Vakti geldi traduction Français
4,030 traduction parallèle
Neyse dostum, sohbet güzeldi. Ama dinlenme vakti geldi.
Ok, mec, super conversation, mais je pense que j'ai besoin d'une pause.
Müşterilerinizin numarasının arkasındaki yüzleri görmenizin vakti geldi.
Ce sera la première fois que vous allez pouvoir voir les visages derrière les numéros de compte.
Sanırım sana nasıl hissettiğimizi söylememizin vakti geldi.
Bien, je pense qu'il est temps de nous dire comme nous nous sentons vraiment.
Tamam, Bonnie'nin küçük yardımcıları, durum güncellemesi yapmanın vakti geldi.
Très bien, assistants de Bonnie, c'est le moment d'un récapitulatif.
Noel vakti geldi!
C'est Noël!
Artık vakti geldi dedim kendime.
Oui, je me suis dit qu'il était temps.
Sözümü tutup onurlandırmanın vakti geldi.
Le temps est venu de l'honorer.
Son yok olma numaramın vakti geldi.
Le temps est venu pour mon acte de disparition finale.
Şu anda sadece uyuşturucuyla değil, getirdiği şiddetle de savaşıyoruz. Ve fena halde kaybediyoruz, artık bazı şeyleri tersine çevirme vakti geldi.
Nous faisons à l'heure actuelle la guerre à la drogue et la violence qu'elle amène et y a pas de doute qu'on la perd, alors il est grandement dans notre intérêt de renverser la situation.
Çocuklar, uyanma vakti geldi.
Salut, les filles, il est l'heure de se lever.
Ve annemin yürüme vakti geldi.
- "Pinky..." Et la promenade de Maman?
Namaz vakti geldi.
C'est l'heure. L'heure des prières.
Sanırım memlekete dönmenin vakti geldi.
Il est temps que je retourne chez moi.
Bence bu konuda kedinin ne diyeceğini görmemizin vakti geldi.
Je crois qu'il est temps de savoir si le chat sait vraiment de quoi il parle.
Seni seviyorum Bay Whiskers. Ama artık her birimizin kendi yoluna gitme vakti geldi.
Mais maintenant, c'est le moment de partir chacun de son côté.
Ama elveda etme vakti geldi.
Mais il est temps de se dire au-revoir
O şeylere nasıl olduğumuzu gösterme vakti geldi.
Faut leur montrer ce qu'on vaut.
Mustafa'yı yeniden gördüğümüze çok sevindik. Ama işlerinize geri dönmenin vakti geldi.
Nous sommes contents de revoir Mustafa, mais maintenant, vous devriez retourner à vos activités.
Hayranlarını bırakmanın vakti geldi.
Il est temps de dire adieu à tous vos... admirateurs.
Daha dün bir rüyada tanışmıştık ama şimdi uykumuz kaçtı, rüyamız bitti ve ayrılma vakti geldi çattı.
Ce ne fut qu'hier que nous nous rencontrâmes en rêve, mais maintenant notre sommeil s'est évanoui et notre rêve a pris fin, et nous devons nous séparer.
Yemek vakti geldi.
– Bon. C'est l'heure du repas.
Tanrı'nın işini yapma vakti geldi.
Faisons le travail du Seigneur.
Artık başlamanın vakti geldi.
Il est temps de commencer.
Bence karŞımızdakilerin kim olduğunu öğrenme vakti geldi.
Il est temps de connaître notre ennemi.
Bundan ne anlaman lazım? Belki de farkl ı Şeyler yapmanın vakti geldi.
Change de stratégie, tu crois pas?
Hazırlan. Vakti geldi.
Je suis prêt, allons-y.
Başlattığımız şeyi artık sonlandırmanın vakti geldi!
C'est ici que tu es devenu Wolwerine?
Ama size zıplama vakti geldi dediğimde trambolinden zıplayacaksınız.
Mais si je vous dis de sauter, préparez le trampoline.
Artık gitme vakti geldi.
Il est temps qu'on parte.
Artık siktirip gitmemizin vakti geldi.
On doit foutre le camp.
Sanırım ailen ile küçük bir konuşma yapmanın vakti geldi.
Je vais en toucher deux mots à tes parents.
Kendi hayatlarınızı yaratma vakti geldi.
Mais il est temps de vous construire votre vie propre.
Güneşlenip zom olma vakti geldi!
Et alors, à nous, le bronzage et la boisson!
Bence onu sonsuza kadar kapatmanın vakti geldi.
Je vais la fermer une bonne fois pour toutes.
Gitme vakti geldi. Hadi.
Il est temps de s'en aller.
- Gitme vakti geldi dedim.
J'ai dit qu'il est temps de partir.
- Arkadaşlarının gitme vakti geldi.
Je pense qu'il serait temps que tes amis s'en aillent.
Tamam Baymax, şu güncellemeleri kullanma vakti geldi.
Baymax, il est temps d'utiliser tes nouvelles fonctions.
Ayakta durma vakti geldi.
Il est temps de se tenir debout.
Kalkma vakti geldi, marş marş.
Debout, là-dedans. Hop, hop!
Bence iyi polis, romantik polis olma vakti geldi.
C'est l'heure de jouer au méchant flic et au flic romantique.
- Zook'un torbacı olduğunu kanıtlama vakti geldi.
On va prouver qu'il est le dealer.
Varisimi Dumont'la tanıştırma vakti geldi.
il est temps que je présente mon successeur à Dumont.
Onu bırakmanın vakti geldi.
Tu dois l'oublier.
Ayrıca gerçeği öğrenmesinin vakti geldi.
Il est temps qu'il sache la vérité.
- Ödül vakti geldi.
Ah.. la remise des récompenses.
Ama uyanma vakti geldi.
- Je dois me lever.
- Hayır tatlım uyku vakti geldi.
- Vous devez dormir. - Dormir.
Uyandırma vakti geldi.
Le temps de le réveiller.
Namaz vakti geldi.
C'est l'heure des prières.
Yemek vakti geldi.
Les garçons, on mange!
geldin 84
geldim 384
geldi 321
geldin mi 58
geldiğinde 28
geldik 352
geldiniz 33
geldik mi 60
geldin demek 49
geldi mi 70
geldim 384
geldi 321
geldin mi 58
geldiğinde 28
geldik 352
geldiniz 33
geldik mi 60
geldin demek 49
geldi mi 70