Yasıyor traduction Français
16,747 traduction parallèle
- Yaşıyor mu?
Elle est en vie?
Evet, tam olarak 43,618,924 kişi yaşıyor.
Oui, 43618924 personnes, exactement.
Bunun dışında, sağlam ve... Yaşıyor!
À part ça, il est très vivant!
Çoğu kız orada yaşıyor.
C'est là que sont les filles.
Biliyor musun dostum, benim kız arkadaşım şehir dışında yaşıyor.
Oui, sauf que ma copine n'habite pas en ville.
Artık av ve avcı uyum içinde yaşıyor.
Aujourd'hui, prédateurs et proies vivent en harmonie.
Adı Manchas. Yağmur Ormanı Bölgesi'nde yaşıyor.
Il s'appelle Manchas, il vit dans le quartier de la forêt tropicale.
Büyük ihtimalle bu olağanüstü varlıklar aramızda yaşıyor.
Selon toute probabilité, ces êtres exceptionnels vivent parmi nous.
İnsanlar korku içinde yaşıyor.
Les bonnes gens vivent dans la peur.
Adam koca bir hayat yaşıyor ve her şeyi lanet olası bir kutuya sığıyor.
Un homme vit sa vie et tout ce qu'il reste de lui tient dans un carton!
Babamlar dağlık bölgede yaşıyor, oraya gelmezler.
Chez mon père, à la montagne. Ils n'iront pas là.
Nerede o zaman bu Barkhausen? Nerede yaşıyor?
Ce Barkhausen, il habite où?
Adamımız Christburger, Chodowiecki Caddesi ve Jablonski Caddesi arasında bir yerde yaşıyor olmalı.
Notre homme habite entre les rues Christburger, Chodowiecki et Jablonski.
Nerde yaşıyor?
Où habite-t-il?
- Tek hatırladığım kurtlarla yaşıyor olduğum.
Je ne me rappelle que ma vie avec les loups.
Burada mı yaşıyor?
Vit-il ici?
GREEN SOKAĞI ENFIELD, LONDRA Görünüşte pek bir farkı olmayan bu evin içinde Londra'nın merkezinde bir aile kâbusu yaşıyor.
Derrière les portes de cette maison normale de Ponders End, au nord de Londres, une famille vit un cauchemar.
Kasetteki ses 11 yaşındaki bir kızdan çıkıyor.
La voix sur cet enregistrement est celle d'une fillette de 11 ans.
Gıda eksikliği yaşıyor olabilir.
Se nourrit-elle assez?
Cadılar aramızda yaşıyor!
Les sorcières sont parmi nous.
Dünya'da sadece bir tane Appaloosa Pofyumak yetiştiricisi var ve o da New York'ta yaşıyor. Hayır yani.
Le seul éleveur de Boursoufs tachetés du monde est à New York.
Bağlanma sorunları yaşıyor.
Il a du mal à couper le cordon.
"Yeşua hala yaşıyor" diye bağırırken duyulmuşsun.
Vous auriez dit : "Yeshoua est vivant."
Anne, oğlan 1 yaşına basıyor. Hediyeler nerden alınmış algılayamaz.
Il ne comprendra pas d'où ça vient.
Hayatını yaşıyor.
Il vit sa vie.
Çözümlerini yaşıyorlar. Yaşıyor mu
Ils vivent leur solution.
Yaşıyor mu?
Elle est vivante?
Clarkson ve Asher yaşıyor.
Clarkson et Asher sont toujours en vie.
Başkan yaşıyor.
Le Président est vivant.
Profesör'ü görmeye gelmiştim. Burada yaşıyor sanıyordum.
J'espérais trouver le Professeur.
Hayır. O yaşıyor.
Non, elle est vivante.
Diyelim ki Çavuş Green yasal sorunlar yaşıyor onun için avukat önerme gibi bir hakkın var mı?
Si le sergent Greene avait des ennuis juridiques, auriez-vous un bon avocat pour lui?
Çocuk küçüklükten beri koruyucu aileyle yaşıyor.
L'enfant a passé sa vie entre les familles d'accueil.
Adamlarının konuştuğu tedarikçi. New Orleans'ta yaşıyor.
Nos gars ont parlé à un entrepreneur qui habite à La Nouvelle-Orléans.
15 yaşındasın. İnsanlar seni arıyor.
Tu as 15 ans et des gens sont à tes trousses.
- Ama yaşıyor.
- Mais est-il vivant?
- Buradakiler genelde kaç yıl yaşıyor?
- Quelle est l'espérance de vie par ici?
Her yüz milyon yılda bir, dünya kozmik temizlenme yaşıyor.
À toutes les centaines de millions d'années, un nettoyage cosmique s'opère.
Nine yaşıyor!
Mémé est en vie!
Asteroitin içinde tavşan mı yaşıyor?
Un lapin vit dans l'astéroïde?
- Nerede yaşıyor?
- Où vit-il?
Büyükannen hala yaşıyor mu?
Ta grand-mère vit toujours?
O yaşıyor mu?
Elle est toujours en vie?
O yaşıyor.
Il est vivant.
Şuanda yaşıyor olabilecek ölü insanlar var.
Des gens sont morts, qui auraient pu être encore vivant.
Peki yukarıda mı yaşıyor?
Et il vit là-haut?
Aman, aman, aman küçük Maui görünüşüyle sorun yaşıyor.
Tiens, tiens, tiens. Maui ne supporte plus son apparence
Horoz yaşıyor.
Le poulet est vivant.
- Siyahi çocuk burada mı yaşıyor?
Est-ce la maison où le garçon de couleur vit?
Çiçeklerine bile baktım, hepsi yaşıyor ama sen bu ilişkinin ölmesine izin verdin!
Tu es un génie. J'ai gardé tes maudites plantes en vie, mais tu as laissé cette relation mourir!
Tam bu kerhanenin yanından geçip evime gidiyordum ki şoförüme "Mahmudullah, bak, dostum Kimberley burada yaşıyor." dedim.
Je rentrais chez moi après être allé à un bordel, quand j'ai dit à mon chauffeur : "Mahboobullah, c'est ici" "que ma meilleure amie Kimberly habite!"
yaşıyorum 130
yaşıyorsun 145
yaşıyor 371
yaşıyoruz 30
yaşıyorsunuz 19
yaşıyorlar 32
yaşıyor musun 19
yaşıyor mu 97
yaşıyorsun 145
yaşıyor 371
yaşıyoruz 30
yaşıyorsunuz 19
yaşıyorlar 32
yaşıyor musun 19
yaşıyor mu 97