Ve bana traduction Français
43,011 traduction parallèle
Ve bana yardım edebilirsin.
Et vous pourriez m'aider.
Belki de aynı şeyi istiyoruz, ve bana tek gereken işe dahil olmak.
On veut probablement la même chose, et j'ai besoin d'être impliqué.
Belki de aynı şeyi istiyoruz, ve bana tek gereken işe dahil olmak.
Nous voulons probablement la même chose, et j'ai besoin d'être impliqué.
Ve bana'Bir Çeşit Tekrar Eden Algoritma'veya'Hotel Hesaplamaları'gibi bir bilgisayar kısaltması olduğunu söyleme.
Et ne me dis pas que c'est l'abréviation d'un ordinateur comme Répétitif Algorithme pour Calculer les Hôtels...
Kendisine güvenmemi sağladı ve bana içeri girdiği günden beri Harvey'den intikam almak istediğini söyledi.
Après avoir gagné ma confiance, il m'a dit qu'il voulait se venger d'Harvey depuis le jour de son emprisonnement.
- Sakinleş ve bana neler olduğunu anlat.
Du calme, que s'est-il passé?
Kendini pohpohlamak yerine telefonu aç ve bana Sean Cahill'i bağla.
Bien, avant de te réjouir, pourquoi ne prends-tu pas ton téléphone pour appeler Sean Cahill?
Uğraştığın her neyse bırakmanı ve bana Hamptons'dan bir ev almanı istiyorum.
Arrête ce que tu fais et trouve-moi une maison dans les Hamptons.
Emma, bir gün şu kapıdan çıkabilirim ve bana bir otobüs çarpabilir. Bu benim dışarı çıkmama engel olmuyor.
N'importe quel jour, je pourrais passer cette porte et être renversé par un bus, mais ça ne m'empêche pas de passer la porte.
Ve bana bir iyilik yap, bu süreçte kimseyi öldürme özellikle de kendini.
Et par pitié, évitez de tuer des gens ou d'y laisser votre peau.
Bana bir şans daha verin ve ikisini de halledeyim.
Donnez-moi une autre chance et je les aurais tous les deux.
Muhtemelen kocam nerede ve neden bana yardım etmiyor diye düşünürüm.
Je me demande sûrement, "Où est mon mari, et pourquoi il ne m'aide pas?"
Bana yöneltilen suçlamalar için, anayasadaki beşinci yasa haklarımı kullanıyorum. ve tüm saygımla, sorularınızı yanıtlamayı reddediyorum.
J'invoque les privilèges du 5ème amendement contre l'auto-incrimination et je refuse respectueusement de répondre à toute question.
Bana yöneltilen suçlamalar için, anayasadaki beşinci yasa haklarımı kullanıyorum. ve tüm saygımla...
J'invoque les privilèges du 5ème amendement contre l'auto-incrimination et je refuse respectueusement...
Şu an buna inanmanın senin için çok zor olduğunu bliyorum. Ama inan bana bu günün sonunda, sen ve ben en iyi arkadaşlar gibi olacağız.
Je sais que c'est dur pour toi d'y croire, mais crois moi, à la fin de cette journée, toi et moi seront des meilleures amies.
Annem bana sen ve Trudy hakkında ki gerçeği söyledi.
Ma mère m'a dit la vérité sur Trudy et toi.
Dinle, annem bana sen ve Trudy hakkındaki gerçeği anlattı, içimde bir his vardı, ve benim seni bulan kişi bulmam gerekiyordu... bunların hepsinin olmasının bir sebebi var.
Ecoute, ma mère m'a dit la vérité sur Trudy et toi, mais j'avais ce sentiment, et je savais que je devais te trouver, que... tout ça arrive pour une raison.
Bana kasap derler, topraklarımı işgal eden ve tehdit edenler bana zarar veriyor.
Je suis la Bouchère, et tous ceux qui envahissent et menacent ma terre me font du mal.
Ve sana tadının nasıl olduğunu sorduğumda bana demiştin ki :
Et quand je t'ai demandé comment c'était, tu m'as dit,
Burada konuşuyoruz ve sen bana pompalı doğrultuyorsun.
Là, nous parlons, et tu pointes un fusil sur moi.
Çocuklarım da büyük ihtimâlle oynamayı beceremeyecek ve fotoğraf gününde yere diz çöküp dizlerim sırılsıklam bir şekilde kötü düşüncelerimi bir yana bırakıp daha önce görmediğim bir neşeyle bana koşan çocukların bitmeyen aksiyonuyla heyecandan titreyeceğim.
Mes genoux seront tout mouillés... malgré ma mauvaise attitude... Je suis trop excité par l'action en continue... des enfants qui courent vers moi avec un éclat de joie que je n'ai jamais vu avant...
- Bana ve kız kardeşine yardım etmek ister misin? - Evet.
Tu veux m'aider à aider ta sœur?
Çocukken babam ve ben Güneş Sistemi'nin küçük modellerini yapardık ve o bana yıldızlar hakkında her şeyi, yıldızlar sayesinde yolumu bulmayı öğretti.
Quand j'étais enfant mon père et moi voulions... voulions euh, construire des maquettes du système solaire et il m'a tout appris à propos des étoiles et il m'a appris comment trouver mon chemin grâce aux étoiles.
Bana monitörü ve iki tane büyük boy damar yolu açıcıyı getirin. Gövdesini ortaya çıkarmak için Kevlar'ını kesiyorum.
Trouve-moi le moniteur et deux intraveineuses, je coupe le Kevlar pour avoir accès à son torse.
Cevaplar için bana bakıyorlar Joon ve ben onların gözlerindeki kuşkuyu görebiliyorum.
Ils attendent de moi des réponses Joon, et je peux voir le doute dans leurs yeux.
Sizi kendine bağlar : kutup tepeleri, yeni çarpışma kraterlerine bakmak, kum tepesi bölgeleri, onların yüzey boyunca hareket ettiğini görürsünüz, toz hortumlarının ortalıkta gezinmesi, ve bunlar bana göre orayı ölü olmaktan çıkardı.
Ça vous saisit, les calottes polaires, l'observation des nouveaux cratères, les champs de dunes que vous voyez bouger à la surface, les tourbillons de poussière, et pour moi, ça amène de la vie à cet endroit.
John ve Helen bana karşı çok naziktiler.
John et Hélène ont été si gentils.
Şimdi, lütfen duracaksın Ve şarkı söylemeye bana katıl "Der Gute Kamerad."
Maintenant, si vous voulez bien vous lever et chanter avec moi "Le bon camarade"
Sadece birkaç saniye sürdü. Ama sanki... Öldüğü gibiydi ve Sonra bana döndü.
Ça n'a duré qu'un petit moment, mais il était comme... comme s'il était mort et qu'il revenait à lui même.
Harika bir beyanname hazırla ve bitirince bana getir.
Bien. Rédige la déclaration, et apporte-la-moi une fois finie.
- Bana ekmek ve su getirmeye mi geldin?
Tu m'apportes du pain et de l'eau? Si ça ne tenait qu'à moi, je te laisserais crever de faim.
Daha önce anlatmak istemiştim ama o kadın bana izin vermemişti o yüzden lütfen şimdi beni o kürsüye çıkarın ve anlatmama izin verin.
J'ai toujours voulu m'exprimer, mais cette femme m'en a empêché, alors je vous en prie, mettez-moi à la barre, que je puisse le faire maintenant.
Buraya gelirseniz, bana katılırsanız.. ... ısırılmaktan ve dönüşmekten korkmanıza gerek kalmaz.
Si vous venez ici, si vous me rejoignez, vous n'aurez plus à vous inquiéter des morsures, de vous transformer.
Ve sen bana yardım ettin.
Et tu m'as aidée.
Bütün devlet aygıtı bana karşıydı ve sırf ibret olsun diye beni ölüme göndermek istiyorlardı.
Toutes les instances du pouvoir étaient liguées contre moi. On voulait me faire condamner à la peine de mort à titre d'exemple.
TAMIR RICE'IN AİLESİNİN İZNİYLE... öldürülüş biçimi aklıma geliyor ve bu bana dokunuyor.
CÉDÉ PAR LA FAMILLE RICE sa mort m'a brisé le cœur.
Tıpkı bunun, bunun ve bunun bana ait olduğu gibi.
Tout comme celui-ci, celui-ci et celui-ci.
Gallo hakkında senden bilgi istedi ve sen de bana güvenmiyorsun.
Il veut que tu dénonces Gallo, et tu te méfies de moi.
Bana ve Sean'a işimizi yapmamız için bastırmaktansa neden gidip kendi işini yapmıyorsun?
Au lieu de reprocher à Sean Cahill et à moi de faire notre boulot, pourquoi n'irais-tu pas faire le tien?
Şirketinden bir parça da ben aldım bu da demek oluyor ki ya işi bana verirsin ve o şerefsize karşı beraber mücadele edeceğiz ya da onunla bir olup beni alt etmeye çalışacaksın.
J'ai aussi acheté des parts, donc soit vous m'embauchez et nous battons cet enfoiré ensemble. soit vous pariez sur lui, et je vous défie.
Ve uykumda olan şeyi söylemek zorundaydım, çünkü bugün bana gelip sordu. Ben de ona kaza kısmını anlattım, kavgaya tutuştuk.
Et j'ai dû parler en dormant car il m'en a parlé aujourd'hui, donc je lui ai raconté l'accident et puis on s'est disputés.
Eğer, sohbet ile arkamdan konuştuğunu ve adamın yatırım şirketinin işini aldığını kastediyorsan o halde evet, bana anlattı.
Si, par conversation, tu veux dire comploter dans mon dos et avoir son business d'investissement, alors oui, il me l'a dit.
Bu iddianameyi çıkarmam için bana baskı yaptın,... ve şimdi de onu düşürmek mi istiyorsun?
Vous avez fait pression sur moi pour obtenir cette inculpation, et maintenant vous voulez la rejeter?
Sonunda, annem beni birine götürdü, ve o bana eğer değişmezsem hayatımı mahvedeceğimi anlamamda yardım etti.
Finalement, ma mère m'a fait voir quelqu'un, et il m'a aidé à réaliser que si je ne changeais pas, j'allais ruiner ma vie.
Çünkü bana bir şeyler anlatan adamın tarzı kendisi hakkında açık olmaktı,... ve anladım ki eğer sana gerçekten yardım etmek istiyorsam, Ben de aynı şeyi yapmalıyım.
- Parce que la façon que cet homme à réussi à m'atteindre était de s'ouvrir lui-même, et j'ai réalisé que si je voulais vraiment vous aider, je devais faire pareil.
Ve şu an orada oturarak bana
Et maintenant vous êtes assise là me regardant avec un air du style
- Değildi. Cinayet gecesi kafanız iyiydi, ve sen de bunun hakkında bana yalan söyledin.
Vous étiez défoncés la nuit des meurtres, et vous m'avez menti à ce sujet.
Ve her yıl, gezisini karşılamak istedim ama bana izin vermedi.
Et tous les ans, j'ai voulu payer son voyage, mais elle a toujours refusé.
İstediğini boz çünkü Phillip bana kızı verecek ve o da Sutter'ı.
Tant pis pour toi, Phillip Allen me donne la fille, ce qui me conduit à Sutter.
Keske sadece bana bagli olsaydi ama kontrol ve denge sistemiyle çalisiyoruz.
Ça ne dépend pas que de moi.
Eddie bana karşı şikayetini geri çekmeyecek ve ben ruhsatımı alamayacağım.
Eddie changera pas d'avis et j'aurai pas mon label.
bana 1773
bana bunu yapma 64
bana yardım et 686
bana uyar 325
bana ne 176
bana yalan söyleme 146
bana göre 203
bana bak 1395
bana öyle bakma 161
bana gel 139
bana bunu yapma 64
bana yardım et 686
bana uyar 325
bana ne 176
bana yalan söyleme 146
bana göre 203
bana bak 1395
bana öyle bakma 161
bana gel 139
bana yalan söyledin 158
bana bir sigara ver 29
bana güven 272
bana biraz para ver 28
bana sorma 88
bana biraz zaman ver 38
bana ver 290
bana biraz su ver 19
bana bir bira ver 21
bana yardım eder misin 113
bana bir sigara ver 29
bana güven 272
bana biraz para ver 28
bana sorma 88
bana biraz zaman ver 38
bana ver 290
bana biraz su ver 19
bana bir bira ver 21
bana yardım eder misin 113