Vakti gelmişti traduction Français
317 traduction parallèle
Vakti gelmişti.
- Et il est raide!
Bizi görmeye gelme vakti gelmişti.
II était temps que tu passes nous voir.
Bir asker olarak, savaşa gitme vakti gelmişti
Une fois fatigués de leurs ébats, ils rentrèrent chez eux à Tokyo.
Sevindiğine sevindim. Vakti gelmişti.
Je suis contente que tu sois content.
- Vakti gelmişti, kütük kafa.
Il serait temps, gros lourdaud!
Karalar yerine farklı bir şeyler giymenin vakti gelmişti.
Il était temps que tu portes autre chose que du noir.
- Vakti gelmişti.
- Il était temps.
Yine de vakti gelmişti.
Il était quand même temps.
İşbirliğinin vakti gelmişti.
II était temps que tu collabores...
Biraz kalmaz mısınız. Tanışmamızın vakti gelmişti.
On va pouvoir faire connaissance.
Vakti gelmişti.
Il était grand temps.
Düzgün bir iş yapmanın vakti gelmişti.
Il était temps que vous réussissiez quelque chose.
Bir anda fark ettim ki boşluk gitmiş ve dünya tekrar yaşamaya değer bir yer haline gelmiş. Fakat zorlu sınavın vakti gelmişti.
Quand partout oú nous allions, devenait magique... et que par le fait d'ìtre ensemble... je réalisais que brusquement, le vide était comblé... et qu'il valait la peine de vivre en ce monde... je savais que c'était le moment d'avaler l'acide.
Vakti gelmişti.
C'est notre époque, chérie.
Şeytana meydan okumanın ve onu ait olduğu cehenneme göndermenin vakti gelmişti.
Le temps était venu regarder le diable en face et de l'envoyer en enfer à sa place,
Bunun üzerine şöyle düşündü belki de artık değişme vakti gelmişti.
Il s'est dit... Il s'est dit qu'il était temps de changer.
- Artık vakti gelmişti.
- Ouais, c'est pas trop tôt.
Vakti gelmişti.
Il serait temps.
Birinin onları yıkamasının vakti gelmişti. Zencefilli gazoz karşılığı ben yaparım.
- Il serait temps de les nettoyer un peu.
- 25 yılın ardından vakti gelmişti. - Mart 1952'de bana dönmem için baskı yapmaya başlamıştı.
Elle me demandait de rentrer et m'a mis la pression
Ama artık vakti gelmişti ve bunu çok beklemiştik.
Mais elles étaient la... Et nous les avions tant attendues.
- Vakti gelmişti.
- C'est pas trop tôt.
Vakti gelmişti.
Enfin!
Bu gerzeğe haddini bildirmenin vakti gelmişti.
- Bien joué, m'man, bien joué. Il était temps!
Devrim yapmanın vakti gelmişti.
Le temps était venu de faire la révolution.
Vakti gelmişti!
Vous y avez mis le temps!
Vakti gelmişti.
Pas trop tôt!
Vakti gelmişti.
C'était son heure.
Janero'yla uzlaşma vakti gelmişti.
Il était temps qu'on s'occupe de cette ordure.
Kazancımı katlamanın vakti gelmişti doğru zamanı bekledim.
Je me suis dit qu'il était temps que j'augmente mes profits. Alors j'ai attendu le bon moment.
Onu uyandırma vakti gelmişti.
Il était tant de la réveiller.
Teşkilattan birini göndermelerinin vakti gelmişti.
Il était temps de faire venir ici quelqu'un de chez nous?
Birkaç iyi haber duymasının vakti gelmişti.
Pas trop tôt pour quelques bonnes nouvelles.
Vakti gelmişti.
Son temps était accompli.
- Çoktan vakti gelmişti.
- Pas trop tôt.
Eğlencelere veda vakti gelmişti.
C'était l'heure des adieux.
Ve gerçeği öğrenme vakti gelmişti.
Il est temps qu'il sache la vérité.
- Vakti gelmişti, hava ısınıyor.
En avant la magie! Alors? Ton v u le plus cher?
Vakti gelmişti.
- Monte-la. Respire!
Ve artık sizinle konuşma vakti gelmişti.
Et j'ai décidé de vous parler.
Vakti gelmişti!
Putain, pas trop tôt!
Biliyorum, artık yatma vakti gelmişti. Uzun bir gün geçirmiştim.
Je crois que c'est le moment d'aller au lit.
Çok iyi oldu, gereksiz ağırlık atmanın vakti gelmişti.
Il était temps de virer les poids morts!
Çekip gitmenin vakti gelmişti.
Il fallait que je me casse.
Vakti gelmişti.
Il était temps.
Kendine bir karanlık oda yapabilirsin Vakti de gelmişti zaten.
Tu auras une chambre noire.
- Artik vakti gelmisti degil mi? - Bagirma.
Ne crie pas!
Vakti çoktan gelmişti
Il était temps.
- Vakti de gelmişti.
- Et ce n'est pas trop tôt.
Vakti gelmişti.
- 2 ans que je suis taxi, c'était mon heure.
karım bu ilerle ilgileniyordu, ama çekip gitti... vakti gelmişti. Burada takılmak için vaktim yok.
Je ne suis pas là en permanence, j'ai des trucs à faire.