English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ Y ] / Yaşiyor

Yaşiyor traduction Français

156 traduction parallèle
YAŞIYOR!
VIVANT!
Diyorum ki,..., BAY BECKERT BURADA MI YAŞIYOR?
Je n'avais pas remarqué. M. Beckert vit-il ici?
ÜÇ ASTRONOT KAZADAN ÇIKARILDI HEPSİ YAŞIYOR
TROIS ASTRONAUTES Rescapés DU CRASH
Yaşiyor. Telepati yoluyla görüştük.
Il est vivant, j'ai télépathé avec lui.
BAŞLAMAK ÜZERE SAKLANARAK ORADA YAŞADI. ŞİMDİ İSRAİL'DE YAŞIYOR
( Y demeura pendant toute la guerre dans la clandestinité à partir de février 1943. )
ONLAR YAŞIYOR BİZ UYUYORUZ
Ils VIVENT NOUS DORMONS
PORCO ROSSO ÖLDÜ MÜ YOKSA YAŞIYOR mu?
LES AILES ROUGES SE SONT BRISÉES
TRAVIS VE DANA WALTON DÖRT ÇOCUĞUYLA BİRLİKTE SNOWFLAKE, ARIZONA'DA YAŞIYOR TRAVIS BÖLGEDEKİ BİR DEĞİRMENDE USTABAŞI.
TRAVIS et DANA WALTON vivent avec leurs quatre enfants à Snowflake, en Arizona, où Travis est contremaître à la scierie locale.
HİTLER YAŞIYOR
HITLER EST VIVANT
Aslına bakarsan bu okuldaki son günlerimi yaşiyor olmaktan gayet mutluyum.
T'as vu les chiottes, récemment?
Bizimle olmayabilir, ama, kalbimizde yaşiyor.
Il n'est plus avec nous, mais il survit dans ses assiettes.
DÜNYA NÜFUSUNUN EN AZ DÖRTTE BİRİ SEZARLARIN HAKİMİYETİ... ALTINDA YAŞIYOR VE ÖLÜYORDU.
PLUS DU QUART DE LA POPULATION MONDIALE VIVAIT ET MOURAIT SOUS LE RÈGNE DES CÉSARS.
HALA YAŞIYOR!
IL EST TOUJOURS VIVANT!
ŞİMDİ LONDRA'DA YAŞIYOR, 18.
Il vit aujourd'hui à Londres.
ÜÇ EVLENDİ VE BOŞANDI ŞU ANDA YALNIZ YAŞIYOR.
ELLE S'EST MARIEE ET A DIVORCE 3 FOIS, MAINTENANT, ELLE VIT SEULE
- FILIPPO CARDUCCI YAŞIYOR!
"Filippo Carducci est toujours en vie!"
LUCINDA KOCASI VE KIZIYLA BİRLİKTE YAŞIYOR.
Lucinda vit avec son mari et sa fille.
# Hayatımın yansımasıdır # GERARD DOMIANO FLORİDA'DA, ATEŞ DANSI YAPAN KIZI İLE BİRLİKTE YAŞIYOR.
À ses débuts, la porno visait la découverte, la curiosité...
SÜPERMEN YAŞIYOR
Superman est vivant
FİDO YAŞIYOR CINDY
FIDO EST VIVANT CINDY
ASIF, ŞEFİK VE RUHEL HALEN İNGİLTERE'DE YAŞIYOR.
Asif, Shafiq et Ruhel vivent en Angleterre.
Hala yasïyor mu?
Il était en vie?
Glennister yasiyor ve madenini geri aldi.
Glennister est en vie et a récupéré sa mine.
- Burada kac kiz yasiyor.
- Combien de filles vivent ici?
Hükümetler birlikte yasamiyor. Insanlar birlikte yasiyor.
L'homme vit avec l'homme, pas avec les gouvernements.
Ayi, kurt, karaca, Komançi burada yasiyor.
L'ours, le loup, l'antilope et les Comanches vivent ici.
Simdi artik... yalnizca anilarimda yasiyor.
Il vit... dans mes souvenirs seulement.
Aslinda babamiz yasiyor. Fakat New York'ta.
Enfin... notre père est en vie, mais il habite New York.
Bu köpek yasïyor.
Le chien est vivant.
O gece erken yatmis olsaydiniz Kennedy hala yasiyor olacakti sanki.
Et Kennedy aurait encore été vivant si vous étiez allé au lit tôt?
- Ama yasiyor.
- Au moins, il est vivant, non?
Babam orada yasiyor.
Je t'ai dit que mon papa vit là-bas?
Burada yalnïz yasïyor öyle mi?
Elle vivait ici toute seule?
Binada yasiyor ve insanlara yanimda olmalari iyi diyorum, sonra ölüyorum ve herkes cenazeme kravatla ve esarpla falan geliyor.
Je vis dans l'immeuble et j'explique aux autres qu'ils peuvent me fréquenter, puis je meurs et tout le monde vient à mon enterrement en robe à dos nu, avec des foulards et tout le bordel.
Burada yasiyor.
Il y vit.
- Oh, lanet, yasiyor mu?
Il est vivant?
Mark Brandon su an Tasmanya'da bir ciftlikte yasiyor.
mark Brandon vit désormais dans une ferme en Tasmanie.
Holly yasiyor.
Holly est en vie.
Evet, yasiyor.
Oui, il vit encore.
Sekizi de hala yasiyor mu?
Ces huit, ils sévissent encore?
Annesiyle yasiyor.
Il habite avec sa mère.
Annesiyle Amsterdam'da yasiyor.
Ouais, hum, il vit à Amsterdam avec sa mère.
Bircok aile orada yasiyor, yani en azindan oyle duyuyorum.
Il y a plein de familles là-bas, à ce que je sache.
Ben senin çocugun olmayabilir ama sen olmasaydin o yasiyor olmazdi.
Ben n'est peut-être pas ton enfant, mais... il ne serait pas là sans toi.
Karpal tünel sendromu yasiyor olabilecegimi saymazsak.
Globalement. Sauf que je crois avoir une tendinite au poignet.
Oglum benimle birlikte yasiyor.
Mon fils vit encore chez moi.
Anlarsinya, suan eve gidemem çünkü annem yeni askiyla firtinali ask yasiyor..
Je ne peux pas rentrer chez moi parce que ma mère fait l'amour avec son nouvel amant.
Gerçekten evden yasiyor olman nekadar berbat.
Ça craint, d'être obligé de vivre avec elle.
Hâlâ onun apartmaninda yasiyor, hâlâ ayni hastanenin koridorlarinda geziyorum, hâlâ ayni üniformayi giyiyorum ve bu bile zor degil.
Je vis toujours dans son appartement, j'arpente les mêmes couloirs de cet hôpital, je porte la même blouse, et même ça, ce n'est pas difficile.
Bu sehirde 19 milyon insan yasiyor Jamal.
Il y a 19 millions de personnes dans cette ville.
O yasiyor, degil mi? Yasamak ne kelime!
– Elle est vivante, hein?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]