda yaşlı bir kadın olmasını umursamıyor musunuz?
Sa présence ne vous dérangerait pas?
Umursamıyor musun?
Tu t'en fiches?
Hiç umursamıyor musun?
Tu ne vois pas?
Bizi hiç umursamıyor.
Il se fout complètement de nous.