Yalnızım traduction Français
14,768 traduction parallèle
Hapisanede... yalnızım.
Seule... en prison.
Washington'da tamamen yalnızım.
Je suis tout seul à Washington.
Bugün Noel değil mi? - Sorun değil, evde yalnızım.
- Mais quel idiot, c'est Noël!
- Geri mi yolladı? Yalnız mı?
Te faire revenir?
Yerleşip, dinlenmeniz için sizi yalnız bırakalım.
Nous allons vous laisser vous installer et vous rafraichir.
Sizi yalnız bırakayım.
Bien, je vais vous laisser un peu seul.
Beni yalnız bırakır mısın Caleb?
Tu vas me laisser tranquille, Caleb?
Bak, seni yalnız bırakmamı istedin, ben de yalnız bıraktım.
Écoute, tu m'as demandé de te laisser tranquille, et je l'ai fait.
Seni yalnız bırakayım.
Je te le laisse.
Bu konuda yalnız olmadığımı da biliyorum.
Et je sais que je ne suis pas le seul.
Yalnız yarın Mike'ın bütün gün koruyucu bakım sınıfı var. O yüzden seni ben götüreceğim.
Mike a un cours pour apprendre à s'occuper d'enfants d'accueil demain toute la journée, alors je vais t'amener.
Sizde istediğin kadar çocuk evlat edinebilir, bu evi isterseniz grup evine çevirebilirsiniz. Bundan tek anladığım, çünkü çok açıkca belli oluyor, ki siz beraber yalnız yaşamak istemiyorsunuz.
Vous pourrez adopter tous les enfants que vous voulez, transformer cette maison en maison de groupe, car apparemment vous ne voulez pas vivre seules toutes les deux.
Yalnız mı yaşıyorsunuz?
Vous vivez seule?
Fakat son derece yalnız ve korkmuş durumdayım.
Mais je suis terriblement seul et effrayé.
Eğer ilki yalnız gelirse şaşırtırız. Tamam mı?
D'accord?
" Ortalık yerde yalnız başımıza kaldığımızda.
" Ici, quand nous sommes seules en public.
- Konuşmamız gerek. Yalnız kaldığımızda.
- Nous avons besoin de parler... une fois que nous serons seuls.
Ama eğer aklında başka bir şey varsa, yalnız olmadığımı bil.
Mais au cas où tu penses à autre chose, je ne suis pas seul.
Büyük olasılıkla kurbanımız yalnızdı.
C'est bizarre que notre victime ait été seule.
Tamam, yalnız mı?
D'accord, seul?
- Kızları yalnız mı bıraktın?
- Tu les as laissées seules?
Yalnız olmalıyım.
Je dois être seule.
Hatırlat bana bir daha yalnız hissedersem ben de o kamufleden yaptırayım. - Mike döndü mü?
Mike est là?
Beyler, bizi yalnız bırakır mısınız lütfen?
Messieurs, pourrions-nous avoir la pièce, s'il vous plait?
- Yalnızca bir dakikanızı alacağım.
J'ai seulement besoin d'une minute de votre temps.
Yalnızca dört kurbanımız var.
Nous n'avons que quatre victimes.
Her neyse, mağlubiyeti kabullenmeniz için sizi yalnız bırakayım.
De toute façon, je vais vous laisser vous mettre d'accord sur votre défaite.
Ben güçlerimi yalnız iyilik için kullanırım.
Je n'utilise mes pouvoirs que pour faire le bien.
Yalnız, size şunu sormadan edemeyeceğim...
Mais, je m'en voudrais si je ne vous demandais pas...
Leila, bizi yalnız bırakır mısın?
Leila, voudrais-tu nous laisser seuls?
- Biraz yalnız kalması lazım.
Il.. il a besoin d'être seul.
Seni bir daha yalnız bırakmayacağım.
Je ne te laisserai plus jamais. Je ne te laisserai plus jamais seul.
Artık yalnız kaldığımıza göre...
Maintenant que nous sommes seuls...
Yalnız mıydınız?
Étiez-vous seul?
Söylediği her şey burada bize anlatılanlara uyuyor. Yalnız ben Bay Weber'ın daha uzağa gittiğini farz etmiştim.
Tout ce qu'il a dit correspond à ce que l'on nous a raconté, sauf que je pensais que M. Weber était beaucoup plus loin.
Yalnız gelmezsen hemen anlarım.
Je le saurai si vous n'êtes pas seule.
Bu yaptığımız yalnızca lanet bir kıyamet zamanında doğru olurdu.
C'est seulement dans une apocalypse perturbée que c'était la chose à faire.
Sizi konuşmanız için yalnız bırakayım.
Je te laisse y travailler.
Ari, eğer böyle bir şey olacağını bilseydim seni asla yalnız bırakmazdım.
Si j'avais su que ça allait arriver, je ne t'aurais jamais laissé seul.
Yalnız mı bırakalım?
Laissez-moi tranquille!
Sıkıldınız mı, yalnız mısınız, arkadaş mı arıyorsunuz?
Hé, est-ce que vous vous ennuyez.. Uh... .. Seul à la recherche d'un ami?
- Anlaştığımız gibi yalnız mı geldin?
Vous êtes seul comme on avait dit? Pas d'armes.
Bu konuda yalnız değilsin ve yanındayım.
Tu n'es pas seule face à ça. Je t'aiderai.
- Seni biraz yalnız bırakayım.
- Je vous laisse un peu d'intimité.
- Yalnız mı geldin?
Tu es venue seule ici?
O zaman seni yalnız bırakayım.
Bien... je vais te laisser.
- Şu an yalnız mıyız?
Nous sommes seuls?
Bracken normalde yalnız mı?
Est-il habituellement solitaire?
Sizi yalnız bırakayım.
Je vais vous laisser une minute.
Yalnız mı hissediyorsun?
Vous vous sentez seul?
Veda etmeniz için sizi yalnız bırakayım.
On va vous donner un peu d'intimité pour faire vos adieux.
yalnız 545
yalnızlık 55
yalnız mısın 235
yalnızca 183
yalnız yaşıyorum 22
yalnızdım 64
yalnız mısınız 41
yalnızsın 42
yalnızız 36
yalnız mı yaşıyorsun 33
yalnızlık 55
yalnız mısın 235
yalnızca 183
yalnız yaşıyorum 22
yalnızdım 64
yalnız mısınız 41
yalnızsın 42
yalnızız 36
yalnız mı yaşıyorsun 33